Yabancı Robert'ın sözlerinin hiç bir önemi yokmuş gibi gelip kolumdan tuttu ve beni kapıya doğru götürmeye başladı. Kendimi sabitlemeye çalışıyordum ama onun avlanma şekli beni ondan güçsüz kılmıştı.
Arkama dönüp baktığımda Robert bana gülümsedi ve gözlerini kapattı.
- Hoşçakal Lucy.
Ben ne olduğunu tam anlayamazken o yanımızdan geçip hızla gözden kayboldu. Ağzım istemsizce açılmışken yabancıya karşı koyamadım.
- Sana olan sevgisi gözlerimi yaşarttı.
Sözleri beynimde bir yer bulmaya çalışırken ben Robert'ın hoşçakal demesine takılmıştım. Bana neden gülümsemişti, acaba-
Yabancı bir an durakladı ve havayı kokladı. Arkama tekrar döndüğümde orda ki Robert değildi, sarışın mavi gözlü bir insandı. Elinde mutfaktan aldığı bir bıçakla yanımdaki kişiye odaklanmıştı. Bileğinden dirseğine kadar kolunun iç tarafını kestiğinde sıcak kan ellerine dağılmaya başlamıştı. O Robert'tı. Beni bırakmamıştı, bir planı vardı.
Yabancı aniden beni bırakıp arkaya döndü. Burnu kokuyu istemsizce içine çekmeye başladı, hafif kamburlaştı ve ayaklarının onu ileri itmesine izin verdi.
- Sende nerden çıktı-
Robert'ın bıçağı boğazına dayamasıyla hızla öne atıldım. Ona zarar gelir miydi ? Ya bu gerçek kişiliğine bir zarar verirse, ya ölürse ? Olasılıklar kalbime bıçak gibi saplanırken nefes almamak icinde direniyordum. Gerçekten bir insan gibiydi, yabancının beslendiği avlar gibi..
Boğazındaki bıçak hareket ettiğinde yapma diye fısıldadım. Gözleri benimle buluştuğunda dudağı hafif kıvrıldı. Bir planı vardı, ona zarar gelmeyecekti, gelemezdi.
Yabancı ona iyice yaklaştıktan sonra boynuna eğilip akan kanı eline aldığında derince kokladı.
- Bugünlük toleransımı şu aptal kıza tanımıştım. Ama bir insanı daha pas geçemem. Midem gurulduyor..
Iğrenç gülümsemesine bir kez daha şahit olurken kafasını Robert'ın boynuna eğmeye başladı. Robert bana bakarak 'şimdi' diye bağırınca ben ne yapacağımı şaşırıp hızla aklımı toplamaya çalıştım. Yabancının üzerine atıldım, ve o avına odaklandığı için ne olduğunu anlamadan yere yığıldı. Robert kendine dönüşürken yabancının sırtına oturmuş kollarını geriye doğru çekmiştim. Robert dönüşümünü tamamlayınca onun kafasını tuttu ve hafif yana eğdi. Vampirlerin nasıl öleceğini biliyordu. Onu öldürecekti, ve yabancı bütün soru işaretleriyle sonsuza dek yok olacaktı.
- Nasıl bir hismiş ? Onu benden kimse alamaz demiştim !
Yabancı öfkeyle Robert'a bakarken ben kollarını biraz daha geriye çektim. Çatırdama sesleri beni ürpertsede onu herkesin iyiliği için yok etmeye hazırdım.
- Söyleyeceklerin varsa hızlı ol 60 saniyen var ama yoksa..
Robert bunları söylerken onun kafasını biraz daha yana yatırınca yabancının boynundan biraz daha çatırdama sesi gelmişti. Eğer söyleyecek bir şeyiyoksa birazdan kafası bedeninden ayrılacaktı.
- Lucy..
Bir şey söylemeden onun zorlanarak konuşmasını dinledim.
- Seni almaya gelecekler Lucy, senden haberleri var. Onlardan önce seni alıp onların karşısına geçmeyi istedim. Bana yardım edecek başkaları da vardı. Onlara beraber karşı çıkacaktık. Vampirleri biz yönetecektik Lucy.
Kimlerin karşısına ? Başkaları derken.. Kimseyi yönetmek falan isteyen yok burda ! Kafamın içinde kargaşa başlarken içinden bir tanesini seçip sordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Kırıntısı
VampireRobert'ın gözlerinde kaybolurken mutluluktan ne yapacağını şaşırmış kalbimde, bende anlamıştık: Karşımda duran kişi bütün sayılmamış günleri devirip bana ilaç olmaya, beni iyileştirmeye gelmişti. Artık tek ilacım kan değildi.