0.2

10.1K 722 147
                                    

Kirazlı Genç Club/wp

Doruk: Akşam yemeğinden sonra kordona inelim mi?

İnci: Oluur

Zeynep: Olur. İçmece?

Sıla: İçmemece.. Akışına bırakalım.

Doruk: Benim de içesim yok. Çay çay çay!

Feda: :D bir saat sonra?

Zeynep: Kkk

İnci: okke

Sıla: Kimse süslenmesin aqü. Ev topuzuyla çıkçam.

Sıla: Hiç uğraşamam ona göre

Zeynep: Erkek fatma :D

Feda: :D

Doruk: İnci. Sana diyo süslenme diye. Eheh.

İnci: Aman iyi beee

İnci: Siz ne anlarsınız zaten

İnci: Hadi tıkının bir an önce de çıkalım.

****

Çocuklara içimde kopan fırtınaları belli etmemem gerekliydi. Doruk her zaman dışarı çıkalım demezdi. Fırsatı kaçırmak istemiyordum. Telefonu yatağa bırakıp, okuldan geldiğimden beri oturduğum pozisyona geri döndüm. Başım ellerimin arasında, defterimin nerede ve kimde olabileceğini düşünmekten titriyordum.

Kapı iki kez tıklandı.

"Oğluşum. Sofra hazır baban da geldi."

"Geliyorum."

Hızla üzerini değiştirdim. Siyah kazak ve kot pantolonunu giyip mutfağa geçince, babamın, neşeli bir ruh halinde anneme anlattığı iş gününü dinledim. İşine göre fazla neşeliydi bu adam. Muhasebeciydi işte. Hesap kitapla geçen gününü, annemin seveceği şekilde dedikodulara süslüyordu. Birbirlerine olan sevgilerine imrenmiyorum desem yalan olur. Sadece kendimi düşündüğümde böyle bir aile tablosu içinde göremiyor olmak beni üzüyordu. Tabağımdaki yemek bitmek üzereyken telefonum titredi.

Şilan: Defterin ben de aşık çocuk.

Şilan: Yarın okuldan sonra benimlesin.

Titreyen ellerimle telefonu cebime geri koyarken, düşüncelerime yön veremedim.

"Ee oğlum. Sen naptın bakalım?"

"Hiç. Standart. Bu akşam çocuklarla dışarı çıkacağız. Yarın okuldan sonra da Şilan'a sözüm var. Eve kaçta gelirim bilmiyorum."

"Şilan?"

Burada devreye annem girdi. Şilan birkaç kez sınav dönemlerinde bana misafir olmuştu.

"Ders çalışacaklar herhalde?"

"Hı, evet." demekle yetindim. Ama babamın yüzündeki beklentiyi tanıyordum. Sevgilim olmasa bile bir kız adını duymak onu heyecanlandırmıştı. Boğazımdaki yumruyu yok etmek adına yutkundum. İşe yaramayınca tabağımdaki yemeği bitirip, bulaşığımı tezgaha koydum ve görüşürüz diyip evden çıktım.

Apartmanın asansörüne kendimi atınca, asla şekle girmeyen kalın telli dalgalı saçlarımla biraz uğraştım. Bir kez daha mağlup oldum saçlarıma. Sokağın başındaki sokak lambasının altına geçip sırtımı direğe yaslayarak beklemeye başladım.

Kordona inecek, donanma çay bahçesinde çay içecek ve her zamanki gibi ya batak ya da 101 oynayacaktık. Sonra eve dönerken kordon taşları üzerinde çizgiye basmamaca oynayarak saçmalayacak, sonunda da evlere dağılacaktık. Yıllardan beri standarta bağlanmış, rutinimiz olmuştu bu.

Sıla ve Zeynep'ten okul dedikodularını dinlemeye, İnci'nin oyun kazandığı zaman berrak sesiyle neşeli şarkılar mırıldanmasına eşlik etmeye ve Doruk'un kahkahası; görüntüsü ile alakasız çocukluklarının tadını çıkarmaya karar verdim. En çok Doruk'a bakacak, yıllardır ezberlediğim hareketlerini içime çrkecektim. Çünkü yarın ne olacağı ve Şilan'ın ne planladığı hakkında en ufak bir fikrim yoktu.

Beraber büyüdüğüm güzel arkadaşlarımla ve sevdiğim adamla son kez dışarı çıkışım olabilirdi bu.

****

Not bırakılıyomuş.

Bıraktım.✌

ÖRDEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin