Bölüm 4| Ahenk

522 87 19
                                    

Multimedya Ahenk.

The Beatles-Strawberry Fields Forever

Merhabalar. Beğeneceğinizi düşünüyorum. İyi okumalar.

*

»Bana bir baksana kuzen. O küçük kızdan eser kalmış mı? İnsan büydükçe hayalleri küçülüyormuş.«

~

Sahip olduğumuz büyük şeyler başkalarının hayalleri olabiliyordu. Ahenkte bir bar sahibi olabilmek mesela. Bu büyük bir hayaldi.

Şimdiye kadar.

Baraka'nın kapısı yoktu. Öyle güzeldi ki içerisi bu Heves'in sinirine gitti nedesice. Şehirde insanların gelmek için can attığı bir mekandı. Maça gitmek için para biriktirenler değil de burda shot atmak için para biriktirenler olurdu. Heves bunu anlamsız buldu. O kadar da ilgi çekici değildi aslında.

Ah! Kimi kandırıyordu ki? Burası tek kelimeyle muhteşemdi. İçeri girince kocaman bir pist karşılıyordu sizi. Biraz daha ilerlediklerinde lüks localar gördü. En baştakinin kime ait olduğunu tahmin etmek zor değildi çünkü Temmuz burası benim krallığım edasıyla oraya yöneldi ve oturdu. Heves ise ayakta kalmayı tercih etti. Kimsenin krallığında gözü yoktu. O kendi krallığını kuracaktı.

"Otur." Genç kız yumruklarını sıktı ve kuzenine baktı. "Ne zamandan beri bana emir veriyorsun ve ben bu emirlere uyuyorum?" Temmuz alayla ona baksada sinirlenmişti. Bu da onun bir yöntemiydi. Heves onu çok iyi tanıyordu. "Beğendin mi Barakayı?"

"İyi." Yalan söyleyecek değildi. Beğenmişti gerçekten. "Ama artık dolmaz." Saatin daha erken olmasına rağmen fıkır fıkır kaynayan kalabalığa baktı. Kesinlikle Ahenkte birşeylerle oynamalıydı. Buna ise Barakadan başladı.

Temmuz ise duydukları karşısında önce şok oldu sonra kocaman bir kahkaha attı. "Bu kanıya nerden vardın kuzen?" Heves omuz silkti, "Kendimden." İkiside son kelimeden sonra konuşmadı. Genç kız, barı inceledi. Masalarda, taburelerde, içki şişelerinde kısacası heryerde Baraka yazıyordu. Kullanılan renkse hardal sarısıydı. Siyahla güzel bir uyum sağlamış, kendine özgü bir renklilik yaratmıştı. Baraka muhteşemdi ama Heves hayranlığını gizledi. Kendi barına insan çekmek istiyorsa, çok çabalamalıydı.

Temmuz ise genç kızı inceliyordu. Çok zayıftı ama kasları da belli oluyordu. Siyah giyinip kendini saklamaya çalışmıştı ama kuzeninin olmadığı zamanlar vücut çalıştığı belliydi. Dev gibi uzundu ve omuzlarıyla kolları iriydi. Buna tezat beli ip inceydi. Sanki kırılacakmış gibi. Evet, onu dövmek istediğinde beline çalışmalıydı. Zira bu kolay olmuyordu.

"İlk gittiğinde 6 yaşındaydım." dedi genç adam ufakta olsun o zamaları özlediğini hissederken. O kadar hafifti ki bu hissetiğini hissetmedi. İstemedi. "Gittiğimde değil gönderildiğimde." Her neyse der gibi elini salladı ve devam etti. "Dört yıl beklediğimi hatırlıyorum," Ağzından bir 'hah' sesi çıkarttı tiksinircesine. "Ne salakmışım." Heves ise ifadesizce ona baktı. Ondan bir destek görmemişti hayatında hiç. İşte bu yüzden aralarındaki bütün bağlar kopmuştu. "Sonra geri geldiğinde defalarca kez odanın kapısından döndüğümü hatırlıyorum. Seni gör-"

"Sıkıntını gidermek için mi?"

"Hayır," dedi Temmuz kendinden emin bir şekilde "Yalnızlığımı gidermek için." Heves umursamazca omuz silkti. Aralarındaki duvarları indirmek demek soğuk savaşı durdurmak demekti. O ise savaş istiyordu, savaşmak. Bu burda ilacı olurdu.

"Bir yıl sonra geri gittin," Camdan ona bakışları hafızasındaki en ücra köşelerdeydi. "Yıllar sonra geri tekrar döndüğünde ise ikimizde büyümüştük. Artık seni görmek istemediğimi fark ettim ve..."

Umut Avcıları| SINIRSIZLAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin