Şuna da bir bakın ne kadar da güzel bir bölüm.
Bakın çok badireler atlatarak geldim ve yeni bölüm yayınlıyorum lütfen kitabımıza ki bu kitap hepimizin destek olun.
Vote ve yorum süper olur. destekleriniz için teşekkürler iyi okumalar buyurunuz. Ufak tefek hatalar yapmışsam affola.
☆
»Seni görmek için insan yüzü inceler oldum ben! Nasıl başardın ki benim gibi birine bunu yapmayı. Her yerde senin olmandan, döndüğünde beri sadece sen olmaktan bıktım. Bu vurgun benim için beklenmedikti Akanay.«
~
Hüzüne bulanmış kış günleri hızla geçiyordu.
Ocağın son Pazartesisi görünenden daha soğuktu. Dışarı çıkınca buna lanet etsede Heves pazartesileri seviyordu çünkü bilirsiniz kendine yakışır bir giriş yapacaktı okula günler sonra dönmüş olmanın verdiği ufak heyecanla. Heves bugün ayrıca Ahenkge gidecekti orayı kısa zamanda bile çok özlemişti.
Sonra aklına gelen şeyle beyninde küçük acılar baş göstermeye başladı. Yanakları düşüncelerinin verdiği üzüntüyle kızarırken üzüldüğünde kızarma huyundan ellerinin yanmasından nefret ediyordu. Üzülmüştü çünkü biliyordu ki bi gün burdan giderse her şeyi çok özleyecekti. Oysaki daha küçükken bile gittiğinde özlememişti evi.
Aidiyet.
Bu his artık tüm benliğine işlemişti çünkü. Evini okulunu ve işini çok seviyordu.
Üzerine uzun salaş ve boğazı kalın siyah bir triko geçirip altına siyah diz üstü topuklu çizmelerini giydi. Güzel olduğuna karar verip saçını dalgalı haliyle bıraktı çantayı zaten taşımadığı için anahtarını, telefonunu alıp öylece çıktı. Yeni arabasını doya doya sürememişti. Kendi parasıyla aldığı çöpün bile kıymetini iyi biliyordu insan. Bu yüzden artık eskisi gibi hız yapamıyordu. Tam arabayı çalıştırırken ileride duran jipine kaşlarını çatarak baktı. Heves yaklaşık olarak 1 saat geç kalmıştı ama diğerleri erkenden gitmişti tabi arabayı almadan. "Neyle gittiler acaba?" Bu durum haddinden fazla canını sıkınca öylece bekledi düşünmek için.
Onlarla aynı evin içinde birer yabancı gibiydiler. Sadece aralarından bir kez Efehanla konuşmuştu. Bir hafta ortalardan kaybolmalarından haberi yoktu ve açıkçası bununla sınırlı kalır sanıyordu onlarında gösterdiği tepki. Zamanla kendisiyle konuşma çabalarını da bırakmışlardı ama işte yaralıyken Ritim ve Armonide ki işlere boşlamışlardı. Hem her şey dıştan iyi gibi duruyordu. İyi gibi...
Bunları dert etmeyi sonraya erteleyip arabayı çalıştırdı. Okulla ev arası kısa olduğu için bu arabayla neredeyse beş dakika içinde okula gelmişti.
Şimdi. Görünmesi gereken bir dedesi vardı. Hatta onu boşladığını fark etmişti ve gerekirse kendinden bir şeyler feda edip bu gece Akanaylarda kalmayı düşünüyordu. Okuldaki ölümcül sessizliğe bakılırsa derstelerdi yani şu an dedesinin yanına uğramak mantıklı gelmemişti. Derste olmaması zaten yeterince büyük bir sorun olurdu ona göre. Sakin adımlarla kantine çıkıp boşluktan faydalandı rahatça oturdu. Kendine de tost aldı ve günler sonra tadını çıkara çıkara yemeğini yedi. Sonra telefonunu çıkartıp instagramında gezmeye başladı. Heves Umut Akanay olarak Ebrar'ın bir ara açtığı hesap tabiri caizse yıkılıyordu. Paylaştığı sadece üç fotoğraf vardı ve binlerce beğeni almıştı. Kendi profilinden çıktı. Arama motoruna parmakları beyninden izin dahi almadan o ismi tuşlayıvermişti bir anda.
Uzay Dinçer.
Hesabı sadece 2 gönderi olmasına rağmen binlerce kişi- daha doğrusu kız tarafından takip ediliyordu. Hatta tam bir stalker gibi girip kızlara baktı, yorumları tek tek okurken buldu kendini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umut Avcıları| SINIRSIZLAR
Diversos° "Bir gün eğer ölürsem," Kalbinin huzurla dolduğunu hissetti Uzay. Aslında kolay olan şey ölümdü. Zor olan şey ise sevgiydi. Bu yüzden sevgi için ölmeye hazırdı. "Bu senin elinden olacak." "Bir gün eğer yaşarsam," dedi Heves yüzünü yüzüne yaklaştır...