5.7 (Olivia)

48 5 4
                                    

Sabah yine her sabah olduğu gibi erkenden kalkmıştım. Bazı sabahlar Doktor Hanson beni arar ve hasta numaralarımdan bıktığını dile getirmeyi unutmaz, staja gitmemek için bahane uydurmama izin vermeden beni hastaneye çağırırdı. Aslında işimi seviyordum. Hayatımda rol model olarak izleyebileceğim tek kişi oydu. Ve işini yapmaya bayıldığını biliyordum. Bir gece acildeki karmaşadan sonra kan bulaşmış mavi kıyafetlerimizle koridorda duvara yaslanıp oturduğumuz zaman birbirimize bakıp kahkahalara boğulmuştuk. O gün güneş yükselmeye başlayana kadar Doktor Hanson'un beyaz Lexus'unda kalmış, yatırdığımız koltuklara uzanıp kısa bir uyku çekmiş ve sabahın ilk ışıklarında arabada küçük çapta bir kahvaltı yapmıştık. Bir arkadaş gibiydi.

Ama bu kez onun araması ya da telefonumdan kurduğum alarmımın sinir bozucu sesi ile uyanmamıştım. Sabahın 5'inde kendi isteğimle ayaktaydım. Telefonumu kontrol ettim. Olanlardan sonra ne Noah ne de Jeff'den gelen bir mesaj vardı. Beni aramalarını ya da en azından Jeff'in mesaj atmasını bütün gece beklemiştim.

Aynamın karşısına geçtim. Gece silmeyi unutup öylece uyuduğum, yarısının yastığıma bulaşmış olduğunu bildiğim makyajımı sildim ve aynada görmeye pek de alışkın olmadığım doğal yüzume baktım. Bir süre boyumca yansımamı izledim. Birden bire bir değişiklik ihtiyacı duydum. Görüntümde bir değişikliğe ihtiyacım vardı. Bu düşünceden sonra da bir kez daha aynadaki makyajsız yüzüm ile uzun uzun bakıştıktan sonra gözlerim o her zaman dağınık olan çekmecedeki makasa kaydı.

Saçlarımı yıkadıktan sonra tekrar odama döndüm ve aynamın karşısına geçip oturdum. Telefonumun bana yeterince yüksek gelmeyen sesi ile idare etmek zorunda kalacak olsam bile sevdiğim şarkılardan birini açtım. (Medya*)

Makası yavaşça sıkıştırdım ve saçlarım arasındayken kapattım. Uzun saçlarım yere, kucağıma ve makyaj masama dökülürken şarkıya eşlik ettim. Aynadaki görüntümde yarattığım değişiklik gözümü doyurmaya yetmemişti. Diğer çekmecedeki gizli hazinemi görmek için çekmeceyi açtım. Neredeyse her renkte, her tonda saç boyası. Gülümsedim.

(Noah)

Annemin kolları arasında güvende hissetmem bu yaştan sonra tuhaf kaçsa da onun sıcaklığını hiç kimseye, hiçbir şeye değişmezdim. Annemin sıkı kolları biraz olsun rahatlayıp gevşediğinde başımı çevirdim. Slade bizden uzaklaşmış, adının Zack olduğunu garajda yalnız kaldığımızda öğrendiğim siyah saçlı çocuğa yaklaşmaya başlamıştı. Az önce bizi savunan çocuk. Bizi yeterince tanımıyordu. Bizi korumaya çalışacak kadar.

Slade az önce Jeff'in boynuna dayanan ve daha sonra da benim omzumu parçalayan o sustalı bıçağı tekrar çıkardığında çocuk korkuyla irkildi ve gerilemeye çalıştı ama onun elleri arkasında birbirine kelepçeliydi.

Slade çocuğun üstüne eğildi ve çocuk bağırmaya ve sesi garaj duvarlarına çarpıp kulaklarımıza dönmeye başlamadan önce annem başımı kendi göğsüne yasladı ve ince parmakları gözlerimin üzerine kapandı. Çocukluğumdaki gibi kulağıma sakin kalmamı fısıldıyordu. Boğazından kaçırıp da Slade'in duymasına izin vermek istemediği sessiz hıçkırıkları nedeniyle zayıf bedeni sarsılsa da beni bırakmadı.

Üzerindeki beyaz elbise kana bulanmış olsa bile hala onu tanıyabiliyordum. Bu Jeff ve benim 9. doğum günümüzde giydiği elbiseydi. Hala biraz olsun değişmemişti. Luke'tan sonra bile. Kokusunu içime çekip o günlere dönebilmeyi diledim. En azından annemin kollarında daldığım uykumda o günlere dönebilmeyi. Slade'in olmadığı, Jane ile oyunlar oynadığımız, Leia'nın hala emeklemeye çalıştığı zamanlara.

-Bade 🍀

İkinci ŞansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin