Bütün gece düşüncelerim ve hislerim kasırgaya yakalanmış gibi oradan oraya savruldu.Sabaha karşı bedenim ve ruhum öyle tükenmişti ki bir iki saat uykuya daldım. Sonra okul için kalkıp hazırlandım.Babamla konuşma fırsatı bulamamıştım.Bugün müdür arayacak ve onu çağıracaktı.Bugün bir darbeyi daha kaldırabileceğimi sanmıyordum. Babamla ablam çok keyifli görünüyorlardı.Benim kötü göründüğümü fark edip bir şey mi oldu diye sordular ama onlara cevap verecek takatim yoktu. Kahvaltı masasına oturmadan evden çıktım.Ablam ve babam arkamdan seslendi.Ama onları dinlemeden yürüyüp gittim. Okula vardığımda birçok kişi bana bakıyordu.Evet kötü görünüyordum ayrıca dünkü olay vardı.Bir an bütün bunlardan kurtulmak için Ateş'i kötülemeyi düşündüm.Ama ben böyle bir şey yapamazdım.Hem yapmak istemiyordum.Suçu olmayan biriyle ne diye uğraşayım ki?O iyi biri.Sanırım tek kusuru beni sevmesi.Ayaklarım yürüme henüz keşfedilmemiş gibi davranıyordu.Ama bu ucuz numaralar hayata karşı sökmüyordu.Okulun arka bahçesine gidip biraz oturdum.Birkaç dakika sonra önümde bir gölge belirdi.Bir el bana bir poğaça ve çay uzattı.Kimin uzattığını tahmin ediyordum.Ateş.Üzgün görünüyordu.
" Sanırım babanla konuşman kötü geçti."
Ağzıma sanki tutkal dökmüşlerdi.Bir şey diyemiyordum.Boş boş baktım. Ateş yanıma oturdu.Ben konuşana kadar bekledi.Varlığı benim için sorun olmuştu.Başıma yeni bir iş açmıştı.Ama aynı zamanda varlığı iyi geliyordu.Bu durumu adlandıramıyordum.
"Konuşamadım babamla." Sesim bana ait değilmiş gibi çıkmıştı.Birkaç kez öksürdüm.
" O zaman neden bu haldesin?" Ona Cihan ile olan mevzuyu anlatamazdım.Lanet olsun hem iğrençti hem de utanç vericiydi.Bu anı unutamayacağım.
"Düşünmekten.Çok düşündüğüm için uyayamadım.Panik haldeyim.Zira her ebeveyn böyle bir konu için okula çağrılmıyordur."
"Anladım.Bir şeyler yemediğini düşündüm ,çökmüş görünüyorsun.Bu çayla poğaça bitecek.Ye hadi."
"İstemiyorum."
"İsteyeceksin.Karşılaşmak istemediğin bir durum var ve üstesinden gelebilmen için güçlü olmalısın.Aç bir midenin işe yarayacağını sanmam.Seni suçlayacak kişilerin ortasında bayılmanı istemem.Milletin önünde uyuyan güzeli uyandıracak bir tek ben varım.Seni öpücüğümle uyandırma zevkini bana yaşatmaya çalışmanı anlasam da orası pek yeri değil." Gülümsedim.Bu çocuk kalbime çiçek dikebiliyordu gerçekten.
"Uyuyan güzel mi?Bayıldığıma göre bayılan güzel olmuyor muyum?"
" Hahahah.Haklısın.Ama yine de bayılacaksan bana bayılmalısın." Göz kırptı.
" Bana kelime oyunu yapma bay çok bilmiş." Bir süre ikimizde bir şey söylemedik. Ayağa kalktım.Üstümü silkeledim.
"Teşekkür ederim Ateş."
"Ben her zaman yanında olacağım.Merak etme.Çıkışta da bekliyor olacağım seni."
Sınıfa girip kimseye bakmadan yerime oturdum.Herkesin dik bakışlarını üzerimde hissediyordum ama dünkü saldırıdan dolayı kimse bir şey demiyordu.Ateş , Kamil'in kafasını yarmıştı. Ondan sonraki umursamaz tavırları da sınıftakileri epey etkilemiş görünüyordu.Zaten uyukluyordum.Koydum başımı sıraya ve uyumaya başladım.Öğretmenin sınıfa girip ders anlattığını hayal mayal hatırlar gibiyim.Ama bana bir şey demedi.Nedenini söylemek yersizdi.Son derste nöbetçi öğrenci gelip beni çağırdı.idam sehpasına yürür gibi yürüdüm.En çok kendim açıklayamadığım için üzülüyordum.Müdürün odasına girdiğimde babamın yüz ifadesini gördüm ve ruhumda yeni bir yara açıldı. Müdürün odasında Ateş ve Kamil'in annesi olduğunu düşündüğüm biri vardı.
"Gel bakalım Eren.Dünkü meseleyi biliyorsun.Müdür olarak benim babanı bilgilendirmem gerekiyordu.Herkesin iyiliğini düşünmeliyim.Ben her şeyi anlattım babana senin eklemek istediğin bir şey var mı?" Ne ekleyeyim, ne diyor bu?Öylece boş boş suratına baktım.Bir şey demeyeceğimi anlamış olacak ki Ateş'e döndü. "Sevda Hanım yani Kamil'in annesi senden şikayetçi Ateş. Hemen özür dilemelisin." "Neden?Bana ve Eren'e hakaret etti." Sevda Hanım:" Bak bir de konuşuyor.Sizin gibilerin okulda ne işi var anlamıyorum.Pisliğinizi bütün okul biliyor.Oğlum sadece bir gerçeği dile getirmiş.Hem sizin iyiliğiniz için bu, belki biraz normale dönersiniz."
