Bölüm 37| Tarumâr

299 51 7
                                    

Merhaba sevgili okuyucular. Ben ve edebi kişiliğim buraya geldi yeni bölüm yayınlamaya karar verdim. Uzun zaman olmadı gibi ama ona siz karar verin.

Karakterler ve davranışları hakkında yorumda bulunabilirsiniz.

Beğeneceginizi düşünüyorum Vote Yorum ve her türlü destek süper olur.

Diğer kitabımı okumadıysanız ona da bakabilirsiniz.

Yeni bölüm, buyurunuz.

»Benim sizin hayatınızda rolüm kalmadı Güven. Çıkıyorum ben bu oyundan.«

~

Genç kız yaralarını bir türlü kapatamıyordu. Yıllardır tırnaklıyor, kanatıyordu. Acıyordu işte çok acıyordu. Hiç bir zaman Heves kadar güçlü olmamıştı Ebrar. Küçük bir kız çocuğu gibi çok güçsüzdü. Silah ateşlendikten sonra Hevese gelecek diye o kadar çok korkmuştuki. Küs ayrılcakları düşüncesi kendini yiyip bitirmesine neden oluyordu. Zaten yıllarca ayrıydılar artık buna izin veremezdi hem kendiside atlardı Heves için ölüme. Yinede ona bişey olmayacağı umudu hep içindeydi. Bir şekilde hep inanıyordu işte, umut ediyordu. Umut olmadan yaşanmazdıki.

Buğulu gözlerini yanyana ifadesizce dikilen Uzay ve Heves'e çevirdi. Hafifçe gülümsedi gözlerini kapayıp. Heves ve o benziyordu açıkcası yanına başka erkeğide koyamamıştı. Kraliçenin yeri Kralın yanı olurdu.

Bu kez geleceğe dair umut bağlayarak ikizlere çevirdi. Efehan hep mutluydu gelecekte, komikti. Herkes tarafından sevilen bir baba, abi, kardeş oluyordu. Egemen yumuşamış gülümsüyordu, birilerini sevmeye başlıyordu. Daha iyimser yaklaşıyordu insanlara, insanlığa. Sonra Güveni düşündü. O hak ettiği yerlere gelmiş, emeklerinin ve zekasının karşılığını almış bir iş adamı oluyordu. Son olarak aklı Temmuza kaydığında yutkundu. Gözlerini açmadan gülümsedi. Ellerini tutuyordu birlikte sonsuzluğa koşuyorlardı. Kahkaha atıyordu, kendiside kahkahasına gülümsüyordu. Onlar çok mutluydular...

"Durumu hiç iyi değil!" İrkilerek gerçek dünyaya döndüğünde bu acınası haline karşın gözleri doldu. Doktor kan kokan elleriyle kendilerine bakıyordu. Yanındaki Güven hafifçe sallandığında onu tuttu direk Egemen. "Kurşun sol böbreğini sıyırıp geçmiş. Böbreğinde hasar olmasından çok endişeleniyoruz. Bunun dönüşü olmaz biliyorsunuz."

"Çaresi var ama değil mi doktor?" diye sordu bir umutla Heves. İşte o bile umutlanıyordu.

Umut olmadan yaşanmaz.

"Yeni bir böbrek." Kimse bunun üstüne konuşamadı. Bu nakil işleri hayatının yettiği kadar yardımcı oluyordu sana. Bir insanın çıkıp seni düşünmesi ve organlarını bağışlaması gerekiyordu. Bunun kendisi ölünce olduğunu bildiği halde cesaret edemiyordu şimdi çıkıp kesinlikle yapamazdı. "Benim dokuma bakın doktor bey." Kaşlarını kaldırarak Güven'e döndü. Tek böbrekli kalması demek diğer böbreğine birşey olduğunda sonsuza dek makinaya bağlı yaşamak yada ölmek demekti. "Güven-"

"Benimkine de." Duyduğu kelimelerle dondu kaldı. Bu kadar önemli mi olmuştu yani bir anda Armağan diğerleri için? Tamam kahraman edasıyla çıkıp kendisini kurşunun önüne atmıştı ama bu yaptıklarını unutturmuyordu asla. "O zaman hemşire hanım size yardımcı olsun." Doktor kısaca kafa sallayıp gittiğinde dişlerini birbirine bastırarak onlara döndü. "Kafayı mı yediniz siz!?" Heves ve Güven tepkisizce bakmaya devam ettiklerinde sinirle ikisine doğru atıldı. "Hey anlıyorum fazla fazla böbreğiniz var ama onları size Allah dağıtasanız diye vermedi! Birine bişey olursa diğeri işe yarasın diye verdi." Efehan kendisini kollarından tutup geri çekerken çırpındı. "Anladım canınız sizin için önemli değil ama benim için önemli!" diye haykırdı. Herşey biranda gelişivermişti işte. "Özelliklede ölümün biran olsun eksik olmadığı şu lanet hayatımızda."

Umut Avcıları| SINIRSIZLAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin