Bölüm 9| Akrep

423 80 25
                                    

Merhabalar genjler. Kendimi mutlu hissediyorum o yüzden yeni bölüm atayım dedim. Dediğim gibi yeni bölüm tamamen istekle alakalı.

Multimedya da Akrep Polat.

Okuduktan sonra oy verin, yıldızcığa basın. Teşekkürler şimdiden. İyi okumalar.

*

»Sen sevgisizliği kalbinin merkezi yapmışsın kuzen. Ulaşmak için ölmek gerekiyor.«

~

Küçük kız saklandığı yerden memmuniyetsizdi. Temmuz heran gelip kendisini bulabilir, bulursada kaybederdi. Ona kaybetmemeyi öğretmişlerdi. Kaybetmeyecekti tabikide.

"Heves!" Merdivenlerin gıcırdayan sesini duydu. "Burda olduğunu biliyorum." Küçük kız olduğu yerden sinirle doğruldu. Gözlerini kısıp tuvaletin prizine hafifçe gülümseyerek baktı. "Görürsün şimdi sen." Suyu açıp prize tuttu. Zaten çıkan ateşler sonrasında bütün evin ışıkları sönmüştü. Sinsice gülerek tuvaletten çıktı. "Hadi bulsana beni Temmuz!"

"Korkuyorum." Onu umursamadan birkaç adım attı. Nereye gittiğini bilmiyordu zifiri karanlıkta ama onu yenmişti işte. "Seni yendim."

"Adil bir şekilde değil ama," Merdivenlerin başında durduğunda küçük adamın sesini hemen arkasında duydu. "Sana korkuyorum dedim kuzen, fakat adil oynamıyorsan ben adilleştirim oyunu." Daha ne olduğunu anlamadan sırtında ellerini hissetti. Bedeni aşşağı doğru savrulurken çığlık attı. Bu acının çığlığı değildi. Bu kaybedişlerinin haykırışıydı.

Etrafı kaplayan uzun sessizlikle herkes birbirini süzdü. Kimse kimseden haz etmiyor gibi bir durum vardı ortada. Gerilim tavan yapmıştı ve Heves kafasını sağa sola yatırıp katılaşan vücudunu işleve sokmaya çalıştı. Biraz olsun kendine gelince yavaşca arkasını döndü ve Ahenk'in sonuna baktı. Evet, ordan çıkıp gitmeliydi ama yine kendine engel olamadı sertçe gerisinde bıraktığı Temmuzla Ebrar'a doğru ilerledi. Onun sertçe önlerinde durmasıyla yutkundu Ebrar. "He-Heves-"

"Sana dokunmasını istiyor musun?" Sözünü kesip kolunu tutan eli gösterdi. Sıkmaktan kırmızılaşmıştı. "Ne? Hayır tabi iki."

"İyi o zaman!" Sinirle Temmuz'un elini kızın kolundan ayırdı. "Yavaş be! Lanet şey!" diye tısladı Temmuz. Omuz silkip onlardan uzaklaştı ve arkalarındaki Uzaya kısa bir bakış atıp solunda ki Güven'e döndü. "Ebrar'ı hastaneye götür. Mikrop kapmış mı bi baksınlar." İkisi kahkaha atınca "Sen fazla oldun ama! Adam diye yardım edip getirdik işte!" diyip üstüne doğru atıldı kuzeni. Sabrı taşmıştı. Ama o darbe dahi atamadan Heves onu ittirip engelledi. Arkasından ise Uzay onu hızla tutmuştu.

"Sana mı düştü lan benim arkadaşımı Ahenk'e getirmek!" İkiside bir hayli sinirlenmişti ama konuşan kişiyle biran da bütün olay başka bir yöne saptı. "Arkadaşım mı?" Mavi gözlerinden parıltı saçarak yaklaştı.

"Kavga ediyorlar bunu mu çıkarttın Ebrar? İnsan bir bana sarılır." Güven dudak büzünce Ebrar durakladı ve birden ona doğru atıldı. İkisi sarılıp birbirlerini ne kadar özledikleri hakkında konuşurlarken onlara bakan iki kuzende yüzlerini buruşturdular. Heves, "Vıcık vıcık." diye mırıldansada onların mutlu olmasına sevinmişti.

"Heves sende gelsene kızım." dedi Güven ona dönüp. "Ben sarılmam abicim bilmiyor musun? Sizde ayrılın Ahenk'in ortasında vik vik vik bu ne." Ebrar da uzaklaşıp onu hasretle süzdü. "Beni affede bilecek misin?"

"Bunları yolun ortasında konuşmayalım!" dedi ifadesiz sesiyle kuzeni ve Uzay'a sert bir bakış atarken. "Güven Ebrar'ı evine bırak. Benim işlerim var." Arkasını döndü ve caddenin çıkışına doğru ilerlemeye başladı. "Ama hani kafeye gide-"

Umut Avcıları| SINIRSIZLAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin