Bölüm atlamazsınız di mi?
Bi de yorum yapsanız mı acaba? :)/Doruk/
Attığım mesajlara yanıt vermeyeceğini anladığımda telefonu kenarı kaydırdım. Yatağımda uzanırken ağrı kesicilerin etkisiyle uyuyakalmıştım. Uyandığımda hava çoktan kararmıştı. Odamın kapısı açıktı. Babam kontrol etmek için gelmiş olmalı.
Annemin vefatından beri babamla dert ortağı da olmuştuk. Acile geldiğindeki endişeli yüz ifadesini hatırlamak canımı yakıyordu. Yataktan kalkıp mutfağa gitmek için odamdan çıktım. Salondan sesler geliyordu. Babam yine televizyon karşısında uyumuştu anlaşılan. Annemi kaybedeli iki sene olmuştu. Bir senedir ben kaldırıp yatağına göndermeden odada yatmıyordu. İlk günlerde ruh gibiydi. Benim için tutunduğunu adım gibi biliyorum. Suyumu içtikten sonra salona geçtim.
Babamı hafifçe sarsarak uyandırdım.
"Baba, hadi."
"Oğlum? Ne oldu? Ağrın falan yok ya?"
"Yok baba. Yatağına geç diye uyandırdım seni."
"Ha tamam."
Koltuktan doğruluğunda ben de kumandayı alıp televizyonu kapattım.
"Doruk."
"Efendim baba?"
"Oğlum bir derdin varsa anlat bana?"
Yanına oturdum. Kapalı televizyona bakıyordum. Sonunda babam da gözlerini yüzümden çektiğinde konuşmaya başladım. Birisi dimdik yüzüme baktığında kelimeleri şaşırıyordum, o da bunu biliyordu.
"Baba biliyorsun, arkadaşlarımı canımdan çok seviyorum. Herşeyimi paylaşıyorum. Kardeşim, senden sonraki ailem onlar benim. Ben onlara bu kadar açık davranırken, yaralarımı, mutluluğumu, sıkıntılarımı paylaşırken onların benden birşeyler saklaması beni üzüyor."
"Kimden bahsediyorsun? Sıla mı Feda mı İnci mi?"
"Feda. İlk düştüğü günü biliyorum, canının acısından ağlayışını biliyorum ama orta okulda bir set koydu sanki. Birini sevdi mi? Bir daha ağladı mı? Bir derdi var mı? Hiçbirinden haberim yok. Sesi çok güzel mesela biz bunu liseye başlayınca farkettik. Her zaman yanımda ama sanki uzak. Görüntüsüyle alakalı problemi var, kendine güvenmiyor biliyorum. Ama kendini çekmesinden, içini açmamasından nefret ediyorum. Annemi kaybettiğimde ben sadece onun kollarında ağladım. Resim çiziyormuş. Bunu da dün öğrendim."
"Oğlum, sen çok düşünceli bir adam oldun. Ama Feda'yı da anla. Ne kadar saçma olsa da kendisini sizin yanınızda fazlalık hissediyor olabilir. Biliyorsun stres bozukluğu var. Sana değer vermese bugün kolu o hale gelmezdi."
"Ne? Ne yapmış gene?"
"Valla ben senin yanına gelirken koluna pansuman yapıyorlardı yine. Endişelenmiş işte. Feda size değer veriyor. Ama kendi yöntemiyle. Olduğu gibi kabul etmelisiniz. Hepiniz büyüyorsunuz oğlum. Değişiyorsunuz. Karakteriniz yeni yeni oturuyor."
"Bilmiyorum. Feda'nın uzaklaşmasını istemiyorum. Kardeşim o benim."
"Üstüne gitme derim ben."
Babam son cümlesiyle içime pişmanlık serpip odasına gittiğinde hala kapalı televizyon ekranından kendimi seyrediyordum. Büyük ihtimalle köşeye sıkışmış hissettirmiştim Feda'yı.
Yeteneklerle donatılmıştı ve farkında değildi. Dersleri mükemmeldi. Çok daha fazla gayret göstermesi gereken tek dersi beden eğitimiydi. Onu bile bir şekilde beceriyordu. Çok hızlı koşabiliyordu mesela. Sesi hala daha arada çatlasa da davudi ve etkiliydi. Resim yapabiliyordu.
Herşeyi geçtim adı gibi fedakardı. Kendisinden önce hep bizi düşünürdü. Görüntüsünün önemli olmaması bu yüzdendi. Kalbi güzeldi, biz de o kalpteydik. Kardeşimdi ve ben kardeşim hakkında herşeyi bilmek istiyordum. Bunca yıldan sonra hala daha yeni şeyler öğrenmek zoruma gidiyordu işte. İyi olsun istiyordum. İyi hissetsin. Donuk ifadesinde gülümseme olsun. Onu olduğu gibi sevdiğimizi bilsin. Karakterine ne kadar hayran olduğumu bilsin.
Artık bizden birşeylerini gizlemeyerek kendini aşsın istiyordum.
Çok mu şey istiyordum?
****
S.a
Geçiş bölümüdür.Ship ismi diye kafayı yicem. Bulamıyörüm.
✌
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖRDEK
Teen Fiction"faB.L Serisi" nin 1. kitabıdır. (Ördek 1, Kurbağa 2, Aslan 3) BxB Çirkin Ördek Yavrusu