Özel Bölüm

5.3K 259 82
                                    

*Medya'nın güzelliği -kalp- gökkuşağı pöyküren ben.

****

Feda

"Feda'm."

Tabanlarımda hissettiğim tatlı huylanma yerini karnımda kasılmalara bırakırken kahkaha atmamla beraber, gözlerimi gökyüzünü utandıran mavilere açtım. 

Cidden gökyüzünü utandırıyordu çünkü Hollanda'nın göğü genelde griye çalan bir maviydi.

"Günaydın sevgilim." 

"Günaydın gök gözlüm."dedim yüzümde asılı kalan gülümsemeyle.

"Kahvaltı?"

İki elimi birden uzatıp yanaklarından yakaladım. Pediyatri ve Okul Öncesi Eğitim dersi gören sevgilim, erasmus üniversitesini benim gibi Hollanda'dan yana kullanmıştı. Ben mezun olalı beş ay olmuştu ve 2 ay önce yabancı kontenjanından burada işe girmiştim. Üniversitedeki hocalarım bana çok destek olmuştu üstelik. Yanaklarını sıkıştırdığım için büzülüp uzanan dudaklarını komple ağzıma alıp hafifçe dişledim. Ben onu bıraktığım anda kıkırdayarak yataktan kalktı.

"Dersin yok mu bugün?" dedim. Dersi olduğu günler kahvaltı hazırlamakla uğraşmıyordu.

"Seminer var. Öğleden sonra. Bitince boşum." Ellerini uzatıp ellerimi talep etti ve ona doğru uzandım. Beni oturur vaziyete getirdi. Komodindeki telefonumu alıp saate baktım. Sabahın sekizinde dikmişti beni ayağa sevdiğim. Benimse bugün hiç işim yoktu, yani şikayetçi değildim.

"Seni götürmek istediğim bir yer var." dedim, "Seminerden sonra anfinin önünden alırım seni."

Merakla kaşlarını kaldırdı ve bir şey sormadan kafasını sallayıp mutfağa yöneldi. Yataktan kalkıp odanın bitişiğindeki lavaboya girdim. Artık gözlük kullanmıyordum, laboratuvarda koruyucu gözlük kullanıyorduk ve gözlüğün üstüne takınca çok rahatsız edici oluyordu. İşlerimi halledip, biraz daha alıştığım lensleri yerleştirdim gözüme.

Mutfak masasında beni bekleyen sevgilimin saçları arasına öpücük kondurduktan sonra yanına geçtim.

Odamız bir artı bir, geniş bir salon salomanjeydi. İkili kapıyı kapattığımızda yatak odası görünmez oluyordu, iki odalıymış gibi oluyordu ama hiç kapatma gereği duymamıştık şimdiye kadar. Manzaramız falan yoktu. Öğrenci geldiğim iki sene üst üste bu daireyi tutmuştum. Hem gideri çok azdı, hem üniversiteye tek vesait uzaklıktaydı, hem de insanı düzenli olmaya zorluyordu. İlk geldiğim sene çok zorlanmıştım ama Doruk'la beraber yaşadığımız sürede öğrendiklerimi, sadece onu yanımda hissetmek için yapmaya başladığımda her şey kendiliğinden düzene oturmuştu.

Burada gördüğü derslerden sonra, İzmir'e döndüğünde sadece bir dönem okuması gerekecekti çünkü seneye göreceği dersleri, bu sene burada görmüş olacaktı. Hem de daha kapsamlı ve verimli olarak. 

Kahvaltımızı edip beraber mutfağı toplarken hep gözüm üstündeydi.

"Masayı topladık ve senin burada işin bitti beyefendi." dedim. Bulaşıklar bendeydi, her zaman olduğu gibi. Artık makinemiz vardı ama yine de doldurma ve boşaltma işlemleriyle Doruk'u yormazdım. Ellerini beline koyup sağa ve sola doğru esneme hareketleri yaparak beni izledi.

"Bir bardak daha çay içeyim madem."

"İç madem."

Gözüm her zaman üzerindeydi. Haberi yoktu ama telefonunda sadece benim haberdar olduğum bir uygulama vardı. Kendi telefonumdan onu takip edebiliyordum. Yaptığı aramalara kadar bana kaydı düşüyordu. Sadece aşırı korumacı olmuştum. Asla doğurmayacak, hamile bir kadının, sürekli diken üzerindeki kocası gibi hissediyordum. Kılıbığın bayrak taşıyanı olmuştum artık.

ÖRDEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin