"Yüreğimi ısıtıyorsun," dedi Taehyung, elleriyle Seokjin'in saçlarını okşuyordu. Tam yanında, aynı yastıkta yattığı genç, gözlerini kapatmış, saçlarında gezinen o parmakların huzurunu hissediyordu. "Üşüyordum, hayatıma girmeden önce tamamen eksik hissediyordum kendimi. Ellerim, bedenim, en çok da kalbim. Her biri öyle eksikti ki, bu hissi hiç anlayamadım Seokjin. Kimse bana söylemedi seni, kimse bana anlatmadı senin tarafından nasıl sevildiğimi. Ben hiç anlayamadım neden böyle hissettiğimi, meğer dokunuşlarının eksikliğini hissediyormuşum, meğer bıraktığın huzuru arıyormuşum." Uzanıp öptü dudaklarından. "Hiç ayrılmak istemiyorum şimdi senden, hiç sabah olmasın istiyorum. Öylece aynı yatakta kalmak, günlerce beraber uyumak istiyorum. Seokjin, bedenim hala ezberleyemedi bedenini." Saçlarını okşadığı parmaklarını yüzünde gezdirdi. "Sen beni benden daha iyi tanırken, her bir noktamı ezberinde tutmuşken ben sadece yeni yeni tanımaya başlıyorum seni. Keşke korkmasaydım, korkmasaydım da unutmasaydım eskiyi."
Seokjin gözlerini açmadı, yüzünde gezinen parmaklar ona ninni gibi geliyordu. Uzun zamandır huzurlu uyuyamıyor, düşünceleri onun uyumasına izin vermiyordu. Fakat şimdi Taehyung'la sohbet etmek istemese, huzurlu kollarda uyuyuverirdi. Yüzünde gezinen parmaklar dudaklarını bulduğunda, gülümsedi. Daha sonra o parmaklara küçük bir öpücük kondurdu.
"Zamanla sevgilim, her şey zamanla." Beline sardığı kollarını sıktı. "Seni ezberlemek kolay değildi, inan bana hiç kolay değildi. Hangi olaya nasıl tepki vereceğin, ne düşündüğün, ne yapacağın hiç belli değildi. Sen hiç düz bir çizgi olmadın, her zaman farklı yönlere gittin. Yine de uzun uğraşlar sonucu seni ezberledim. Fakat," Gözlerini açtı, ve derin bir nefes bıraktı. "Üç yıl önce o ezber bozuldu Taehyung, şimdi baktığım zaman sana, çizgilerinin değiştiğini görüyorum. Bu sefer nereye gittiklerini bilmek zor değil, fakat bir hayli karışık." Gülümsedi. "Demek istediğim, ikimiz de aynı konumdayız. Şimdi bırakalım da, yeniden ezberleyelim birbirimizi. Yıllara yayalım da, her ezberde arttıralım sevgimizi." Parmaklarını narince gezdirdi sırtında, küçük yuvarlaklar çizdi ve kürek kemiğin tam altında durdu. "Burada bir ben vardı değil mi?" Taehyung gözlerini şaşkınca açınca, Seokjin gülümseyerek parmaklarını yine gezdirdi. "Burada da benin var ve hatta iki ben. İkisi de üst üstte." Taehyung bu kez şaşkınlıkla araladı dudaklarını. Seokjin aynı şekilde devam etti, aynı narin dokunuşları bıraktı Taehyung'a, ardından durdu, kalçasının tam üstünde. "Doğum leken, tam burada doğum leken var."
Taehyung'un gözleri doldu, sırtında dolaşan o parmağın böyle büyük bir etki vereceğini bilemezdi kendine. Seokjin nasıl hatırlıyordu hala onu? Her zerresini nasıl olur da biliyordu? Böyle güzel sevilmeyi, Taehyung hak ediyor muydu?
"Çizgilerim, çizgilerimden bahsetmişken," dedi Taehyung, parmaklarını yeniden Seokjin'in saçlarına getirdi. "Biliyor musun? Senin saçlarını okşarken, hiç yorulmadım ben. Yorulduğumu bir kez olsun hissetmedim, seni sevdiğimi anlamadan önce bile." Seokjin gülümsedi, Taehyung ise o güzel gülümsemeye öpücük kondurmadan edemedi. "Bana seni neden sevdiğimi sormuştun değil mi? Fakat bunun cevabını bir türlü söyleyememiştim." Seokjin başını usulca salladı. "Senin çizgilerin, ezberlemesi epey zor, fakat öyle düzenle gidiyor ki hayret ediyorum. Düşüncelerin, yaptıkların, her biri öyle mantıklı ki sana saygı duymadan edemiyorum. Her şeyi biliyorsun ve bana öyle güven veriyorsun ki, inan kuşlar uçmuyor desen bana, inanırım ben." Seokjin küçük bir kahkaha attı, Taehyung da gülümsedi. "Ama en çok da, her şeye rağmen, alacağın tüm zararlara rağmen beni korumanı seviyorum. Gücünü seviyorum, tüm yaşadıklarına rağmen gülümseyebilmeni seviyorum. Yere düşmene rağmen, aynı gücü yeniden toparlayıp zaman kaybetmeden yeniden kalkmanı seviyorum. Ama," dedi Taehyung, Seokjin kaşlarını şaşkınlıkla kaldırınca konuşmasına devam etti. "Sen hiçbir zaman kendin için düşmedin Seokjin, her zaman birilerini korumak istedin. Sırf başkaları için, tüm yaraları almaya göz yumdun. Artık bunu yapma Seokjin, ne olursun yapma. Dayanamayacağın zaman düş, ama yeniden gücünü toplayana kadar kalkma. Bekle, yaraların sarılsın, kalbindeki o ateş soğusun. Bekle, o ateşin küllerini döktüğün zaman yere, o zaman kalk, gücünü toplamış halinle."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tigers | taejin
Fanfiction[Tamamlandı] Zihninin ve kalbinin oynadığı oyunlar mıydı kendine sorduğu soruların cevabı? Yoksa kilitli kapıların arkasına gizlenmiş gerçekler mi vardı?