;öp beni, tüm yaralarımdan

2.6K 275 131
                                    

"Taehyung," dedi Seokjin, gözündeki yaşları durmuştu. Kurumuş dudakları ise şaşkınlıkla aralanmıştı. "Bana seni seviyorum dedin."

Taehyung gülümsedi. Karşısında gördüğü gence uzunca baktı. Al al olmuş yanakları, ona eşlik eden kırmızı burnu, karışmış saçları ve kurumuş dudakları... Hasta olması nasıl daha da güzel edebilirdi onu? Nasıl da bu haliyle bile tüm ilgisini çekebilirdi?

"Evet," dedi Taehyung, başını hafifçe salladı. "Seni seviyorum." Ellerini Seokjin'in yanağına getirdi. "Sebebini buldum, seni sevmemin sebebini buldum."

Seokjin yüreğindeki tüm sızıların kaybolduğunu hissetti. Taehyung'un dudaklarından çıkan iki kelime, adeta kalbini iyileştirmişti. O sesten yeniden duymak sevildiğini, tüm acılarını unutturmuştu şimdi. O kalpte yeniden yer edindiğini bilmek, yeşeren tüm umutlarının karşılığını vermişti. Kendini çok suçlamıştı Seokjin, onu koruduğunu zannetmişti gittiğinde, fakat tam tersi, ona daha çok zarar vermişti. Yıllardır acısı büyüdü içinde, çoğu kez karşısına çıkmak istedi fakat çok çekindi. Ona sarılmak çok istedi, hep onun sokağına attı adımlarını, fakat hiç cesaretini toplayamadı. Ona beni bekle demişti belki ama, karşısına geçip ben geldim demeye cesaret edememişti. Onu sevmeyi hiç bırakmadı, zaten sevmeyi bırakamadığı için dayanabildi. Karşısına çıkacağında her şeyi beklerdi, onun kızmasını, bağırmasını, zaten bundan hiç çekinmedi. Seokjin'in en büyük korkusu, Taehyung'un dudaklarından dökülecek olan; ben seni sevmeyi bıraktım cümlesiydi.

"Taehyung," dedi Seokjin, küçük bir kahkaha attı. "Taehyung, bana seni seviyorum dedin." Küçük bir kahkaha daha attı. Genç adamın, dakikalar önce kolunu kaldıracak hali bile yoktu, fakat şimdi kalkıp koşabilecek kadar enerji doluydu. Kalkıp ona sarılmak isteyecek, onu ellerinden tutup öylece koşmak isteyecek kadar enerji doluydu. "Taehyung, sen beni seviyorsun. Bana beni sevdiğini söyledin." dedi, attığı kahkahanın yanında birkaç damla da süzüldü yastığına. "Ben, korktum. Çoğu kez gelmek istedim yanına, çoğu kez geçip karşına, beni affet demek istedim. Yapamadım, yapamadım. Hep korktum, ya sevmeyi bıraktıysan beni diye. Ben, ben hiç bırakmadım seni sevmeyi. Ben yıllarımı paylaştığım, tüm çocukluğumu yaşadığım seni, unutmadım hiç. Seni unutmak, seni sevmeyi bırakmak; kendimi yok etmek gibiydi. Şimdi, bana seni seviyorum diyorsun. Tüm korkumu hiç ediyorsun, tüm endişelerimi yok ediyorsun. Bana seni seviyorum diyorsun, beni affediyorsun," Ellerini, ellerine getirdi ve dudaklarına getirip, avucuna bir öpücük kondurdu. "Teşekkür ederim Taehyung, teşekkür ederim beni sevdiğin için."

Bir süre öylece baktı Taehyung, bakışlarında ise küçük bir hüzün vardı. Elbette mutluydu, onu sevdiği ve ona sevdiğini söylediği için. Fakat, yüreği yine de sızlıyordu. Geçmişteki tüm hatalar, yanlış seçimler doğrultusunda değişen yönler, her biri küçük sızılar bırakıyordu kalbine. Yüreğini en çok sızlatan, bu yükü üç yıl boyunca tek başına omuzlarında taşıyan Seokjin'di. Bırakıp gittiği için kızgındı ona, fakat en çok da kendisine kızmıştı. Hem gidişini hemen kabullendiği için, hem de onu unutarak tüm yükü onun omuzlarına yığdığı için. Seokjin yaşadığı hiçbir kötü şeyi hak etmiyordu, çünkü Seokjin çok güzel seviyordu. Eğer böylesine güzel seviyorsa birini, kalbi nasıl kötü olabilirdi? Kötü olmayan kalp ise, iyi şeyler yaşamayı hak etmez miydi?

"Teşekkür etmemiz gerekiyorsa, ben minnettar olmalıyım sana." Gülümsedi, "Sana minnettar olmalıyım, çünkü geldin. Geldin, ellerimi tuttun, seni unuttuğum halde, seni ittiğim halde gitmedin. Tüm ağır sözlerimi işittiğin halde, hiç eksilmedi sevgin. Söylesene Seokjin, senin sevgini nasıl bir teşekkürle geçiştireceğim?"

Seokjin tuttuğu elin avucuna bir öpücük daha kondurdu. Tüm bedeni titriyordu, vücudu ateşler içindeydi ve hatta görüşü bile bulanıklaşmıştı. Fakat umursamadı, ona bunu söylemek de istemedi. Eğer şu anı bozarsa, kendini asla affetmezdi.

tigers | taejinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin