Tekrar bayılmıştım... Artık bunun olması sinir bozucu olmaya başlamıştı fakat bu sefer uyandığım yer kendimi güvende hissetmeme neden olmuştu. Duyduğum seslerden nerede olduğumu anlamam zor olmamıştı. Çok yabancı olduğum bir yerde değildim bu sefer. Kalp ritim cihazının ritmik sesi, odanın dışındaki insanların ayak sesleri ve mırıldanmaları, yapılan anonslar... Her şey hastanede olduğumu adeta bağırıyordu. O yerin metrelerce altındaki mağaralardan kurtulmuştum artık.
Gözlerimi açtım. Doğrusu gözlerimi açtığımda yanı başımda oturan annemi görmeyi beklerdim fakat oda boştu. Tek kişilik özel bir odadaydım. hemen yatağımın sol tarafında, neredeyse yere uzanan büyük bir pencere vardı, İki tane ziyaretçi koltuğu ve bir de tuvalet kapısı. Pekala, bu odaya yabancı değildim. Annemin çalıştığı hastanedeki bir odaydı işte. Bir kaç kez bu odalarda kalmıştım önceden de. İlk bu odalardan birine geldiğimde sekiz yaşımdaydım ve Noah'ın saçlarını yolup onun astım krizine yakalanmasına sebep olduğum için onu bu odada tedaviye almışlardı. annem ise beni ondan özür dilemem için zorla getirmişti buraya. Sinirlerimi kontrol etmekte başarısızdım ve sanırım hala bu konuda yetenekli değilim.
Olivia'nın iyi olup olmadığını merak ediyordum fakat yatakta kıpırdamaya bile halim yoktu. Ağzıma takılı bir soluma cihazı vardı bu yüzden de bu yataktan ayrılamayacağımın farkındaydım. Yine de onun iyi olduğunu hissediyordum. İkimizde aynı durumla başa çıkmıştık ve eğer ben yaşıyorsam o da yaşıyor olmalıydı.
Sonunda kapı açıldığında içeri annemin girmesini beklerken başka bir doktor girmişti. Uyandığımı görünce gülümsedi ve yatağımın yanına yaklaştı. Nasıl olduğumu sordu. ''İyi olduğumu söylemek için ilk önce konşmaya yeltenmiştim fakat ciğerlerime her on saniyede bir hava gönderen soluma cihazının boğazıma hatta ciğerlerime kadar inen borusu konuşmamı engelliyordu. O yüzden başımı sallamakla yetindim.
Doktorda cevabımı onaylarcasına başını salladı. ''Bu iyi. Seninle birlikte gelen stajyerimiz de aynı cevabı verdi. Şimdi tek yapman gereken bir kaç gün daha bu odada dinlenmek. Sakın dizlerini kıpırdatmaya çalışma bu süre boyunca. Yeni ameliyattan çıktın ve bir daha ameliyata girmek istemezsin.'' Doktor tekrar gülümsedi ve önündeki dosyaya bir kaç şey yazdıktan sonra çıktı.
Tekrar odada yalnız kalmıştım ama en azından Olivia'nın iyi olduğunu bilmek beni rahatlatmıştı. İyiydi, yaşıyordu, başarmıştık. Aslında bizim yaptığımız bir şey yoktu. Noah'ı hatırlıyordum. O duvarları durdurması için bağırdığı sahne gözümde hayal meyal canlanıyordu. Nefes nefese kalışı ve o korku dolu bakışı. Bizi o kurtarmıştı ve onun da şu anda yardıma ihtiyacı olduğundan emindim.
Bunları düşünmek için bol bol zamanım vardı. Koskoca odada yalnızdım, kıpırdamak dahi canımı acıtıyordu ve elimde beni oyalayacak ne telefon ne de dergi vardı. Oyalanabileceğim tek şey hastanenin üst katlarındaki odamın penceresinden şehrin hızlı hayatını izlerken düşünmekti ya da uyumak.
Uyuma seçeneğini seçmeyi denedim fakat gözümü kapattığım her an gözlerimi tekrar açtığımda hastane odası değil de o yeşil koltuklu odada uyanacağım korkusu sarıyordu zihnimi. O yüzden bu seçeneği de kafamdan sildim ve şehrin yeni yeni yanmakta olan ışıklarını izlemeye daldım.
Noah'a ulaşmanın yolunun zihnimin içinde bir yerlerde olduğunu biliyordum fakat bunu başaramıyordum. O karanlık odada, psikopat ailenin elinde rehin kaldığım zamanlar ona ulaşabilmiştim ama şimdi sanki bunu yapmamı engelleyen bir duvar var gibiydi. Orada olduğunu biliyordum ama ona ulaşamıyordum.
Gece olup gözlerim kendi kendine kapanmaya başlayana kadar ona ulaşmanın yollarını arayıp durdum. Ama başaramadım. Sabah olduğunda tekrardan hastane odasının serin havasında uyanmayı dileyerek gözlerimi kapattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İkinci Şans
Misterio / SuspensoBuraya bak cılız okur. Senin o geçirdiğin tüm uykusuz geceler gibi bir ömür geçiren bu aileye bak. Kanın işkenceyle harmanlandığı tüm o yılları oku. Bu hikayeyi okuman için ilk önce tüm bu vahşete hazırlanmalısın. Eğer hazırsan başlayabilirsin. ??⛓️?