44. bölüm

7.8K 381 435
                                    

Öncelikle bir açıklama yapmak istiyorum. Geçen bölüme yaptığınız yorumlarınız için teşekkürler. Geçen bölümde sorduğum Ateş mi Toprak mı soru gördüğüm kadarıyla baya ilgi çekti. Kimin kazandığını sayısal olarak bilmiyorum ama göz kararı olarak başa baş gidiyor gibi gözüküyorlar. Bu Ateş ve Toprak çekişmesi çok hararetli geçecek demektir. Şimdiden iyi okumalar.

***
-Ben Toprak'ı seviyorum.

Ateş bir adım geriye çekildi. Dizleri titredi. Kalbinin üstüne bir baskı çöktü.

Neşe Ateş'i kızdırmak için söylemişti ama Ateş'in bakışlarından dolayı söylediklerinde gerçeklik payı var mı diye bir an düşündü.

Ateş Neşe'yi kolundan tutup kendine çekti. Sonra eliyle Neşe'nin kafasını göğsüne bastırdı. Sesi ağlamaklıydıydı. Gözleri buğulu.

"Yaslan göğsüme sevdiğim, benim göğsüm gök gibidir. Pas tutmaz benim içim, açık deniz gibidir. Sen ki gökyüzü gibisin bulut gibisin bazen.

Neşe'nin kalbi yerinden çıkacak gibi oldu. Kokusunu içine çekti. Ateş'in kalbi acıdı. O kadar sevmesine rağmen elinden bir şey gelmiyordu. Ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Neşe'ye anlatmalı mıydı? Yoksa Neşe'nin seçimini yapmasını mı beklemeliydi bilmiyordu.

Neşe ayrılmak için hareketlendiğinde Ateş karşı durmadı. Ama gitmesini istemiyordu.

"Ben yatıyorum" Dedi Neşe alalacele odadan kendini atarken.

Ateş balkona çıktı. Sandalyeye bir kum torbası gibi çöktü. Bütün dünyanın yükü üzerinde gibiydi. Her şeyi Neşe iyi olsun, mutlu olsun diye yapmıştı. Ama ne yaptıysa ayağına dolanmıştı. Nasıl çıkacaktı bu işin içinden bilmiyordu. Neşe Toprak'la olmak istiyorsa ne yapabilirdi ki? Tek anlayamadığı Toprak'ın nasıl bu kadar alçak olduğuydu. Ateş arkasını döner dönmez hemen onu sırtından vurmuştu. Ateş düşündü de düşündü. Bütün gece uyuyamadı. Sabah okul saati geldiğinde bitkin bir şekilde kalkıp Neşenin odasının kapısı tıklattı. "Hadi abiciğim okula gitme vakti." Eski günlerdeki gibi diye düşündü Ateş. Sonra odasına gidip üzerini giyindi. İştahı yoktu. Tekrar Neşe'nin odasının önüne geldi. Kapı kıyıktı ve Neşe telefonda konuşuyordu. "Okul şimdilik güzel. Nur baksana dergideki küpeleri gördün mü? Ya çok hoşuma gitti biliyor musun? Ama biraz pahalıymış param olsaydı hemen alırdım. Öyle mi tamam annene selam söyle görüşürüz" Ateş bütün konuşmayı dinlemişti. Yeni gelmiş gibi kapıyı tıklatıp açtı. "Hazırsan çıkalım Neşe"

-Hazırım. deyip yataktan kalktı Neşe. Alalacele odadan çıktı. Neşe de bütün gece gözünü bile kırpmamıştı ve bunu Ateşin anlamasını istemiyordu.

Ateş Neşenin odadan çıkmasını fırsat bilerek yatağa doğru ilerledi. Yatağın üstündeki dergiyi alıp kıvırdı. Ceketinin iç cebine sıkıştırdı.

Sonra odadan çıkıp koridorda ilerledi.
-Hadi çıkalım geç kalacağız.

-Kahvaltı yapmayacak mıyız?

Ateş Neşe'nin dağınık haline gülümsedi.

-Yoldan poğaça alırım.

Neşe hareketlenmişti ki Ateş elini saçına koydu. Neşe beklemediği bu şey karşısında afalladı.

-Saçın kötü olmuş.
Tokasını aşağıya doğru çekip saçlarını açtı. Neşe'nin şaşkın bakışları arasında saçlarını topladı.

-Tamam şimdi daha güzel oldu.

Neşe hiçbir şey demeden uzun uzun Ateş'e baktı. Ateş gülümsedi,

-Hadi gidelim.

***
Neşe'den

ÜVEY ABIM EDEBIYAT ÖĞRETMENIM MI? (No Texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin