55. Bölüm

5.6K 300 319
                                    


***

-Üzgünüm. Hastayı kaybettik.

-Nasıl ya? Öldü mü? Neşe öldü mü?

Aytaç fütursuzca bağırdı. Hemşirenin önüne atıldı.

-Yalvarırım bir şey söyleyin.

Nevin Hanım olduğu yere çöktü.

-Nasıl ölür. Nasıl.

hemşire dikkati kendine çekmeye çalıştı.

-Yok. Öyle değil hastayı gerçekten kaybettik. Kaçmış. Baktık ki yatağı boş. Bütün hastaneyi aradık, yok.

Bütün herkes derin bir nefes alırken yaşadıkları duruma gülmeye başladılar. Aslında buna sinirden gülmekte denebilirdi.

-Ben onu nerede bulacağımı biliyorum. Dedi Nevin hanım.

***

Neşe'den.
Baygın yatan Ateş'in yatağının kenarına oturdum.
Buraya gelmemem gerektiğini biliyordum. Solunum cihazını söküp gelmiştim. Nasıl olsa ölmek isteyen biriydim ben. Artık ne yapsam nafile.

Saçlarını okşadım nazik nazik. Uyuyan bir prens gibiydi. Biçimli yüzünü okşadım usulca. Uzun kirpiklerinin arasında kayboldum. Dudaklarının üzerinde gezindim.

Ah sen şiir gibi adam. Mısralardan taşan. Gökyüzünden aşan.. Gök kubbemi saran..

Neden bu haldesin? Ne oldu sana?

Buruk bir gülümseme peyda oldu dudaklarımda.

Biz bu hallere nasıl düştük be Ateş'im.
Nasıl bu noktaya gelebildik?
Öünümüzdeki engelleri neden aşamadık?

Derin bir nefes alıp elini avuçlarımın içine aldım.

Bize bu bitkinlik, bize bu yılgınlık yakışmadı be Ateşim.

Uzaklara daldım.

Bu dünyaya dönmek.. bu beklemediğim bir şeydi.
Aslında gerçekten ölmek mi istemiştim yoksa bunu yapmamdaki asıl amaç onları cezalandırmak mıydı emin değilim. Ama bildiğim tek bir şey var. Eğer ölmüş olsaydım çevremdeki herkese hayatı zehir etmiş olacaktım. Çünkü biliyorum ölümüme sebep oldukları için ıstırap çekeceklerdi. Bu ıstırap onları kurt gibi yiyip bitirecekti.

Yüzümde bir baskı hissettiğimde irkildim.

-Neşe? İnce bir sızı gibi ulaştı sesi kulaklarıma.
"Rüyada mıyım?"
Buğulu gözleriyle bana baktı. Hafifçe gülümsedim. Nasıl tatlı tatlı bakıyordu.

Kıyamam ki ben sana.

-Çimdikleyeyim mi? Dedim fısıldayarak

Buruk bir gülümseme oluştu yüzünde. Hafifçe doğruldu. Elleriyle kafamı sarmaladı.

-Hayattasın. Yaşıyorsun.

Sıkıca sarıldı bana. Boynumda ıslaklık hissettiğimde ıslaklığın gözyaşları olduğunu anladım.

Ellerimi yanaklarına koyup göz yaşını sildim. Kafalarımız birbirine değiyordu.

-Geçti Ateş. Buradayım.

-Bunu nasıl yaparsın? Neşe bunu nasıl yapabilirsin? Sen gitseydin ben bu hayatta nasıl kalacaktım? Nasıl beni düşünmezsin? Nasıl bu kadar bencil...

Elimi dudağına koyduğumda sustu.
Küçük bir çocuk gibiydi. En sevdiği oyuncağını kaybettiğini sanan bir çocuk gibi.

-İkimiz için en iyisi bu olacaktı. Dedim.

ÜVEY ABIM EDEBIYAT ÖĞRETMENIM MI? (No Texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin