3.9 (Incarna)

34 8 0
                                    

Jeff'in odasına adımımı attığımda yorgun görünen gözleri yarı açıktı ve duvara sabitlenmiş televizyonun üzerindeydi. Kafasını kapının sesiyle bana çevirdiğinde yüzünün nasıl da çöktüğünü, nasıl da renginin attığını fark etmiştim.

Her an kusmaya başlayabilir gibi görünüyordu. Gözlerim çoktan kızarmış, şişmiş ve kısılmıştı. Çocuklar belli bir yaşa gelene kadar onlardan bu halimi saklamış, kafalarında yarattıkları kahraman imajını silmemek için onlara üzüldüğümü hiç göstermemeye çalışmıştım. Normalde küçük yaştaki çocukların kahramanları babaları olurdu. Ama Devon onların gözünde her zaman çalışan, eve geldiğinde de yataklarına eğilip onları öptükten sonra uyumaya giden bir gölgeydi sadece.

Örnek alabilecekleri bir baba figürleri yoktu. Hastalandıklarında yanlarında ben vardım. Onları okula ben bırakıyor, okuldan geri ben alıyordum. Hem yemek yapıyor, hem çocuklarla ilgileniyordum. Onlarla oyun oynamak, ödevlerine yardımcı olmak, yemek yapmak ve evin diğer tüm yorucu işlerini yapmak şimdi bakınca çok zordu. Bahsettiklerim çok uzun zaman önce olanlardı. Şimdi bana çok uzaktalardı.

Ev işlerine hala bakıyordum. Hala küçük yaşta çocuklarım vardı ama o zamanlar bunların altından kalkamayacak kadar gençtim. Tüm bu sorumluluklar altında ezilecek kadar küçüktüm. O zamanlar en büyük desteğim olması gereken ailemi ise öldürmüştüm. Gerçi hayatta olsalar bile o bahsettiğim "en büyük destek" ya da en basitinden tutunabilecek bir dal bile olmazlardı.

Bunları daha çok düşünmemeye çalıştım. Hala okuldan almam gereken, beni beklerken korkmasını istemediğim bir kızım,ve bundan önemlisi hala abimin kötü ruhundan kurtarabildiğimden emin olamadığım bir oğlum vardı. 6 aylık bebeğim ise evde -birkaç saat baygın kalacağını düşündüğüm- abisi ile birlikte yalnızdı. Devon ve Jane bana hala dava ile ilgili tek kelime söylemiyorlardı. Jeff gününü üvey abim yüzünden bu kablolara bağlı olarak, küçük, havasız ama klimadan dolayı ılık hastane odasında, bembeyaz yatağın içinde geçiriyordu. Yapayalnız.

Onu ziyaret edemediğim için zaten yeterince suçlu hissederken üstüne bir de hastaneye sonunda onu ziyaret etmeye gelmiş ama arabamda uyuyakalmış ve sabaha kadar orada uyumuştum.

Jeff ağrı kesiciler onu uyuşturduğunda hala yarı açık gözleriyle bana bakarken gidip yatağının yanındaki koltuklardan birine oturdum. Gözlerini ilk açtığında beni burada, bu koltuklarda oturur ve elini tutarken bulmayı ne kadar istemişti kim bilir.

Şimdi sonunda buradaydım ve onun da serumun takılmış olduğu soğuk eli benim sıcak ellerim arasındaydı.

Onu bu hale Noah'ın değil Keaton'un getirdiğini biliyordum ve içimdeki intikam ateşi ile yanıp tutuşuyordum. İntikam arzusu dört yanımı sarmıştı.

Jeff ilaçlar nedeniyle uykuya daldığında odasindan disari ciktim. Onu ne kadar ozlesem de, ne kadar onu gormeye can atsam da gormek istediğim bu değildi. Görmek istediğim, saatlerce izleyebileceğim Jeff bu değildi. Sağlıklı olmasını özlemiştim.

Ellerimi ayakkabılarımla uyumlu olduğunu şimdi, merdivenlerden inerken fark ettiğim beyaz paltomun ceplerine soktum. Bunun ısınmama yardım etmeyeceğini bile bile yaptım işte. Sadece ellerimin ceplerimde olmasını seviyordum.

İstemeyerek de olsa bir elimi cebimden çıkarıp o çıkarmaya fırsat bulamadığım tulumumun arka cebine atıp telefonumu aldım ve parmak izimi okumasına izin verdim.

Devon'un numarasını buldum ve onu buraya çağırmak amacı ile aradım. Telefon birkaç kez çaldı. Bu süre içinde ona her şeyi nasıl anlatacağımı, nereden başlayacağımı düşünememiş ve duyduklarından sonra beni bırakıp gidip gitmeyeceği ihtimalini gözden geçirememiştim.

Hattın diğer ucundan gelen sesi onu ne kadar özlediğimi bana hatırlatmıştı. "Cat?"

Bir an konuşamadım. Ama daha sonra kendime kendimi toparlamam gerektiğini hatırlattım. Sadece buraya gelmesini ve önemli bir konuyla ilgili konuşmamız gerektiğini söyleyebildim ve telefonu kapattım.

Aslında her şeyi ona burada açıklayamazdım. Ona gerçekleri göstermem gerekirdi. Ondan yıllarca sakladığım yüzümü. Şanslıydım ki bu gece ay ışığı hastaneden sadece biraz ileride ağaçlık bir alanı aydınlatıyordu.

İkinci ŞansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin