"Sebebini biliyorsun."
Taehyung gördüğü ağır rüyalardan birinin içindeydi yine, ne kadar huzurlu kolların arasında uyusa da, bu engel olamamıştı zihnine.
"Anne neler oluyor?"
Seokjin'in kolları arasında sıkışmış bedeni, rüyanın etkisiyle kıprandı.
"Neden öyle diyorsun? Anne sen ne diyorsun?!"
Taehyung gözlerini zorlukla açtığında, tüm bedeninin titrediğini hissetti. Rüya görmeye alışıktı, gördüğü rüyaların kalbinde bıraktığı o tuhaf hisse alışıktı. Fakat şimdi, ilk defa farklı bir rüya görmüş ve kalbi her zamankinden farklı bir huzursuzlukla dolmuştu. Bir rüyaya kapılıp gidecek değildi elbette, fakat yüreği ne zaman bir rüya için böyle hissetse bunun mutlaka unuttuklarıyla bir ilgisi oluyordu. O yüzden, aklı bir hayli karışmıştı. Derin bir nefes aldı ve rüyasını bir kez daha zihninde oynatmaya başladı.
Bir duvarın arkasından bakıyordu, gözlerinin odağında annesi vardı ve büyük bir tartışma içindeydi. Karşısındaki adamı göremedi Taehyung, odağına o adam bir türlü giremedi. Fakat sesini çoğu kez duydu, aynı zamanda annesinin sinirli halleri, yüksek çıkan sesi, büyük bir tartışmanın içinde olduklarının göstergesiydi. Yine de kalbini huzursuzlukla dolduran şey bu değildi, annesi ve göremediği adamın arasındaki tartışmada çoğu kez Seokjin'in ismi zikredilmişti. Asıl anlaşılmayan buydu, annesi ne diye Seokjin demişti?
Ellerini terleyen alnına getirdi ve sildi. Gördüğü rüyayı uzun bir süre üstünden atamayacağı belliydi. Gün boyunca bu rüyayı düşüneceğini ve soru işaretleri içinde kalacağı kesindi. Sıkıntıyla nefes verdi ve gözlerini yanında yatan gence getirdi. Bir anda tüm titremesi geçmişti, yüzü güzel bir gülümsemeyle kaplanmıştı şimdi. Bir süre gezindi gözleri Seokjin'in yüzünde. Hafızasına kazıyacağı en güzel görüntülerden biriydi, zaten hafızasına kazıyabileceği kadar bir tek Seokjin güzeldi.
Tüm bedenini Seokjin'e doğru çevirdi, ettiği hareketlerle yatakta titreşim oluşturmamaya çok dikkat etti fakat belini sıkıca saran kollar yüzünden bunu yapmak neredeyse imkansızdı. Yine de olabildiğinde yavaş hareket etmiş, kendini tamamen Seokjin'e doğru çevirmişti. Uyanmadığını görmek Taehyung'u istemsizce gülümsetmişti. Gözleri yeniden gezintiye çıktı Seokjin'in yüzünde, uyurken çok güzeldi. Tüm acılarına rağmen, sanki çok mutluymuş gibiydi. Kalbindeki tüm sıkıntılarına, kollarındaki tüm yüklere rağmen, huzurlu bir uykunun içinde olmasına imrendi Taehyung. Kendisi en son ne zaman rüyasız bir sabaha uyanmıştı? En son ne zaman deliksiz bir uykuya dalmıştı? Hatırlamıyordu, bu oldukça uzun bir süre önceydi.
"Seni seviyorum," dedi Taehyung, uykuya dalarken sorduğu soruya, o uykudayken cevap vermek istedi. "Seni sevmemin nedenini sordun değil mi? Aslında," Gülümsedi. "Aslında uykum çok da yoktu, fakat gözlerinin içine bakarken söyleyemezdim bunu. Seokjin seni öptüm biliyorum, sana sarıldım ve hatta şu an senin yatağında yatıyorum." Küçük bir kıkırtı döküldü dudaklarından. Uyanmaması için, bulunduğu duruma gülmeyi bıraktı. "Ama hala senden çekiniyorum, bu seni üzer mi bilmiyorum. Gözlerine bakıp seni seviyorum diyebilmek bile beni çok zorladı. Cesaretim yok sana seni neden sevdiğimi söylemeye, beni anlamanı istiyorum sadece. Fakat beni anlamanı isterken bile, öylesine çekiniyorum ki... Çünkü Seokjin, yüz bulamıyorum. Yaşadığın tüm acılara sebep olduğum için, artık senden bir şey istemeye utanıyorum. Sana bakarken bile korkarak bakıyorum, ya senin gibi güzel bakamazsam? Bu seni üzmez mi? Ya senin beni sevdiğin gibi sevemezsem seni?" Elini yavaşça Seokjin'in yanağına getirdi. "Seni seviyorum, seni çok sevdiğim halde bana olan sevgine yetişemiyorum. Seokjin sen beni çok güzel seviyorsun, sen beni çok seviyorsun ama ya ben bunu hak etmiyorsam?" Parmağıyla hafifçe okşadı yanağını. "Ben de öpmek istiyorum seni yaralarından, fakat öylesine güçlü duruyorsun ki, ben tüm yaralarını öpmek istesem de, sırf yorulurum diye kanamaya devam etmelerine izin veriyorsun. Aramızda mesafe yok Seokjin, bana benden çekinme dersin biliyorum. Ama sen yaralarından öpmeme izin vermezsen, ben nasıl çekinmem senden?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tigers | taejin
Fanfiction[Tamamlandı] Zihninin ve kalbinin oynadığı oyunlar mıydı kendine sorduğu soruların cevabı? Yoksa kilitli kapıların arkasına gizlenmiş gerçekler mi vardı?