"Biz zaten normaliz.Anormal olan insanları aşağılayıp,kendini üstün görme çabasında olan insan müsveddeleridir.İnsanlardan eğer bir normallik bekleniyorsa ilk önce nasıl normal davranılacağını kişinin kendisi bilmelidir.Ama kişi kendini bilmez ise her türlü 'anormal' karşılığı görecektir."
Sevda Hanım kıpkırmızı oldu.Sinirden dudakları titriyordu. "Seni pis velet sen nasıl konuşuyorsun benimle böyle?" Ateş gülümseyip " Normal konuşuyorum." dedi.
"Oğlumun kafasını yarmışsın haklı olduğunu mu düşünüyorsun? Fiziksel şiddete maruz kalmış canım oğlum.O sadece konuşmuş.Sen ise onu öldüresiye darp etmişsin.İnkar mı edeceksin yoksa?"
"Şiddet sadece fiziksel olarak olmaz.Sözler de silah olarak kullanılabilir. Oğlunuz sözlü şiddete başvurmuştur.Fiziksel şiddet kanatır doğru ama sözlü şiddetin kanatmadığını mı sanıyorsunuz? Belki göremiyorsunuz ama kanıyor.Bu şiddet türünü sizin tabirinizle 'oğlunuz bizim iyiliğimiz için' kullanmasa çok memnun oluruz.Hatta kendisinin de memnun olacağından eminim.Onu darp ettiğimi inkar etmiyorum.Fakat birine sataşıyorsa o kişi kendisine çiçek değil yumruk verecektir.Yüzyıllardır herkesin bildiği bir gerçeği yüzüne 'vurduğum' için özür dilemeyeceğim."
Az önce tamamıyla depresyona girmiş olan ben bu sözlerle uykudan uyanır gibi oldum.Ne ateşli bir savunma bu böyle.Bu çocuğa hayran olmamak elde değil.Dik başlı, geri adım atmayan hali nasıl desem resmen karizmatik duruyor.Kadına ağzının payını öyle güzel vermişti ki babam bile dikkatini ondan alamıyordu.Müdür hayalet gibi beyazlamıştı.Başka zaman görsem bu yüzünü çok gülerdim.Sevda Hanım : "Bu iş burada bitmedi." deyip bir hışımla çekip gitti.Müdür yavaş yavaş kendine geliyordu.Tam Ateş'e bağırmaya başlayacaktı ki telefon çaldı.Ateş:" Arayan büyük ihtimal amcam kendisi yoğun olduğu için gelemedi biliyorsunuz." Müdür bey telefonu açtı ve konuştu.Hepimiz hayalet moddan canlı moda geçişine şahit olduk.Müdür bey telefonu kapattı.
" Sevda Hanım ile ben ilgilenirim.Endişelenme Ateş.Fevzi Bey sizi de buralara kadar yordum."
Fevzi Bey:" Eren,şimdi sen err er erkeklerden mi hoşlanıyorsun?Bu kısmın yalan olduğunu söyle." Eren :" Baba doğru değil. Ben erkeklerden hoşlanmıyorum.Ben diğer arkadaşlarımla konuşmuyorum.Biliyorsun.Ateş benim arkadaşım ve Ateş eşcinsel olduğu için bana da böyle seslendiler sadece."
"Bu arkadaşlığı bitireceksiniz o zaman.Ben böyle söylentiler çıksın istemiyorum."
"Ama baba.."
"Bitecek dedim." Sonra çıkıp gitti babam. Sonra biz de çıktık odadan.Bacaklarım pelte gibiydi,tutmuyordu.Tam yere düşecekken Ateş yakaladı.Gözyaşlarım çoktan özgürlüklerini ilan etmişlerdi.Ona sarıldım sıkı sıkı.O da bana sarıldı. Babam yanımda olan tek arkadaşımı bırakmamı istiyordu.Sırtımı yaslayabildiğim bu kişiyi,kalbime çiçekler dikmeyi bilen bu kişiyi nasıl bırakırdım.Okulda nefes alabildiğim tek yer onun yanıydı. Yapamam baba.Yapamam.
4.Bölümün Sonu
Hikaye sizce nasıl gidiyor?
Eren'in babasıyla arası düzelecek mi? Bu çocuğun ailesini sevemedim ben :) Fevzi Bey'e de arada sövüyorum napıyım. Ateş Eren'e iyi geliyor bırakın yahu. Sevda cadalozu havanı aldın hadi git.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENDEN GİDEMEZSİN
Teen FictionO benim limanım.Dışlanmadığım,sevildiğim tek yer.Bir zamanlar en büyük limanım ailem derdim.Şimdi ise kabuğu tutmamış bir yara gibiler benim için ve bu yara hiç iyileşemeyecek.Ne zaman nefes alamayacak gibi olsam artık yeni limanımın varlığına sığın...