Başımın arkasında artık görmezden gelemeyeceğim bir acı oluşmaya başladığında gözlerimi açtım. Kaymış gözlüklerimin altından sırılsıklam olan gözlerimi sildim ve odağımı bulmaya çalıştım. Nerede olduğumu bilmiyordum. Telefonumu çıkarıp nerede olduğuma baktım, yerimi bulduktan sonra dizlerimden güç alarak ayağa kalktım. Hedefime doğru yürümeye başladığımda adımlarım otomatikti. Önce bir adım sonra diğeri. Yanımdan geçip giden insanların bakışlarını hissedebiliyordum lakin hayatımda ilk defa bu kadar umursamaz biz haldeydim. Bir şeyler ölmüştü içimde. Çektiğim acıyı tarife dökmem mümkün değildi, daha önceleri hissettiğim yalnızlık duygusu içime çökerken bu sefer korkmuyordum. Saf acıydım ve kendime zarar vermek istiyordum. Kalbimi delip geçen acıyı bedenime de yansıtmam gerekliydi. Unutmak yok olmak, acımın içinde un-ufak olmak istiyordum. Ne kadar sonra emin değilim ama Empas Garden'a vardığımda bulduğum ilk boş masaya yerleştim. Ne istediğimi soran sese cevap vermedim. Biraz başımda bekleyip gitti. Karşıma oturan bedene bile bakmadım. Baksam da ne diyeceğimi bilmiyordum. Her nefes her kelime öylesine boştu ki. Anlamsızlık sarmıştı tüm hayatımı.
"Feda!" adımdan sonra suratıma inen tokatla kendime geldim. Doğukan karşımda oturmuş bana endişe ve sinirle bakıyordu. Gözlerim tekrar yaşlanırken bir de hıçkırık döküldü dudaklarımdan. Doğukan'ın gözleri korkuyla büyürken masadan kalktı. Bende kafamı masaya sertçe bırakıp içime içime ağlamaya devam ettim. Bir süre sonra koluma giren bir kol tarafından çekiştirilerek masadan çıktım ve taksinin arkasına fırlatıldım. Görmeyen ve sürekli kararan gözlerim bayılmanın eşiğinde olduğumu farkettiriyordu. Uzun zaman olmuştu bayılmayalı ve Doruk'un kollarında olmayacaksa bayılmak istemiyordum. Şimdi gelip hataydı dese yine affedecek olmam bile umrumda değildi. Onu istiyordum sadece. Kendimi bildim bileli hep onu istemiştim. Öylece vazgeçebilecek gücüm yoktu ki.
Tanımadığım evin, tanımadığım kokusuyla sarmalandığımda kendimi toplamaya çalıştım ama aldığım nefes kadar kendimi dikleştirmeye çalışmak da canımı yakıyordu.
"Kafana n'oldu oğlum senin? Ne oldu sana böyle?" Doğukan beni bir koltuğa oturttu. Kapüşonlumu kafamdan sıyırırken inledim. Kafamın arkası iyiden iyiye yanmaya başlamıştı. Evin bir yerlerinden bir çocuk daha çıktı. Elindeki kutuyla yanıma oturdu ve sert hareketlerle ona arkamı dönmemi sağladı.
"Ne olmuş buna? Dövmüşler mi?"
"Ağzından daha tek kelime alamadım."
"Kim peki?"
"İnci var ya sana anlattığım. Onun arkadaşı. Feda."
"Bir yerlerden tanıdık geliyor."
"Reklamlardandır."
Kafamın arkasında hissettiğim acıyla yerimde zıpladım, omzumdan tutan elle birlikte sakinleştim ve fiziksel acıyı içimde yükselen acı dalgasıyla harmanladım. Gözlerimden süzülen yaşlar bir türlü durmak bilmiyordu. Gözlüğümü çıkarıp bir kenara attım. Bir işe yaramıyordu çünkü.
"Bir tür şokta galiba." dedi tanımadığım çocuk. "Şunu içirelim, uyusun."
Doğukan karşıma geçip parmaklarının arasındaki hapı ağzıma tıktı ve geriye doğru yatırıp biraz suyla yutmamı sağladı. Oturduğum koltuğa beni yanlamasına yatırdıklarında uyuşmaya başlamıştım bile. Sonra olmasını istediğim gibi her şey karanlığa karıştı.
