Bu da ne demek şimdi ? Bunu dalgasına mı yazdı yoksa gerçekten bir fikri var mı ?
Onu durdurmakla durdurmamak arası gidip geldim. Kendimde cesaret bulamadım ilk kez. Eminim neslim yaşasaydı benden utanırdı. Bir vampir soru sormaya çekiniyor hatta korkuyor.
Vay sanki yaşama kırıntısı vücuduma girmiş vampir yanımla savaşmaya başlamıştı. En son ne zaman korkmuştum 100 sene önce mi yoksa hiç mi ?
Kendine gel ve tut şunun kolunu.
+Hey bi dk !
Kolunu tuttum ve o da bana döndü. Kolumu çekmedim böylece benden kaçamazdı. O da ittirmedi ve gülümseyerek bana bakmaya başladı. Komik olan neydi, belkide onla konuşmam için böyle salak saçma bir şey yazmıştı sadece ilgi çekmek için. Bende sazan gibi atlamıştım çünkü gerçek olma ihtimali, bildiği ihtimali beni deliye çevirmişti.
- Söyle vampir ?
Eğer gerçekten öyle olduğumu bilse... Kaçar mıydı ? Eh, eminim.
- Bunun anlamı ne, neden bana öyle diyorsun ?
Cevap vermesini saniyenin milyonda biri için istedim ama o 15 saniye bekledi.
+ Bembeyazsın sadece bir benzetme. İzledigim bir kaç film aklıma geldi ve bende -eğer sorun deftere yazdığımsa- düşünmeden karaladım.
Oh be. Hey az önce rahatladım. Neden korktum ki, eğer bilseydi bile onu yok edebilir ve sorunu çözebilirdim. Neden korkup rahatladım.
- Anladım ama insanlara lakap takmak falan biraz ergence. Sende beyazsın ama sana vampir demiyorum ?
Sırıttı sonra ciddileşti. Kolunu hala tuttuğumu koluma bakınca farkettim. Tam çekerken elimi tuttu ve,
- Ama ben bu kadar soğuk degilim dedi.
Yine aynı his. Korku. Bu çocukta bir şey vardı, önce dalga geçiyor gibiydi ama her dediginde sanki bir gerçek saklıydı.
+ Kansızlığım da var. Ondan biraz üşüyorum.
Insanlara benzeyebilmek için hastalık saymaktan yorulmuştum. Sonra elimi çektim ve neyse diyip dışarı çıktım. Son hatırladığım ciddileşen suratının soylediğimle sırıtmaya başlamasıydı.
Bankta oturdum. Insanların bana bakışları, etkilenmeleri gerçekten aptalcaydı. Hasta bir insana benziyordum ama bir sey onları bana çekiyordu.
Bazen görünmezlik yeteneğimi kullanmak için zaman beklemek istemiyordum. Evet bunu yapabiliyordum ama belli bir zaman o şekilde kalınca geriye döndüğümde fena şekilde baş ağrısı çekiyordum.
Yanıma biri oturdu. Bir ilk daha. Elinde kahve mi var. Yine başlıyoruz. O çocuk.
- Teşekkür ederim kullanmıyorum.
+ Hey bu sigara degil diyip güldü. Sadece kahve, enerjin düşük gözüküyor iç kendine gel hem tanışmış oluruz vampir.
Aptal. Elinden kahveyi aldım ve bir yudum içtim. Umarım bayılmam gerçi mümkün değil ama igrenc bi tat.
+ Hey kezzap içmiyorsun.
- Her neyse tanışalım ve bitsin tamam mı?
Önce agresifligime bakakaldı sonra omuz silkti ve güldü.
- Ben robert. Sadece bu.
Bunun için miydi yani. Tanışmaya bak vay be.
+ Lucy.
Öyle gülümsedi ki..
- Şanslı bir vampir ha.
Ismimin pek çok anlamı varken, o şanslı anlamını kullanmayı seçmişti. Uzatmaması için yüzüne sert sert baktım.
+ Biliyor musun bana hep şanssız olduğumu ve belayı cektigimi söylerler. Sanırım bütün bu söylenenlerin yıkıldığı gün bugün.
Hayır robert, malesef ki ikisi de yıkılmadı. Bir şey demeden yanından kalktıgımda arkamdan bağırdı.
+ Unutma bela da olsan umrumda değil, nasılsa artık şanslıyım !!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Kırıntısı
VampireRobert'ın gözlerinde kaybolurken mutluluktan ne yapacağını şaşırmış kalbimde, bende anlamıştık: Karşımda duran kişi bütün sayılmamış günleri devirip bana ilaç olmaya, beni iyileştirmeye gelmişti. Artık tek ilacım kan değildi.