Silinen hatıraları yeniden hatırlamak istemişti Taehyung, karşısında ona dolu gözlerle bakan gence eskiyi yeniden hatırlatmak istemişti. Onu öyle çok seviyordu ki, onun için her şeyi yapabilir gibi hissetmişti. Belki yıllar öncesine ait o cesarete sahip değildi, ama o cesareti yeniden toplayacağına emindi.
"Sevgilim," dedi Taehyung, adımları yaklaşırken Seokjin'e, yüzünde büyük bir gülümseme vardı. "Sevgilim, hatırlattı mı bu sana eski beni? Gözünde yeniden canlandırdı mı eskiyi?"
Seokjin kendini teslim ederken tanıdık olduğu duyguya, gözlerini hiç ayırmadan baktı karşısındaki masumluğa. Yıllar önce kulaklarına dolan o sesin bıraktığı etkiyi, şimdi yeniden hissedebilmek çok farklı gelmişti. Sanki hiç kırılmamışlar gibi, sanki hiç birbirlerinden ayrılmamışlar gibi. O günü daha tamamlamamışlar da, tüm gördükleri bir rüyaymış gibi.
Taehyung sessiz kalan sevdiğinin yüzüne getirdi ellerini, sevgiyle baktı eskiyi hatırlatır gibi.
"Yemin ederim," dedi Taehyung, yüzündeki anlamsız gülümsemeyle birlikte. "Sen hayatıma girmeden önce sorsalardı bana, bunu asla yapamayacağımı söylerdim onlara. Ben cesaretimi tamamen kaybetmiştim Seokjin," Başını Seokjin'in göğsüne usulca yasladı. "Sen bana yeniden geldin, beraberinde cesaretimi de getirdin." Derin bir nefes aldı Taehyung, Seokjin'in kokusu dolunca burnuna, gözlerini kapattı huzurla. "Teşekkür ederim Seokjin, bana beni yeniden tanıttığın için."
Seokjin kollarıyla sardı Taehyung'u, ciğerlerine çekti huzur dolu kokusunu. Her şeye rağmen beraber olmaları bile yeterdi ona, kolları arasına sarabilecekse yeniden bu genci, hiçbir acı yenemezdi onu içindeki savaşlarda.
"Taehyung," dedi Seokjin, "Teşekkür ederim, teşekkür ederim tüm kırıklarımı yeniden toparladığın için." Göğsünde bir şeyler mırıldanan sevdiğine gülümsemeden edemedi. "Bana bir baksana."
Taehyung omuz silkti, göğsünde yasladığını başını biraz hareket ettirerek.
"Ama şimdi yerimi edindim ben, ayrılmak istemiyorum bedeninden."
Seokjin gülümseyerek hafifçe öksürdü.
"Seni öpecektim aslında," İç geçirdi, "Neyse eğer ayrılmak istemiyorsan napabilirim ben?"
Taehyung başını yasladığı göğüsten kaldırdığı an, Seokjin küçük bir kahkaha attı. Şimdi karşısında dudaklarını şaşkınlıkla aralamış genç masumca duruyorken, onu öpmemeye nasıl sabredebilirdi?
"Affettin mi beni?" diye sordu Taehyung heyecanla, "Beni affettin mi sevgilim?"
Seokjin başını iki yana salladı, hala onu affedebilmiş değildi. Fakat dudaklarını öyle özlemişti ki, küçük bir öpücük bile olsa ona kondurmak istedi.
"Zamanı var," diyerek gülümsedi Seokjin, Taehyung'un dudakları üzgünce kıvrılırken aşağıya, dudaklarına yaklaştı Seokjin usulca. "Şimdi büzme o dudaklarını, izin ver oraya sevgimi kondurayım."
Taehyung başını onaylarcasına salladı, ardından küçük bir gülümseme yerleştirdi yüzüne. Elbette affetmesini çok isterdi, ama ona söylediği kelimelerin keskinliği daha dün söylenmiş gibi tazeydi. Eğer biraz daha zaman geçerse, o keskinliğin köreleceğine emindi. En azından artık bilemeyeceğine kendine söz verdi.
Seokjin aldığı onayla kondurdu dudaklarını dudaklarına, çok özlediği o tadı hasretle öptü orada. Belki bu ıhlamur ağacının altında defalarca öpmüştü onu, ama hiçbiri bu kadar anlamlı gelmemişti. Çünkü hiçbirinde böylesine özlem dolu değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tigers | taejin
Fanfic[Tamamlandı] Zihninin ve kalbinin oynadığı oyunlar mıydı kendine sorduğu soruların cevabı? Yoksa kilitli kapıların arkasına gizlenmiş gerçekler mi vardı?