-flashback-
"Burada tanışmıştık." dedi Taehyung, "Burasının sadece benim sığındığım bir yer olduğunu sanıyordum, meğer senin için de öyleymiş." diyerek, bulundukları küçük parkta göz gezdirdi.
"Kış günü buraya kimse gelmezdi." dedi Seokjin, "Küçükken annem bana, kışları parka giden tek aptalın benim olduğumu söylerdi ama, sanırım iki aptal varmış."
Taehyung küçük bir kahkaha attı, fakat cevap vermedi. Her ikisi de, kendilerini küçüklük hatıralarının büyüsüne kaptırmış, bir müddet sessizce etrafa bakıyorlardı. Parktaki her şey değişmişti, belki de şu an tek değişmeyen ikilinin yıllar sonra bile olsa beraber olmalarıydı.
Seokjin adımlarını ismini bile koymuş oldukları köşeye doğru attı. Bir mağarayı andıran, küçük ama boğucu olmayan köşeye doğru baktı.
"Hımm." diyerek güldü. "Burası bizim bilinmeyen dünyamız değil mi?"
Taehyung adımlarını Seokjin'e doğru attı ve gösterdiği köşeye baktı.
"Kimsenin kötü olmadığı, canavarların bulunmadığı ve sadece çocukların girebileceği dünya..." Küçük bir kahkaha attı. "Sığabilecek miyim bilmiyorum, ama oturmayı deneyeceğim."
Taehyung, oturmak için çeşitli şekillere girmiş, en sonunda başaramayacağını anlayıp, dışına oturmayı tercih etmişti. Sırtını yasladığı duvar soğuktu ve bedeninin irkilmesine sebep oldu.
"Niye sığamadım? Çok kilo almadım ki." suratını asmış, ayaktaki gence bakıyordu.
Seokjin, tam yanındaki boşluğa oturdu ve sırtını duvara yasladı.
"Evet Taehyung, yedi yaşındaki halinle on beş yaşındaki halin arasındaki tek fark kilon." Gözlerini devirdi. "Artık büyüdüğünü kabullen."
Taehyung bakışlarını küçük parkta öylece gezdirdi. Küçükken yaşadığı tüm anılar zihnine dolunca, kalbinde hissettiği burukluk derin bir nefes almasına sebep oldu.
"Peki ama, ya ben büyümek istemiyorsam?" Bakışlarını Seokjin'e getirdi. "Peki ben hala o küçük çocuk olmak istiyorsam?"
Seokjin gözlerini ayırmadan Taehyung'a baktı. Yaşadıkları elbette kolay değildi, onu anlıyordu. Küçüklüğünde yaşayamadığı tüm anların eksikliğini doldurmak istediğini, en iyi o biliyordu.
"Aslında bakarsan..." dedi Seokjin, gözlerini Taehyung'a getirdi. "Hala küçük bir çocuk sayılırsın, on yıl sonrası için." Hafifçe eğildi ve Taehyung'un bakışlarını kendisine çekmeyi başardı. "Yeniden pişman olmak istemiyorsan, on yıl sonrası için hatırlayacağın güzel anılar oluştur."
Taehyung ellerini Seokjin'in ellerine getirdi ve sırtını duvardan çekerek, bedenini karşısındaki gence doğru çevirdi.
"Tek başıma oluşturmak istemiyorum." diyerek omuz silkti. "Ben seninle birlikte anılar biriktirmek istiyorum, on yıl sonrasında hatırlayacağımız güzel anılarımız olsun istiyorum."
Seokjin bakışlarını Taehyung'tan kaçırdı. Yine aynı şeyi yapıyordu, yine ellerini tutuyor, gözlerinin en derinine bakıyordu. Bu Seokjin'in kalbinde küçük bir ateş yakıyor, ardından ateşin bir volkana dönüşmesine sebep oluyordu. Seokjin, Taehyung'un dokunuşlarıyla bile kalp ritimlerinin değiştiğini hissedebiliyordu.
"Neden sürekli bakışlarını kaçırıyorsun?" Taehyung eliyle Seokjin'in çenesinden tuttu ve kendisine çevirdi. "Neden gözlerine bakmamı engelliyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tigers | taejin
Fanfic[Tamamlandı] Zihninin ve kalbinin oynadığı oyunlar mıydı kendine sorduğu soruların cevabı? Yoksa kilitli kapıların arkasına gizlenmiş gerçekler mi vardı?