Eve isteksiz bir biçimde girdim.Evde kimse yoktu.Odama gittim.Kıyafetlerimi çıkardım.Havalar sıcak olduğu için terlemiştim biraz.Duş alıp tekrar odama çekildiğim sırada evin kapısının açıldığını duydum.Babamın ve ablamın sesi geliyordu.Onları karşılamaya gittim.Etrafa baktım ve Cihan'ı göremedim.Ne kadar az görürsem o kadar iyi.Aileme hoş geldiniz dedikten sonra ablam hemen mutfağa yöneldi.Babam da salondaki koltuklardan birine oturmuştu.Ben de oturdum.
"Nasılsın baba?"
"İyiyim evlat.Sen nasılsın? Sınavlar nasıl geçti?"
"Güzeldi. İnşallah üniversiteyi de kazanacağım."
"İnşallah oğlum.Notların oldukça iyi kazanmaman için bir sebep yok." deyip sırtımı okşadı.
"Neler yaptın baba bugün?"
"Cihan 'ın evinde tamirciler çalışıyordu ,ben de başlarında durdum." Demek doğruymuş.Evine bilerek zarar verdiğini düşünmüştüm.
"Ne zaman biter işleri?"
"Birkaç gün sürer.Oğlum Cihan'ı sevmediğinin farkındayım.Ama biraz çabalasan eminim seversin.Çok düzgün biri.Hem ablan hamile onunla evlenecek." Ah size nasıl söylemek istiyorum bilemezsin.Ama ablam ya düşük yaparsa,fenalaşırsa ya sana bir şey olursa o zaman ne yaparım?
"E-elimden geleni yaparım baba." diyebildim.Bir süre sessiz kaldıktan sonra devam ettim.
"Baba ben senden bugünlük izin isteyecektim.Ateş'in evinde kalabilir miyim?Hem ders de çalışırız."
"Oğlum evde de çalışabilirsin.Sürekli arkadaşında kalman uygun değil.Onun ailesi de rahatsız olabilir."
"Ateş'in kendisi davet etti baba.Sorun olmaz.Hem Cihan abi odadayken rahat rahat ders çalışamam.Ona da rahatsızlık vermiş olurum."
"Off peki Eren gidebilirsin.Ama yarın orada kalmak yok."
"Tamam baba." Gidip ona sarıldım.Sonra odama gittim ve ihtiyacım olacak şeyleri sırt çantama attım. Odamdaki yatağa gözüm ilişti.O pislik benim yatağımda yatacaktı.Düşündükte başım ağrıyor,midem bulanıyordu.En iyisi bugünü düşünmekti.Ateş'in mutluluğu gözümün önüne geldikçe gülümsememe engel olamıyordum. Odadan çıkarken Cihan ile karşılaştım. Gülümsemem anında soldu.
"Bugün beraber kalacağız diye pek mutlu görünüyorsun." dedi.
"Defol git başımdan.Bugün seninle kalmayacağım."
"Ne demek o? Nerede kalacaksın?" diye sorduğunda sırtımdaki çantayı fark etti.
"O sünepenin yanına mı gidiyorsun?" deyip kolumu tutup beni odama soktu.Kapıyı kapattı.
"Ne yapıyorsun?Bırak şerefsiz! Bırak!"
"Cevap ver! Ona mı gidiyorsun?"
"Sana ne be! Seni ilgilendirmez.Bırak kolumu."
"Ne var onda? Neyini seviyorsun?Ben de olmayan ne var?"
"Sen şeref yoksunu bir pisliksin.O ise mükemmel.Onu çok seviyorum.Sen onun tırnağı bile olamazsın.Onun tükürüğü bile senden daha değerlidir. Sapığın tekiyle onu karşılaştırmak bile gereksiz.Boşa anlatıyorum." Kolumu öyle bir sıktı ki içindeki sinirler öldü.Dayanamayıp çığlık atacağım sırada diğer eliyle ağzımı kapattı. Duvarla kendi arasına sıkıştırıp bir yandan da kolumu sıkmaya devam etti.
"Sen benim gibi birini ne hakla aşağılarsın? Onun için gülümseyen bu yüzün var ya bir daha gülemeyecek.Demek onunla beni karşılaştırmak gereksiz.Sana öyle bir sahip olacağım ki benimle onu zaten karşılaştıramayacaksın.Ben o veletten her anlamda daha iyiyim.Bunu sana göstereceğim." Alt taraflarını bana bastırmaya başlamıştı.Anında midem altüst oldu.Onu itmeye çalıştım ama itemiyordum. Hem kolumun acısından hem de bu iğrenç muameleden ötürü gözlerim yaşarmıştı.Sonunda ablam içeriden seslendi.Kulağıma nefesini verip yaklaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENDEN GİDEMEZSİN
Teen FictionO benim limanım.Dışlanmadığım,sevildiğim tek yer.Bir zamanlar en büyük limanım ailem derdim.Şimdi ise kabuğu tutmamış bir yara gibiler benim için ve bu yara hiç iyileşemeyecek.Ne zaman nefes alamayacak gibi olsam artık yeni limanımın varlığına sığın...