;yıkılan duvarlar

2.7K 352 115
                                    

"Ne diyorsun?" dedi Taehyung, duyduklarını anlayamıyormuş gibi yineledi sorusunu. "Ne unutması, ne diyorsun?"

Yoongi bakışlarını yeniden Taehyung'a döndürdü. Şu an tüm bildiklerini söylememek için kendini çok zor tutuyordu. Ona ne kadar kızgın olursa olsun, yine de tek kelime edemiyordu. En azından üç yıldır, bunu yapamıyordu.

"O gün neden sarhoştun?" dedi Yoongi, ellerini birbirine kilitledi. "Bana neden sarhoş olduğunu söyleyebilirsen, seni affedeceğim."

Yoongi'nin her kelimesi, Taehyung'un zihnine soru işaretleri yolluyor, cevabını merak ettiği sorulara yenilerini ekliyordu.

"Tamam..." dedi Taehyung, derin bir nefes aldı ve konuşmasına devam etti. "Ameliyat sonrası uyandığımda, birçok şeyi hatırlamıyordum. Hafızam silikti, kabul ediyorum. Ama..." diyerek bakışlarını Yoongi'ye çevirdi. "Ama Jungkook bana söyledi, babam yüzünden içtiğimi söyledi."

Yoongi bir hışımla ayağa kalktı, sinirle gülüyor ve kahkahasının Taehyung'un içinde huzursuzluğa sebep olmasına izin veriyordu.

"Sen aptalsın." diye bağırdı. "Hiç sorgulamadın mı? Baban içmene izin vermezdi, baban kazanın olduğu sırada burada bile değildi. Nasıl onun yüzünden içmiş olabilirsin?"

Taehyung aklının karışıklığına daha fazla dayanamadı, Yoongi konuştukça kendini bir yalanın içinde yaşıyormuş gibi hissetmişti ve şu an gerçekleri duymaya pek hazır değildi.

"Jungkook'a sor." dedi Yoongi, anlayabilmesi için yineledi. "Jungkook'a neden sarhoş olduğunu yeniden sor."

***

Güneşin batışıyla kamp alanında ateş yakılmış, çoğu öğrenci etrafında toplanmış sohbet ediyor, bazı öğrenciler ise belirli uzaklıklarda kendi grubunda takılıp oyun oynuyorlardı.

Taehyung şu an kendi takımı ile ateş etrafında oturuyor fakat onların derin sohbetine katılamıyordu. Yoongi'yle konuştuğundan beri aklında dönüp dolaşan sorular, hiç olmadığı kadar meşgul ediyordu zihnini. Jungkook'a sormak konusunda çok çekingen davranıyor, soracak cesareti bulduğunda ise dudaklarından dökülmesine izin vermiyordu.

Düşüncelerinden kurtulmak istercesine başını hafifçe yukarıya kaldırdı ve gecenin karanlığında parlayan yıldızlara çevirdi bakışlarını. Şu an her şeyi unutmak istiyor, anı durdurmak istiyor ve öylece gökyüzünü izlemek istiyordu. Güneş doğarken gökyüzü çok güzel görünüyordu, buna çoğu kez tanık olduğu için biliyordu. Fakat, uzun bir süredir geceleri gökyüzüne bakmıyor, yıldızların ve ayın ışıldayan güzelliğine tanık olmuyordu. Gökyüzünün güzelliğine bakarak hafifçe gülümsedi ve bundan sonra daha sık bakacağına kendi kendine söz verdi.

"Kaptan." dedi Jimin, Taehyung'un bakışlarını ona döndürmesiyle konuşmasına devam etti. "Neden konuşmuyorsun?"

Taehyung omuz silkti. Şu an aklını meşgul eden tüm düşünceleri, kalbini ağırlığa bırakan tüm hisleri bir kenara bırakıp onlara katılmak istiyordu ama yapamıyordu.

"Bilmiyorum." oturduğu küçük tabureden kalktı ve takımına gülümseyerek konuşmasına devam etti. "Ben biraz yürüyeceğim, ardından çadıra geçip uyurum. İyi geceler."

Arkasını dönüp yürümeye başladığında, takımının iyi geceler dediğini duyabiliyordu.

Derin bir nefes aldı, gecenin kokusu bir hayli farklı gelmişti ona. Gözleri bir müddet Seokjin'i aradı. Şu an ne yaptığını, ne hissettiğini çok merak ediyordu. Onunla konuşmak istiyor, ona bakmak istiyor ve hatta onunla tartışmak istiyordu. Ona çok yakın olmak istiyor ama aynı zamanda ona çok uzak olmak istiyordu. Neden böyle hissettiğini bir gün mutlaka öğrenecekti, fakat şimdi gerçeği duymaya cesareti yoktu.

tigers | taejinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin