Merhabalar. Nasılsınız dostlarım???
Yeni bölüm atayım dedim. Umarım beğenirsiniz.
Multimedya da Görkem Göktuğ.
Bölüm şartımız Nil Karaibrahimgil-İyiki.
»Kendini frankenstein sanıyor yanındaki de Kont Drakula«
~
"Hayırlı olsun tekrardan."
"Hayır mı koydunuz be?" Ebrar, karnına inen sert dirsekle nefesi boğazına tıkanırken hafifçe öksürdü. "Teşekkürler memur bey." Güven polise gülümserken genç kıza ters bakışlarını atmaktanda geri kalmamıştı. "Adamlar işini yapıyor sus istersen." Arkadaşına göz devirdi. Daha kafeyi açmadan mühürlemeyi biliyorlardı ama.
"Hadi bizde okula geçelim artık," Güven kafeyi dikkatle kitlitledi ve ona döndü. "Heves açılış gecesinden beri bi garip. Fark ettin mi? Hayır tanımasam Pars'a filan aşık oldu diycem." Kocaman bir kahkaha attılar sokağın ortasında. Bu ihtimal çok komikti çünkü. "Dinazorların soyunun devam etmesi gibi bişey bu. Kemik kalıntıları ete bürünse daha az şaşırırım," Ebrar omuz silkip arabaya ilerledi ve bindi. "Ayrıca farkındayım. Daha bir sinirli, agresif. Sanki çok korkuğu bişey gerçekleşmiş gibide... Heves yani bu neyden korkacak." Yanına binen Güven arabayı çalıştırırken onaylar mırıltılar çıkarttı. İkisinin de konu hakkında fikir sahibi değillerdi ama Heves'e sormaya da cesaretleri yoktu.
Sonunda Akanay kolejine geldiklerinde Ebrar kocaman gülümsedi. Okulu seviyordu çünkü burası bir okuldan çok daha fazlasıydı. Üstelik can dostlarıda yanındaydı. Gelebilecek her türlü saldırıya karşı dimdik ayaktaydı. Arabadan indiklerinde en son gelenlerin kendileri olduğunu anlamak zor olmamıştı. Bahçe öğrenci kaynıyordu ve çoğu göz üzerlerindeydi. "Bize bakmayı ne zaman bırakacaklar?" Güven'e döndüğünde dudak büzüp kolunu omzuna attı. Ebrar onun yanında kısa ve cılız kalıyordu. İyi voleybol oynayanlar hep uzun olur diye bişey yoktu. Ebrar, kısa boyuyla atom karınca gibiydi. Yine de Heves ve Güven yanında hep ablasıyla abisi gibi dururdu. Bundan nefret ediyordu tabi.
Düşüncelerinden çıkıp bahçeyi süzdüğünde gözleri bir çift mavi gözde takılı kalmıştı. Her zaman ki gibi. Temmuz arkadaşlarıyla konuşurken ona dönünce biranda yüzü ifadesizleşti. Nedeni Ebrar'a göre tamamen karşı gruplar da olmaları olsada asıl neden bambaşkaydı. "Of! Geliyor ya." Hemen gözlerini yanındaki arkadaşına çevirdi. İki saniye sonra karşılarında duran Kıvılcımla bu ani değişimin nedenini de anlamıştı.
"Günaydın. Naber?" Onlara bakan kızın gözleri omzunda ki kola takılınca Ebrar direk gülümsedi. Bu kız Güven'e yanıktı. Okulun diğer kızları gibi. "İyiyiz. Bizimkileri arıyoruz."
"İkizler ve Heves müzik sınıfındalardı. Muhteşem şarkılar söylediler." dedi Kıvılcım. Heves ikizlerle en az ikisiyle olduğu kadar yakındı. Genç kız bu durumu ilk başta kabullenemese de artık onlar bir gruptu. Sen ya da ben diye ayırma lüksleri yoktu. "Bu hafta müzikte filan seçmeler yapılacaktı zaten. Ona hazırlanıyorlardır." dedi Güven. Biraz gerilmişti. Belki komik gelecekti ama Güven'in bu kızdan korktuğunu düşünüyordu Ebrar. Bu kadar gerilmesinin iki nedeni olabilirdi zaten. Ya korku ya da aşk. "Aynen olabilir." demişti ki Kıvılcım Güven direk kısa bir 'hoşcakal'la onu savuşturup, okula ilerlemeye başladı.
Tamam, aşk değildi.
"Neden bu kızdan korkuyorsun?" Ebrar biraz uzaklaştıklarında durdu. Tabi arkadaşıda durmak zorunda kalmıştı. "Ne!? Bunu da nerden çıkarttın?" Yutkununca boynundaki kas ve kemikte oynamıştı. Evet, boynu bile kaslıydı. "Tepkine bakılırsa doğru yerden doğru şeyi çıkartmışım yavrum benim. Anlat hadi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umut Avcıları| SINIRSIZLAR
Random° "Bir gün eğer ölürsem," Kalbinin huzurla dolduğunu hissetti Uzay. Aslında kolay olan şey ölümdü. Zor olan şey ise sevgiydi. Bu yüzden sevgi için ölmeye hazırdı. "Bu senin elinden olacak." "Bir gün eğer yaşarsam," dedi Heves yüzünü yüzüne yaklaştır...