Robert'ı hala uykusunda sanarken kafamı göğsüne uzattığımda başını çevirip saçlarımı öptü.
Uyandığını anlayınca kafamı ona doğru döndürüp gülümsedim, yüzünün muhteşemliği günümü aydınlatırken gülümsemesiyle içimdeki bahçede çiçekler açtı.
Yatakta doğrulup oturduğumda bana soran gözlerle bakıyordu. Ona demeli miydim bilmiyordum. Moralini bozup günü mahvetmek istemiyordum. Artık günlerimiz sorunsuz geçsin istiyordum. Ama bana dokununca aklımdan geçenleri görecekti. Şuan bunu engellemek isterdim, sadece şuanlık..
Uzanıp yattığı yerden elimi tutunca yatakta hareketlendi, diğer taraftaki kolunu büküp dirseğini yataga dayadı ve merakla yüzümü inceledi.
- Ne düşünüyorsun ?
Saklamaya gerek yoktu zaten illa ki öğrenecekti. Aklımı derin bir nefes alıp serbest bıraktım. Stefan denen vampiri sonrasındaysa o kurtla kavgasını düşündüm. Taylorla..
Yüzüne bakıp sinirli bakışlarla karşılaşmayı beklerken yüzü hala sorar durumdaydı. Düşüncelerine odaklandığımda ise hala neden böyle olduğumu merak ediyordu.
- Lucy, iyi misin ?
+ Anlamadım ?
- Düşüncelerini duyamıyorum.
+ Ne demek duyamı-
Az once keşke şuan duyamasa demistim o yüzden miydi acaba. Gerçekten bu mümkün olabilir miydi ? Ben onunkileri duyabiliyordum ama. Dusuncelerimin arasında cümleme devam ettim.
+ Bilmiyorum neden böyle ama gecer herhalde.
Gerçekten bende nedenini kesin olarak bilmiyordum ama aklıma sadece az önceki isteğim buna neden olarak gelmişti. Yinede ona aklımdakileri söylemeyerek bir nevi yalan söylemiştim. Eğer yalan söylemeseydim neden onu engellemek istedigimi soracaktı, sonra da hikayenin gerisini dinlemek isteyecekti. Onun gerçekten bir şeyleri sıkıntı etmesini istemiyordum. Benim yüzümden çok fazla şeye kafa yormuş, kendini üzmüştü.
Yalanıma inandı mı diye yüzünü incelemeye devam ettim, derin bir nefes aldı. Kalkıp yanağımdan öptü ve üzerini değişmek için dolaba yöneldi. Elini elimin üzerinden çekerken aklından 'Öyle olsun' demişti.
Hazırlanınca odadan çıkmak için kapıya yöneldi, düşünceli hali beni üzdü ve kalmasını istedim. Artık ondan çekinmek istemiyordum.
'Kal' dememle önce şaşırdı ama sonra gelip yatağın kenarına oturdu. Bana gözleri ışıl ışıl bakarken sırtımı ona dönüp yavaşça siyah dolabın kapağını açtım ve üzerime lacivert bir elbise seçtim. Üzerimi çıkarırken kafamı hafif yana çevirdiğimde bana dikkatle baktığını gördüm. Yüzüme sıcaklık basarken iç çamaşırçamaşırlarınla ve elbisemi üzerime geçirdim. Arkamda Robert'ın hareketlendiğini hissettim. Ensemden öperken elbisemin fermuarını yavaşça çekti. Dudakları ensemi okşarken düşünceleriyle kalbim hızlandı. Aklından elbisemi hızla çıkardığı ve benimle yatağa geçtiği görüntüler geçerken nerdeyse nefes alamayacaktım. Yavaşça ona döndüğümde kollarını iki yanıma koydu ve dolapla bedeni arasına beni sıkıştırdı.
- Çok güzelsin.
Beni şuan ne kadar cok öpmek istediğini biliyordum. Aklı sadece buna yoğunlaşmıştı. Bende ondan farksızdım gerçi. Yüzündeki ifadeyle nerdeyse bakışlarımı kaçıracaktım. Ama yüz ifadesiyle karışan düşünceleri bana cesaret verdi. Parmak uçlarımda yükselerek dudaklarımı dudaklarına bastırdım. Elleri belime yapışıp beni kendine bastırırken hiç bir zaman ölçüsünün bu anı basitleştirmeye yetmeyeceğini biliyordum. Onu yıllarca böyle sıkılmadan öpebilirdim..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Kırıntısı
VampireRobert'ın gözlerinde kaybolurken mutluluktan ne yapacağını şaşırmış kalbimde, bende anlamıştık: Karşımda duran kişi bütün sayılmamış günleri devirip bana ilaç olmaya, beni iyileştirmeye gelmişti. Artık tek ilacım kan değildi.