-Ateş. Dedim
"Abi yapma. Biraz sonra bunların hepsinin şaka olduğunu söyleyeceksin değil mi?"Gülümsedi. Garip bir mimikti.
-Malesef küçük hanım.
Bir adım geri çekildim.
-Sen abim değilsin.
Görüntü oydu. Ama ses farklıydı. Mimiklerinin farklılığı bundan olmalıydı.
-Sen. Nasıl? Bu kadar--
Anlayamıyordum. Abimin kardeşi de yoktu.
-Tanışalım o halde. Ben Toprak Akın. Ateş Akın'ın kardeşiyim. Yoksa Ateş Yılmaz mı demeliyim?
Anlayamadım bedenim titremeye başladı.
-Şimdi seninle ufak bir işimiz var Neşe. Gideceğimiz yerde sana her şeyi baştan anlatacağım.
-Seninle gelmiyorum. Yaklaşma.
Parmağını şıklattı.
-Götürün.
Bir anda bütün çevre karardı.
Başıma çuval geçirmişlerdi.
Bir süre sonra kollarıma girdirdiler araba olduğunu düşündüğüm araca bindirdiler.
Yarım saat boyunca araba hiç durmadı. Abimin bir kardeşi nasıl olabiliyordu ve ona nasıl bu kadar benziyordu? Ikiz kardeşi miydi yoksa?
Kafam allak bullaktı. Beni arabadan indirip gözlerimi açana kadar bir karmaşanın içine hapsolmuş durumdaydım.
Sandalyeye bağlamışlardı beni. Büyük bir depodaydık.
Karşıma ters bir şekilde sandalye çekip kollarını sandalyenin yaslanma kısmının üstüne koydu.
-Neşe. Ne yalan söyleyeyim. Yakından daha güzelsin.
Sesi her insanı etkileyebilecek bir nahifliğe sahipti.
-Beni neden buraya getirdin ve ne olduğunu anlatacak mısın?
-Demek sabırsızsın. Peki başlayalım o halde. Ben Toprak. Ateş'in ikiz kardeşiyim. Onun adı ortalığı Ateşe veren taraf olduğu için Ateş. Bense hep ortalığı yatıştırmaya çalışan yani Ateş'e toprak atan taraftım.
Annem babamı karanlık işlere bulaşması yüzünden terk etti. Ama en büyük sorun annemi nikahına almaması ve almadığı içinde bize kimlik çıkararamamasıydı.
Ve annem ikimizi birden götüremeyeceği için Ateş'ı seçip götürdü. Onu seçti. Bense babamın ve karanlık işlerinin tam ortasında kalakaldım. Ben şiddet dolu bir hayat yaşarken sevgili kardeşim huzur dolu bir hayat yaşadı. Oysa Ateş olan oydu. Ben Topraktım. Huzuru benim yaşamam gerekirdi. Benim. Kanadı kırık annem babanla evlendi. Kimliği olmayan abimi de babanın çoçuğu gösterdi. Yıllarca aradım. Ama ikisinin de soyadları farklıydı. Sonra bir gün Ateş'i seninle sahilde gördüm. Gülüşüp eğleniyordunuz. Takip ettim. İlk başta sevgilisiniz sandım. Sonra öğrendim ki mutlu bir ailesi varmış. Sende kardeşiymişsin. Tabi dışarıya karşı. Bense babamın karanlık aptal işlerine maruz kaldım. Dövüldüm. Ezildim. Hor görüldüm. Dizlerimdeki yarayı saracak bir annem yoktu.İçimin parçalandığını hissettim. Gözlerim dolarken elini tuttum.
Elimi hızla ittirdi.
-Bana acıma!
Tekrar elini tuttum.
-Sana acımıyorum. Annem doğumda onu zehirlemem yüzünden öldü. Annen çok iyi. Ama üvey işte. Bu yüzden seni anlıyorum.Yüzü şefkatle kin arasında gidip geldi.
-Ateş böyle olmasını istemezdi. Eminim bir açıklaması vardır. O da seni aramıştır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜVEY ABIM EDEBIYAT ÖĞRETMENIM MI? (No Texting)
HumorAşırı kıskanç ve asabi abiniz okulunuzun en genç ve yakışıklı öğretmeni olsaydı neler olurdu? Neler olmaz ki? Hele de abiniz yüzünden başınıza sürekli dert açılıyorsa. Neşe ve arkadaşlarının başına gelen komik olaylar pişmiş tavuğun başına gelmiyord...