Multi; Melek ve Polat.. 😍 Gelecekten bir kare 😘
Bedenim, değsin tenine her gece,
Gözlerim, karanlığa tutsak olmuş gözlerinin esiri olsun,
Nefesin, dolsun ciğerlerime içimi ısıtsın.
Sevgilim, kapandım ayaklarına, yakarıyorum Tanrıya; kalbin yalnızca benim olsun.Kalbim rüzgara kapılmış bir yaprak misaliydi. Ne yöne savrulacağını şaşırmış, yorgun düşmüş, bitik ve solgun bir yaprak... Aldığım nefes yetmiyordu, birisi sanki boğazıma sarılmış, kalbimi avucu arasına alıp sıkıyor yine de yetinmiyordu... Ruhum karanlık bir geceden farksızdı, gözlerimse azıcık sahip olduğu canlılığını bile yitirmiş yaşlı bir kadının geçmişe olan özlemiyle dolmuş gibiydi. Tek fark, ben geçmişe değil, geleceğin vaat ettiklerine hasrettim. Artık zerre kadar bile bir umudum kalmamıştı. Mutsuzdum, korkuyordum, ölmek istiyordum... İki saattir benim için hazırlanmış odada, camın önüne kuş gibi tünemiş, karanlık gecede dolunayın aydınlattığı uçsuz bucaksız gibi görünen ormanı izliyordum.
Evet, Polat'a karşı koyamamış onun evinde kalmıştım.
Bakışlarım yeniden şaşalı odada ruhsuz bir şekilde gezindi. Kremin ve bordonun ahengiyle kuşatılmış yatak odasına eğreti duran, yakışmayan tek şey bendim. Eski evimizin tamamından bile büyük oda da krallara layık bir yatak ve üzerinde de mürdüm rengi saten gecelik takımı vardı. Aklıma gelen ilk düşünce bu geceliğin Debra'ya ait olduğuydu. Bu düşünceyle zaten bulanan midem iyice büzüşmüş, bakışlarımı ise hızla yataktan ve gecelikten kaçırmıştım. Üstümde hala pantolon ve bluzla oturuyordum. Düşünceler ve hissettiğim kırgınlık yüzünden bir türlü uyuyamamıştım. Annem ya da babam aramamış, elimde kırık, eski telefonla kalakalmıştım. Polat eminim ki bir şekilde halletmişti yine de en azından annemin meraktan da olsa aramasını saçma bir umutla beklemiştim.
Pes ederek, birazda hissettiğim yorgunluktan dolayı adımlarım isteksizce yatağa yöneldi. Üstümü hızla çıkarıp geceliği giydim, ince askılı gecelik uzun olsa bile derin sırt ve göğüs dekoltesi rahatsız ediciydi. Her ne kadar yatacak olsam da sabahlığı da giydim ve kuşağını sıkı bir şekilde bağladım. Son kez yabancısı olduğum odada bakışlarımı gezdirerek yanı başımdaki lambayı kapattım ve saten nevresimle örtülü yorganın altına girdim. Yeniden gözlerimi karanlığa yumdum ancak bu defa uyumak konusunda daha başarılıydım.
Kabus görme konusunda da...
Rüya da olduğumu biliyordum ancak o kadar gerçekçiydi ki her şey, nefes nefese kalmıştım, duygularım birbirine girmiş, şaşkınlığım ve korkum had safhadaydı. Karanlıktı ve dayanılmaz bir soğuk vardı. Üzerimde ince şile bezinden bir elbise vardı ancak gerçekte böyle bir elbiseye sahip değildim... Karanlıkta hissettiğim tek şey ayaklarıma batan sert taşlardı. Dudaklarımın arasından çıkan beyaz duman ve soğuktan diken diken olmuş tüylerim daha da fazla üşümeme neden oluyordu. Kollarımı kavuşturarak ileriye doğru bir adım attım lakin duyduğum bir sesle yeniden yerimde donakaldım. Küçük bir kız çocuğunun sesiydi duyduğum. Korkuyordu, ağlıyordu. Ben bile bu kadar korkmuşken onun hislerini tahmin bile edemiyordum. Etrafımda dönerek onu aradım, ancak bulamadım. Her saniye daha fazla korkuyordum onun için. Karanlık ve ayağımı yırtan taşlar kesinlikle yardımcı olmuyordu... Ağlamaları şiddetlenmişti küçük kızın, daha hızlı koştum ama ses giderek uzaklaşıyordu.
"Dur! Neredesin? Ben buradayım sesime gel!" bağırdım ancak herhangi bir cevap alamadım. Etrafımda yeniden döndüm ama yoktu, bir türlü göremiyordum. Zifiri karanlıkta hiçbir şey göremiyordum!
Alnımda, boynumda ve sırtımda akan terlerle uyandım. Görmeyen gözlerle yatağın yanındaki lambanın düğmesini aradım ancak birkaç başarısız denemeden sonra odayı loş bir ışıkla aydınlattım. Derin soluklarım odada duyulan tek şeydi, etrafıma bakındım ancak ne bir sürahi ne de suya dair tek bir ize rastlamadım. Hızla yükten farksız yorganı iteledim ve soğuk parkeye çıplak ayaklarımla basarak iki dakika bekledim. Nihayet kabusun etkisinden çıkabildiğimde yastığımın yanına koyduğum telefondan saate baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızım İçin (Aşk Kırmızı Serisi #1)
General FictionBitap düşmüş bir şekilde çırpınmayı kesen bedenimi Polat hızla harlı bir şekilde yanan şöminenin önüne itti. Yere ellerimin ve dizlerimin üstüne düşerken o da hızla yanıma çöktü. Hafif bir itişti, yerde beyaz kürkten bir hayli kalın ve yumuşak bir k...