Peki soruyorum.
İyi Heves mi✔
Kötü Heves mi❌
☆
»Geçmiş tuttu yakamı bırakmıyor. Cezam buysa suçumu bileyim. Nefesimi kesmesin artık bıraksın nefes alayım.«
~
İçinden çıkmaya çalıştığı kara deliğe daha da çok çekiliyordu. Bir yıl önce çıktığı o kara deliğe geri çekmeye çalışıyorlardı kendisini. Çırpınıyordu, herhangi biri olmak için herşeyini verirdi oysaki. Didiniyordu, içindeki o canavarı saklamaya çalışıyordu ama yine kendini bir adamın evinde bulmuştu. Kimdi neydi, bilmiyordu. Ne aramıştı hatta ne bulmuştu bilmiyordu. Ona yapılması gereken söylenirdi neden soramazdı. Gerçi artık söylemeye tenezzül dahi etmiyorlardı, peşine taktıkları bir psikopat eğlence dolu mesajlar atıyordu. Eğlendiğini söyleyemezdi ama o eğleniyor olmalıydı. Sadece liseli olmak istiyordu, işinde gücünde olan bir işletmeci olmak.
Mesela Sıfır okula gitmezdi, işler ise belliydi zaten.
Sıfır bir aile kuramazdı, Hevesse şimdiden bir aile kurmuştu bile.
Sıfır aşık olamazdı. Bakın işte Heveste aşık olmazdı.
Gözlerini kapatıp açtı. Üstündeki geceliklerini boş boş süzüp ayağa kalktı. Uzayla o günden sonra konuşmayı bırak göz göze bile gelmemişlerdi. Pis bir otel odasında kalıyordu, ara sokağın tekinde, geceliği elli liraya. Cebindeki para miktarı sınırlıydı, Güven'in de arayıp sormayacağı tek otel burasıydı. Uyuşuklanmadan kalkıp açık renk jean ve dar bir beyaz V yaka tişört giydi. Seçim şansı kısıtlıydı, mağazanın tekinden rastgele kıyafetler seçmişti. Postallarını ayaklarına geçirip iplerini bağlamaya gerek duymadan kiraldığı arabanın anahtarlarını aldı ve ahşap kapıyı çarpıp çıktı. Cebindeki parası tükenmişti, benzininin okula kadar yetmesini umuyordu zaten akşam Ritimden sonra eve gidecekti. Hem evini özlemişti, hem arkadaşlarını.
Bu otel ise Parsgilin mahalleye yakındı, okula, Ahenke ve kafeye ters kalıyordu. Pars'ın şimdiye kadar kendisini görmemesi iyi birşeydi. Neler olabileceğini tahmin ediyordu, anınında yeri ifşa olurdu. "Günaydın Menes." Kapın'ın öndeki eski sandalyede oturan adını bilmediği, en önemlisi Heves'in adını bir türlü söyleyemeyen ucuz fiyata çalışan bir göçmendi o. "İsmim Heves, pis zenci." O kendisine böyle demesini umursamadan bembeyaz dişlerini göstererek güldü. "Ben seni Menes diye hatırlıycam." dedi. Ultra iyi bir Türkçesi vardı arada Boğaziçiyi bitirdim desede bu Hevese pek inandırıcı gelmiyordu. On saniyede bir sıkıyor gibiydi. Dayanamayıp ufak bir tebessüm etti. Herşeye rağmen iyi kalabilmişti o, olumluydu, pozitifti. "Zenci değil," Elindeki çayları kenarları kavlamış sehpanın üzerine koydu bu eski otelin sahibi ihtiyar adam. "Siyahi. En azından onun sabit bir rengi var, bizim gibi kızarıp morarmıyor. Korkunca beyazlayıp, hastalanınca sararmıyor." Heves omuzlarını yukarı kaldırıp boş tabureye oturdu. "Haklısın babalık."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umut Avcıları| SINIRSIZLAR
Random° "Bir gün eğer ölürsem," Kalbinin huzurla dolduğunu hissetti Uzay. Aslında kolay olan şey ölümdü. Zor olan şey ise sevgiydi. Bu yüzden sevgi için ölmeye hazırdı. "Bu senin elinden olacak." "Bir gün eğer yaşarsam," dedi Heves yüzünü yüzüne yaklaştır...