Öncelikle sevgili okurlarım.Bu bölüm geçmişten günümüze kısımlarının sonuncusu olacaktı.Fakat bir tane daha yapacağım.Aslında iki bölümü tek vermeyi düşündüm.Ama o zaman çok uzun olacaktı.4500 kelime filan oluyordu.ikiye böldüm bu sebeple.Bu bölüm Eren ile Ateş'in karşılaşması dışında diğer durumları kısa yazdım.Karşılaşmayı hatırlayacaksınızdır zaten.Ateş'in gözüyle paylaşayım dedim.O kısmı kısaltmayı bir türlü yapamadım,üzgünüm. Çıkartsam garip olacaktı.Neyse bu bölümden sonra gelecek olan bölüm hazır çok geçmeden onu da eklerim.Geçmişten Günümüze 4 bölümünde sizin bilmediğiniz gelişmeler var.Haberiniz olsun. :D
Ateş'in bakış açısı
2.bölüm Eren ve Ateş'in karşılaşması
Eren artık okula keyifsiz geliyordu.Eminim ki gelmek istemiyordu.İsteksiz aurası metrelerce öteden anlaşılıyordu.Başına gelenlerden ötürü üzgündü.Benim üzgün olmaya bile hakkım yoktu ama üzgündüm işte.Birkaç gündür yanına gitmeye yelteniyordum ama sonra ayaklarım geri geri gidiyordu.Onu uzaktan izlemeye o kadar alışmışım ki yanına gidemiyorum.Bu nasıl bir saçmalık?Off.Yanına gitsem ne diyeceğim?Tanışmak için en berbat ortamı yaratan benim.Onu kantine kadar takip ettim.Kahve alıyordu.Kahvesiz yapamadığını biliyordum.Kantinin çıkışında bekledim ve izledim.Bir grup çocuk onun yanından geçiyordu.İçlerinden biri Erenime sataşıp onu itekledi.Eren'in elindeki kahvenin düşmediğini görünce kendisininkini Eren'in başından aşağı döktü.
"Ahhh!Ahhh!"
Çığlığı kulaklarıma son hızda ulaşmış,kalbime acı bir şekilde oturmuştu.Ona doğru koşturdum.Etraftakilerin pis gülüşlerini görüyordum ama duyamıyordum.Çünkü o çığlık kulaklarımda sürekli devam ediyordu.Ben Eren'e doğru giderken o hızla yanımdan geçip kantinden çıkmıştı.Kahveyi döken puştun gırtlağını sıkmakla Eren'in peşinden koşmak arasında kaldım.Ayaklarım her zaman olduğu gibi yanına gideceği kişiyi biliyordu.Tuvaletlere doğru koşarken gördüm onu ağlamaklıydı.İçeri girdiğimde onu göremedim.Kabinlerden birinden sesin geldiğini fark edince yavaşça yaklaştım.Kendi kendine konuşuyordu.
"Allah'ım hiçbirine bir fiske dahi vurmadım,onların kalplerini incitecek herhangi bir şey yapmadım. Neden bunu bana yapıyorlar? Neden? " diyordu.Şerefsiz olan benim yüzümden.Ulan kendi kalbimi söküp saatlerce üstünde zıplasam bu kadar acı vermezdi.Daha fazla dayanamadım ve kapısını tıklattım.
"Kim var orada?" dedi.Sesine korku hakimdi sesimi ve bakışlarımı yumuşatmaya çalıştım.Renk vermemeliydim.
"Merhaba ben Ateş. Sana yaptıklarını gördüm de iyi olup olmadığına bakmaya geldim." Kapıyı açıp bana gülümsemeye çalıştı becerebildiği kadarıyla.Gözleri üzerimde uzun bir süre gezindi.İlk defa bana bakıyordu.Gerçekten bana bakıyordu.O kadar yıl boyunca ne onu ilk gördüğüm gün hastanede beni fark etmişti ne de daha sonra karşılaştığımız zamanlarda.O kadar yıl beni görmeyince haliyle inanamıyordum.Beni baştan aşağı incelemesi çok hoşuma gitmişti.Dudaklarım kendini tutamayıp iki yana doğru çekildi.Gözleri ağzımda takılı kaldı bir süre.Şaşırmış gibi bir ifade hakimdi güzel yüzünde.Kalbimin çok hızlı atıyordu,kan akışım normal hızını kaybetmişti.Fakat dışarıdan bakan birinin bendeki duygu değişimlerini fark etmemesi için kendimi iyi saklıyordum.
"Ben iyiyim.Sanırım." dedi sonunda.Gözlerim yüzündeki kızarıklara kaydı.Canı epey yanmış olmalıydı.O köpeğe gününü göstermeliydim.Bu burada böylece bitemezdi.Eren'in yanında sinirimi açığa çıkarmamak için elimden geleni yapıyordum.Güzelimin yüzü ne hale gelmiş, elimi uzatıp acısını almak istedim.Fakat o geri çekilince ben de geri çekildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENDEN GİDEMEZSİN
Ficțiune adolescențiO benim limanım.Dışlanmadığım,sevildiğim tek yer.Bir zamanlar en büyük limanım ailem derdim.Şimdi ise kabuğu tutmamış bir yara gibiler benim için ve bu yara hiç iyileşemeyecek.Ne zaman nefes alamayacak gibi olsam artık yeni limanımın varlığına sığın...