Gökyüzü her şeye tanık olurdu; kimse saklayamazdı ondan yaptıklarını, kimse gizleyemezdi ondan sırlarını ve kimse koruyamazdı kirli oyunlarını. Gökyüzü yine de hiç gocunmadan yayardı günışığını. Ama bazen öyle masum kalpler kırılır, öyle masum umutlar yok edilirdi ki, dayanamazdı ve soldururdu tüm güzelliğini. Bugün de o günlerden biriydi, gökyüzü güneşin ışığını soldurmuş, bulutlar kendilerini grileştirmişti. Bugünün solgun olması, belki de iki masum kalbin aynı acıya sahip olmasındandı. Çünkü iki masum kalp, umutlarının yok oluşuna tanık olmuşlardı.
Taehyung uykudan ayrılalı çok olmuş, huzurla uyuyan sevgilisini izlemeye koyulmuştu. Seokjin sayesinde gece uyuyabilmiş, tüm acısını unutabileceği derin uykuya bırakabilmişti kendisini.
"Ne güzel uyuyorsun sevgilim," diye fısıldadı Taehyung, karşısındaki güzel yüze bakarak. Öyle güzel uyuyordu ki, sesini uyanmaması için narin tutuyordu. "Lütfen uyu, lütfen hep huzurla uyu. Benim yüzümden uyuyamadığın tüm günler için, uykusuz kaldığın tüm günler için, gözlerine bıraktığın o acı için, lütfen çok güzel uyu." Göğsünde tuttuğu elleri yavaşça Seokjin'in yüzüne getirdi, en narin şekilde tuttu ellerini. Öyle narin dokundu ki, hiç hissetmesin istedi.
Yıllarını birbirlerine adamış iki ruh, ömürlerinin sonuna kadar beraber olmaya yemin içmiş iki beden, yaşanılan tüm acılara rağmen; yine yan yana, aynı yatakta, birbirlerine sarılmış aynı yastığı paylaşıyorlardı. Acılarına karşı korundukları sığınakları vardı her ikisinin de, sevgileri onlar için en iyi korunaktı. Birbirlerine karşı duydukları sevgi, onların en güzel sığınağıydı. Sevgileri bir tek sıcaklıkları birbirlerine karıştığı, yan yana ellerini tuttukları zaman koruyordu onları. Tanrı da biliyordu ki, eğer onlar birbirlerini bu kadar sevmeseydi, her ikisi de umutlarını kaybettiklerinde ruhlarını öldürürdü. Fakat şimdi her ikisi de ruhlarını yaşatıyor, tüm acılarına rağmen gülümsemelerine izin veriyorlardı. Çünkü birbirlerini her şeye rağmen çok seviyorlardı.
Seokjin gözlerini yavaşça açarken, onu karşılayan gülümseyen bir çift gözdü. Bu ister istemez onu da güldürdü.
"Ne zaman uyandın sen?"
Taehyung ellerini geriye doğru çekti ve yeniden göğsüne yerleştirdi.
"Çok olmadı."
Seokjin anlarcasına başını salladı. Eğer insan ilk gecesini atlatırsa çektiği acıdan sonra, eğer o gün uyuyabilirse, dayanabileceğini hissederdi. Şimdi Taehyung uyuyabilmişse, dayanabileceğinin göstergesiydi. Bunu bizzat kendisi öğrenmişti.
"Güzel uyudun değil mi?" Beline sardığı kolları biraz daha kendisine doğru çekti. Amacı Taehyung'a daha çok yanaşmaktı. "Kötü rüyalar gördün mü yine?"
Taehyung başını iki yana salladı masumca. Seokjin'in uyanır uyanmaz aklına bu mu gelmişti? Nasıl, dedi kendi içinde, onu kırdığım halde nasıl olur da hiç eksiltmez beni kalbinde? Nasıl olur da uyanır uyanmaz nasıl uyuduğumu sorar onu o kadar kırdığım halde?
"Görmedim," dedi Taehyung, göğsünde tuttuğu elleri Seokjin'in göğsüne doğru çevirdi. Avuç içleri kalbini bulmak için dolaşırken ufak ufak, Taehyung gözlerinin dolduğunu göstermemek adına gülümsedi gözlerini kısarak. Kalbinin atışlarını hissettiğinde avuç içlerinde, o atışları zihnine kazımak istedi. Sevdiğinin her zerresini aklına kazımak çok isterdi. "Söz verdiğin gibi, beni korudun o kötü rüyalardan." Dudakları hafifçe yukarı doğru kıvrıldı, "Bana kaç uyku bahşettin Seokjin?" dedi Taehyung, şimdi çektiği cezanın zorluğunu daha iyi anlayabiliyordu. Çünkü şu an avucunun içinde atışlarını hissettiği o kalbi çok öpmek istiyordu, biliyordu ki göğsüne öpücüğünü bırakırsa, göğüs kafesinin korumak adına etrafına sardığı o duvarları da geçebilirdi. O öpücüğü konduramamak çok zoruna gitti. "Yüreğimin ferahlığıyla uyuyabilmem için, kaç geceni heba ettin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tigers | taejin
Fanfiction[Tamamlandı] Zihninin ve kalbinin oynadığı oyunlar mıydı kendine sorduğu soruların cevabı? Yoksa kilitli kapıların arkasına gizlenmiş gerçekler mi vardı?