Bölüm 3| Yabancı

537 88 137
                                    

Multimedya da Yavuz Akanay.

Artic Monkeys-Do i want knom (Bi klasik. Efsanedir dinleyin.)

Merhabalar arkadaşlar. Efsanelerimle geldim. Kitaptakiler Avengers'ın yerli versiyonu lütfen jdssghh.

İyi okumalar.

Ve bölüm cümlemizi bırakıyorum.

*

»Ve kural 4; bir daha karşıma çıkma, aynı kişiyi iki kere dövmeyi sevmem.«

~

İçine çektiğin nefes zehirliyse artık ona tam olarak yaşıyorum diyemezdi insan.

Ölümün sert iri ve karşı koyulamaz acımasız pençesi çok büyük bir darbe indirmişti yüzüne. Bu pençe Heves'in yüzünde büyük bir yara bıraktı. Akan kan kalbine doğru pis bir yol çizdi. Bu yara öyle bişeydi ki hareket edemedi bir süre. Kimseyi duyamadı. Biri kolundan tutup onu çekiştirmeye başladığında hafifçe irkildi. Öyle garipti ki şuan an ne yapsa yersiz olurdu. Böyle birşeyi duyduktan sonra ne yapabilirdi demi? Onun bile engel olamayacağı şeyler vardı. Ölüm ondan güçlüydü.

Titreyen ellerini cebine attı ve hep orda bulunan sigara paketini çıkarttı. Pall Mall marka sigarası keyif veren en güzel zehirdi. Ezilen paketten bir sigara çekti ve yaktı.

"Sanırım yıllar içinde karaterlerimizde değişmiş. Ben ilk duyduğumda önüme gelen yeri yıktım, bağırdım, çağırdım. Sense," Temmuz gözlerini kısarak genç kızı inceledi. "Tepki vermiyorsun." Heves yine sessiz kaldı. İçinde kendince hesaplaşmaları vardı. Hayatındaki tek insanın ellerinden kayıp gideceğini düşündükçe çıldırıyordu. Dedesi ile arasında iyice incelen duvarları yıkmaya o kadar razıydı ama şimdi o duvarların altında eziliyordu. Sonuna kadar onunla kalmaya hazırdı. Ama işte kader onları üç ay bir yıl belkide iki hafta sonra ayıracaktı.

"Sen gerçekten değişmişsin. O ergen, her istediğim olsun ben en iyisiyim diyen kız gitmiş." Heves alayla kuzenine baktı. Onu o kadar tanımıyordu ki, onla o kadar uzaktı ki. "İnan hiç değişmedim. Sadece artık kendimi kontrol edebiliyorum." Temmuz biran onun kendinden emin güçlü duruşunu görünce yutkundu. Kendinden güçlü olması hayatını yerle bir ederdi. Bu yüzden ondan hemen kurtulmalıydı. "Dedeme iyi gelecek şeyler lazım ve sen bu listede sonu çekiyorsun. Hiç gelmemiş gibi gitmeye ne dersin? Akanayları daha fazla alçaltma." Önce yüzünü buruşturdu sonra kendine içten içe güldü çünkü ailesi umrunda bile değildi. Tek umrunda olan dedesi ve dedesinden ona geçecek manevi herşeydi. Para filan saçma şeylerdi ona göre. O güç ve saygınlık istiyordu. Korkan değil korkulan olmak istiyordu. Savaşmadan bile kazanabilecek bir ordusu olsun istiyordu, peşinde dönen bir it sürüsü...

"Yine kendini düşünüyorsun. Kalıp seni gölgemde bırakacağımdan korkuyorsun. İşte," Heves işaret parmağıyla omzundan ittirdi genç adamı, "İkimizi ayıran en önemli özellikte bu. Ben bencil görünüyorum, sen ise bencilsin." Arkasını döndü ve şaşalı bahçelerinden, lüks evlerlerinden, o sahte krallıktan dışarı attı adımını. Biten sigarasını yere atıp ezdi. O kadar garip bir geceydi ki, kendisi kendini yönlendirmeden bir barda buldu. Ter, sigara, içki kısacası pislik kokan ortamın iğrençliğini bile umursamadı.

Unutmalıydı.

Kafası doluydu ve taşıyamadığını hissetti. Acilen boşaltmalıydı. Boşaltmalıydı ki kendini kontrolden çıkmasın. "Viski ver. Şişeyi." Barmen şaşkınca ona bakınca elini yumruk yaptı ve tezgaha geçirdi. "Sabaha kadar seni bekleyemem!" Barmen hemen önüne daha yeni açılmış viskiyi koydu. Heves belki kendine bininci kez sakin olması gerektiğini hatırlattıp şişeyi ağzına dayadı. Boğazını yakıp geçerek midesine inen sıvıyı bile hissetmedi. Sadece unutmak istiyordu. Duyduğu o kelimeyi unutmak istiyordu.

Umut Avcıları| SINIRSIZLAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin