+ Taylor anlamıyorsun söylediklerin umrumda bile değil, yine şu beslenme saçmalıklarına başlama lütfen.
Her kelimeden önce duraksamam gerekiyordu çünkü beynim bir kac gündür neredeyse tüm işlevlerine elvada demeye başlamıştı.
Koltuğun kenarında oturmuş ellerime bakıyordum. Damarlarım derimden görülecek kadar belirginleşmişti. Vampirler de zayıflıyordu evet..
Yanıma gelip beni kendine doğru çekince çuval gibi onun omzuna doğru yaslandım. Ona yaslanmamak için direndim ama sol omzumdan bastırıp beni engelledi.
- Sana destek olmaya çalışıyorum ama beni her zaman engelliyorsun.
Ses tonu gerçekten üzülüyor gibiydi. Sam karşı koltukta durmuş hala suçlu psikolojisinden çıkamamıştı. Oysaki tüm suçlu o Stefan denen embesildi.
+ Sana söylemiştim bana yardım etmek istiyorsan-
- Lucy, anla artık elimizden bir şey gelmiyor.
Gözlerimdir anda kararmaya başlayınca öne düşecek gibi oldum ki Taylor engellemese düşecektim de. Beni kolumdan sıkarak geri cekip koltuğun arkasına yaslanmama yardımcı oldu.
Dolaptan yılmadan önüme getirdiği ve her defasında benim reddettiğim kanları bu kez izin istemeden ağzıma götürdü. Içmeye başladığımda Sam bir şeyler söyleyip odadan çıktı. Vücudum kan torbasını saniyeler içinde büzüştürürken gözlerimi kapattım. Gücüm yerine gelmeye başlarken beynim Robert icin daha gür haykırmaya başlamıştı bile.
Taylor'ın elini itip kalkınca Robert'ı nerdeyse bininci kez aramak icin kapıya yöneldim. Belki de tüm dünyayı ne olursa olsun aramalıydım ve onu bulana dek geri gelmemeliydim.
Taylor hızla ayağa kalkıp önünde durdu. Onu itmek için bir hamle yapmadan avcunu önüme uzattı.
- En azından telefonun yanında olsun Lucy, her zaman haber bekliyor olacağım.
Taylor'ın burada kalıp benim berbat hayatıma neden dahil olduğunu tekrar sorguladım. O daha mutlu olmayı hakediyordu ve olmalıydı da..
Elinden telefonu alırken telefon titredi. Dönüp gitmeden önce ne geldiğine baktım. Normalde asla ilgi alanım değildi ama normalde de bana kimse mesaj falan atmazdı.
Gelen mesajı açıp görseli gördüğüm an her şey bir anda oldu, alt dudağım titredi ve telefon elimin altında yavaşça ezilmeye başladı. Taylor ne ara onu elimden aldı bilmiyordum ama ben yere çöküp gördüklerinin gerçek olmadığını kendime söylemeye çalışır gibi kafamı deliler gibi sallamaya başlamıştım bile.
Başım geriye düşüp tiz bir çığlık attığımda dahi kendimde değildim. Evde yankılanan sesim emindim ki tüm sokağa ulaşmıştı. Deli gibi bağırıyordum, dakikalar sonra biri beni yerden kaldırdı ve daha yumuşak bi zemine oturttu.
- Lucy ! Lucy kendine gel ! Lucy !
Ne zaman ağlamaya başlamıştım. Vampirler bunu da yapabiliyor muydu ? Gözyaşları görmemi engellerken biri yüzüme dokunuyordu. Bu olamazdı değil mi, Robert beni bırakıp-
- Lucy ! Sana diyorum gerçek değil o ! Sadece seni kandırmışlar sahte o fotoğraf !
Kelimeleri teker teker algılayan beynim bana yön verdi. Hızla gözlerimi silip karşımdakine baktım. Arkasında da endişeli gözlerle beni izleyen Sam vardı.
- Lucy yalan bak, ben fotoğraftan anlarım. Oyun bu, Robert yaşıyor.
Gözlerim hızla telefonu ararken Taylor üst tarafı ezilmiş telefonu bana uzattı. Ekranda Robert'ın vücudundan kopmuş kafasını görünce ciğerlerimde tekrar bir baskı oluştu. Umutla Taylor'a bakıp az önce söylediklerini ispatlamasını istedim.
- Yemin ederim gerçek değil inan bana.
Tekrar ekrana bakıp mesajın geldiği saate baktım. Yarım saat olmuştu. Numarayı hemen aradım, çaldı çaldı.. Açılmadı ama saniyeler sonra mesaj geldi.
- Eğer onun sonunun bu şekilde olmasını istemiyorsan benim olmak zorundasın Lucy. Buraya gelmeden önce kaderini seçmen gerek.
Hiç düşünmedim bile. Tabiki gidecektim. Robert'ın yaşaması için her şeyi yapacaktım.
+ O nerede ?
Dakikalar geçtikçe odada yürümeye devam ettim. Vücudum hızlandıkça etraf silikleşti. Elimdeki telefon titreyince durdum. Ama bu kez ellerim titriyordu. Mesajı okuyup beynime yeri kazıdım. Taylor soru soran bakışlarıyla bana göz kırpmadan bakıyordu ama umrumda değildi, kapıya vampir hızımla koşmuştum bile.
- Lucy dur, nereye onu söyle bari !
Çoktan bahçeye çıkmıştım. Yağmur şiddetliydi. Dönüp arkama son kez baktım, en azından bunu ona borçlu olduğumu hissetmiştim. Taylor'ın şuanki bakışı her zaman aklımda kalacaktı, bundan emindim. Bana sanki gidersem ölecekmiş gibi bakıyordu.
Koşmaya başlamadan hemen önce bağırdım;
+ Italyaya Taylor, kendine iyi bak.
Ve uluyan kurt sesini işitmem çok geç olmadı. Ya da ağlayan mı demeliydim..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Kırıntısı
VampireRobert'ın gözlerinde kaybolurken mutluluktan ne yapacağını şaşırmış kalbimde, bende anlamıştık: Karşımda duran kişi bütün sayılmamış günleri devirip bana ilaç olmaya, beni iyileştirmeye gelmişti. Artık tek ilacım kan değildi.