"Hadi Hebe, yoksa cesaretin mi yok?"Adamın kendinden emin tavırlarına ve etrafa savurup durduğu kılıca alayla baktı Prenses. Geçen iki gününü, ona ok atmayı öğretmek için harcamıştı ve sonunda kılıç dersine geçebilmişlerdi. Başlarda hırsızın tavırları karşısında deliye dönse de sonradan alışmaya ve onu kale almamaya başlamıştı.
"Majesteleri!" diye düzeltti hırsızın sözünü. Hala kendisine nasıl seslenmesi gerektiğini öğretememişti adama ve her seferinde onu uyarmak zorunda kalıyordu. Kılıcını kınından çıkartıp "Bana meydan mı okuyorsun?" diye sordu. Nell, yüzündeki sırıtışı genişletirken kılıcını sallamaya devam etti.
"Nasıl istersen öyle yorumla Prenses."
Hebe, daha fazla sabredemeyip sert bir hamle yaptı hırsıza karşı. Kılıcı düşürmemeyi başarsa da bir süre yalpaladı genç adam ama sarı gözlerindeki muzip ışıltı silinmedi. Sırıtmaya devam ederken tepkisizce kadının bir sonraki hamlesini bekledi. Prenses tekrar harekete geçince bu sefer zor da olsa engelledi onu.
Küçükken savaş sanatlarına fazla meraklıydı ve bulduğu tahta parçalarını kılıç gibi kullanır, oyunlar oynardı. O zamanlar "Gün gelecek ve sen bir prensesle kılıç yarıştıracaksın," deseler, çocuk aklıyla bile buna gülebilirdi. Oysa şuan tam da böyle bir durumun içerisindeydi ve hala inanası gelmiyordu.
Kılıçlar havada birbirine kenetlendiğinde gülümseyerek karşısındakini süzdü. Gözündeki mücevherin müsaade ettiği kadar derinlemesine inceledi kadının yüzünü. Aslında güzel kadındı Prenses; arkada topladığı kestane rengi saçları beyaz tenini ortaya sererken hırçın birkaç tutam, hafif esintide savrulmaya devam ediyordu. Kahverengi göz bebeğinde ise soğuk bakışlarına tezatlık kuran sıcak kıpırtılar mevcuttu.
Keskin hatlara sahip yanakları, olgunlaşmaya yüz tutmuş bir şeftali gibi kırmızı ve turuncunun o tarifsiz rengini takınmışlardı. Bir anlık, bu rengin doğal olup olamadığını düşündü Nell ama kesinlikle doğal olmalıydı çünkü böyle bir boyanın var olduğunu düşünmüyordu. Son olarak dudaklara kaydı gözleri; küf rengi sinmiş kırmızı, dolgun dudaklara.
Böyle eşsiz renkleri yüzünde barındıran bir insan nasıl güzel olmazdı ki ama anlayamadığı bir husus vardı, neden sürekli gözündeki o koca mücevherlerle dolaşıp bu güzelliği gölgeliyordu kadın?
Bu soruyu ona iki gün boyunca sormuştu ama tabi ki cevap alamamıştı. Hoş sadece bu soruyla yetinmeyip onu soru yağmuruna tutmuş ve çıldırmasına sebep olmuştu ama yine de yılmaya niyetli değildi. Elbet onu yıldırıp sorularına cevap alacaktı.
Havada birbirine kenetli kalan kılıçları güçlü bir hamleyle ayırdı kadın ve hırsız, daha kendisini toparlayamadan yeni bir darbe daha ekledi. Bu sefer karşı koyamadı Nell ve kendini yere serilmiş bir halde buluverdi. Kalkıp tekrar savunmaya geçeceği sırada eli yanlışlıkla kılıcın keskin yüzeyine temas edince acıyla inledi ve avcunda yayılmaya başlayan kırmızı sıvıya baktı.
İşte yine sakarlık yapmaya başlamış ve bir kılıç tutmayı bile becerememişti. Keskin aleti bir tarafa fırlatıp omuzlarını düşürürken avcundaki sızıya lanet okudu. Ne diye Prenses'e meydan okuduğunu ise hala bilmiyordu. Yüzünü ekşitip avcundaki kesiğe bakarken biriken kanın üzerini kapatan bez parçasıyla birlikte kafasını kaldırdı. Elini kavrayan sıcaklığın sahibinde bir süre dolaştı gözleri. Avcunu temizleyen Prenses'in son derece dikkatli hareketlerini izlerken onun, sert duruşunun altında gizlenen merhametli kadına hayret etti.
"Ne o? Yoksa bana aşık mı oldun?"
Bu sorusuyla birlikte silkelenip kendine geldi ve gözlerini ayırdı kadından. Onu izlerken yakalanmıştı ve bu, hiç de iyi değildi. Hemen konuyu değiştirmesi gerekiyordu ve aklına gelen ilk şeyi yapıverdi. Elini onun elleri arasından çekip burnunu havaya dikerken "Gereksiz temaslardan haz etmem," dedi Prenses'in geçmişteki sözlerine ithafen. Hebe kaşlarını kaldırarak kendisine baktığında omuz silkip "Sonuçta kuralları olan sadece sen değilsin değil mi Hebe?" dedi ukala bir tavırla.
![](https://img.wattpad.com/cover/150996172-288-k206477.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖR KRALİÇE
Ficción históricaTarihi Kurgu#1 Her kötü, çirkin ve gudubet değildir. Her iyi de, masallarda anlatıldığı gibi gökten düşmüş bir peri kızı kadar güzel ve eşsiz olmaz. Bazen iyiliği kör bir kadının avuçlarında bulursun. Kimi zaman düzenbaz bir hırsız, asil bir soylu...