****
"En azından Empas'a gitmeyi akıl etmiş."
Bu sevimli ses ilk defa beni mutlu etmiyordu. Dünya üzerinde beni mutlu edebilecek bir şey kalmış mıydı acaba? Gözlerimi aralayıp doğrulmak için hareket ettiğimde kafama saplanan ağrı yüzünden yüzüm buruştu.
"Uyandı! Uyandı! Sonra gene konuşuruz." Yanıma gelen beden bana bir şey uzatıyordu. Aldım, gözlüklerimdi, umursamazca geri bıraktım.
"Feda ne oldu sana? Doruk'a da ulaşamıyorum, haber veremedim ona."
Sırtımı koltuğa yasladım. Kollarımı İnci'ye doğru uzattım. Çenemi açıp konuşmak gerçekliğin içinden geçmek olacaktı. İnci hemen kollarımın arasına girip kafasını boynuma sokuşturdu.
"Tamam sormuyorum. Ama eninde sonunda anlatmak zorundasın." dedi bana ve uzunca bir süre sessizce oturduk öyle. Kapıda dönen anahtarın sesiyle İnci koynumda kıpırdandı. İçeri giren çocuk bana pansuman yapan çocuktu. Bizi görünce bir baş selamı verip evin iç tarafına doğru kayboldu. Üstünü değiştirmiş bir şekilde geldi ve İnci'ye elini uzattı.
"Ben Mert, Doğukan'ın ev arkadaşıyım."
"Ben de İnci, her şey için çok teşekkür ederim. Ne olduğunu sen biliyor musun?"
Mert merakla beni süzdüğünde bile fazla mimik oluşmamıştı yüzünde.
"Tek bildiğim evin koltuğuna kafası delinmiş ve sırtı kanlar içinde geldiği. Konuşmadı mı hala?"
İnci kafasını sallayarak bana döndü. Endişesi somut bir hale gelmek üzereydi. Derin bir nefes aldım.
"İyiyim ben. Kimse dövmedi. Kendim yaptım sanırım. Hatırlamıyorum." dudaklarımdan dökülen ses bana bir yabancının sesi gibi geliyordu. Hırıltılı ve bitkindi. Bir an kendimi yoklama gereği hissettim. İnci uzanıp bana sarıldığında rahatlamış bir nefes saldı enseme doğru.
"Özür dilerim prenses." dedim ona.
"Ne oldu?"
"Öldüm ve dirildim sanırım?" yaşadığıma dair tek belirti, ısrarla göğüs kafesimi terk etmeyen acıydı. İki bedenin birbirinin dudaklarını emişi ise gördüğüm tek şeydi. Gözlüklerimi takmayı bu yüzden istemiyordum. Önümü göremiyordum. Tekrar sulanmaya başlayan gözlerime içimden küfür saydırırken ne zaman kuruyacağını merak ettim.
"Feda! İnsan gibi anlat. Ne oldu?"
"Doruk beni sevmiyor." dedim, nefesim hıçkırıklarımın arasında kaybolurken İnci bana sarıldı. Sarsılarak ağlarken iki kelime daha sıkıştırabildim araya, "Sevmedi hiç."
Ağlama krizim büyürken tekrar gözlerim kararmaya başladığında bir yanımda Mert, diğer yanımda benimle birlikte ağlayan İnci vardı. Bileklerime kolonya sürüyorlardı, kokusu midemi bulandırıyordu, öğürüp ağlamaya devam ediyordum. Mert yanımdan kalkıp bir bardak su ve yine o hapla geldiğinde reddetmedim. Uyumak istiyordum sadece. Hapı ağzıma atıp susuz yuttum. İnci beni koltuğa tekrar yatırırken neden diye sayıklıyordum, neden?
Bedenimin sarsıntısı hafif titremelere dönüşürken, İnci'nin saçımı okşayan ellerinde huzur bulmaya çalıştım, ama hiçbir şey ilacın etkisiyle karanlığa teslim olmak kadar rahatlatamıyordu beni. İkinci kez teslim ettim kendimi bilinçsiz bir uykuya.
****
İçim kan ağlıyor.
Bb✌
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖRDEK
Teen Fiction"faB.L Serisi" nin 1. kitabıdır. (Ördek 1, Kurbağa 2, Aslan 3) BxB Çirkin Ördek Yavrusu