Özlem Akgüneş - Korkuyorum (feat. Efraim Genç)
Birkaç hafta sonra sınavlarımız başlamıştı.Bu yıl hem üniversite sınavımız hem de okul sınavlarımız olduğu için daha çok çalışıyorduk.Ateş ile beraber ders çalışmaya karar verdiğimiz için babamdan hafta sonu Ateş'in evinde kalmak için izin istedim.Yüzünü buruşturdu ama izni kopardım.
"İzni nasıl aldın?Bizim görüşmemizi istemiyordu hani." dedi Ateş.
"Oldu işte bir şeyler.Bir akşam yemeğinde uzun bir konuşmamız olmuştu."
"Aksi bir durum olmadı mı?"
"Oldu ama hallettim bir şekilde." diyip gülümsedim.
"Ben kahve alacağım sen de ister misin?"
"Memnuniyetle kabul ederim.Kahvesiz sınav olmuyor."
Ateş kantinden kahve almaya gitmişti.Merdivenlerden yukarı çıkarken aşağı inen Faruk'u gördüm.Beni görünce durdu yanımdan geçip gitmek istedi.Kolunu tuttum.
"Cüzzamlı mıyım?Ne diye kaçıyorsun?"
"Eren acelem var.Bırak."
"Söyle bana.Ömer bir kız yüzünden beni hiçe saydı.Peki ya sen?Sana ne yaptım? Senin bahaneni de duymak istiyorum."
"Be-ben çok üzgünüm.Bunların olmasını ben de istemezdim ama oldu.Önümüze bakalım Eren."
"Bu kadar kolay mı?Arkadaşlığımız buraya kadar mıydı?Ben sana bana davrandığınız gibi davransaydım nasıl hissedersin Faruk?"
Faruk üzgün görünüyordu ama benim yanımda onun üzüntüsü pul kadar bile değildi.Benden çocukluğumu ,arkadaşlarımı, birlikte kurduğumuz hayallerimizi alıp götürdüler hem de pençe ata ata.
"Eren ben gerçekten üzgünüm.Beni affetsen de etmesen de artık arkadaş olamayız zaten."
"Çok sağ ol bunu dediğin iyi oldu." Faruk etrafı kolaçan edip durdu.
"Ömer ve ben kendi yolumuza baktık.Sen de öyle yapmalısın.Daha fazla acı çekmezsin."
"Ya bir tek ben mi anlamıyorum.Siz sahiden benim arkadaş olduğum insanlar mısınız? Siz hep mi böyleydiniz? Ben nasıl fark edemedim."
"Bak bunları uzatmanın anlamı yok.Sonuç aynı olacak."
"Kes! Sizin için kolay olabilir ama benim için değil. Sitem de mi edemeyeceğim?" Bir süre bekledim yoksa hırsımdan,acımdan ağlayacaktım.Derin bir nefes aldım ve devam ettim.
"Faruk sen her zaman içimizdeki en mantıklı ve zeki kişiydin.Lütfen bana mantıklı bir açıklama yap.Böyle kestirip atma.Zehraymış bilmem neymiş gerçekten sebep bu olamaz. En azından senin için bir sebep olamaz.Ömer arkamdamdan sürekli konuşuyormuş ama sen konuşmamışsın.Ne müdüre ne babama. Söyle niye? Arkadaşım olan kişi tarafından niye terk edildiğimi bilmek hakkım değil mi?"
Yutkunduğunu görebiliyordum. Dudaklarını ısırıp eliyle pantolonun kumaşını çekiştiriyordu.Gergin olduğu zamanlar hep böyle yapardı.
"Be-ben her şey için üzgünüm.İyi bir arkadaş olup yanında duramadım.Arkandan konuşulanlara kulak tıkadım.Konuşan kişilere yanıt veremedim.Zeki biri olsam da cesur değilim.Ben senden vazgeçtim sen de benden vazgeç." Öylece yanımdan geçip gitti.Mantıkla filan alakası yoktu heralde anlayamayan bendim.Ben onları anlayamıyorum.
Ayaklarım benden izinsiz hareket etti.Uzaklaşmam gerekiyordu bunca sahte yüzden.Merdivenleri çıktım.En son kata çatı katının olduğu kapının oraya çöktüm.Çatıya açılan kapı kilitliydi herkes bunu bildiği için öğrenciler buraya çıkmıyordu.Kilitli olmasaydı sigara içenlerin uğrak yeri olurdu.Kapının olduğu yer küçük bir alan olsa da bana yeterdi.En azından kimsenin yüzünü görmüyor, acımı yalnız yaşayabiliyordum. İçim yanıyordu.Hani yerlerde kırık cam parçaları olur ya üzerine basarsın çat çat ezilme sesleri gelir.O sesleri duyuyor içimde kırılan camların içten dışa doğru beni parçaladığını hissediyorum.Annem öldükten sonra aileme ve arkadaşlarıma çok fazla bağlanmıştım.Ölümü beni çok etkilemişti ben de hayatta olanlarla bağlarımı çok güçlü ve derin tutmuştum.Gel gör ki benim onlara olan bağımla onların bağı arasında fark varmış.Benimki kalın ve güçlüyken onlarınki yok denecek kadar azmış.Kendimi aptal gibi hissetmekten alıkoyamıyorum.Duygularım sakız gibi çiğnenmiş ve tükürülmüştü. Kafamı dizlerimin üzerine koymuş ,kollarımı dizlerimin etrafına bağlamıştım.Ayak sesleri duydum ama kafamı kaldıramadım.Çünkü gözüm dolmuştu ,etraftaki öğrencilerin benimle alay etmesini şu an kaldıramazdım.Saçımı okşayan elin sıcaklığını hissettiğimde bir an ürksem de kimin olduğunu anladım.Bana seslenmedi.Kulağıma gelen seslerden onunda yanıma çöktüğünü anladım. Kafamı tutup kendine doğru çekti.Kafamı göğsüne yaslayıp kollarımı çözüp ona sarıldım.Bir süre sonra sakinleştim.Saçımda yer edinen ,gezintiler yapan eli benim ruhumu okşuyordu aynı zamanda.Huzur kapılarını bana tekrar açmıştı.Kafamı kaldırdım istemeyerek.Benim yüzümden derse de girememiştik.Allah'tan sınav olan bir ders değildi. Başımı yere eğdiğimde soğumaya yüz tutmuş kahvelerimizi gördüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENDEN GİDEMEZSİN
Teen FictionO benim limanım.Dışlanmadığım,sevildiğim tek yer.Bir zamanlar en büyük limanım ailem derdim.Şimdi ise kabuğu tutmamış bir yara gibiler benim için ve bu yara hiç iyileşemeyecek.Ne zaman nefes alamayacak gibi olsam artık yeni limanımın varlığına sığın...