Bu bölümde Linda Steinberg'le tanışacaksınız.. kendisini iyi tanıyın istiyorum, ilerleyen bölümlerde çok önemli bir konuma sahip olacak kendisi🙃😶Bu arada yağmurlu havaları çok severim ya siz?
🍁
Polat, büyük adımlarla Linda'nın masasına doğru ilerledi, ülkenin en büyük tekstil firmalarının iki ayda bir düzenlenen önemli bir toplantısı için Debra'nın şirketine gelmişti. Bu ay ortakları ağırlama sırası ondaydı. Kol düğmelerini düzeltirken yaşlı kadına gözlerinde muzip parıltılarla baktı.
"Gözlerimi sizden alamıyorum madam! Her zaman ki gibi muhteşem görünüyorsunuz." Linda genç bir kız gibi kıkırdarken,
"Teşekkürler bayım. İltifatınızla onurlandım. Sizde her zaman ki gibi fazla yakışıklısınız!" dedi, fakat sonra gözlerini devirdi. Oğlunu azarlayan bir anne edasıyla konuştu. "Sana kaç kere şunun yanına gelirken bu kadar çekici olma dedim!" Polat'ın yüzü biraz asılsa da tekrar muzipçe göz kırptı.
"Ama ben sırf senin için bu kadar özen gösteriyorum. Geçen ay ki toplantıya kot pantolonla katıldım diye bir hafta mesaj atıp sitem etmiştin." Başıyla Debra'nın odasını işaret ederek, "Kızıl cadımız odasında mı?" Linda, yüzündeki tüm kırışıklıkları ortaya çıkaran bir gülüşle ona baktı.
"Evet, en az kendisi kadar dişli bir cadıyla kozlarını paylaşıyor. Bu arada tatlım eklemeden geçemeyeceğim nişanlın gerçekten çok güzel bir kız!" Polat'ın yüzündeki ifade buza dönerken hızla odaya yöneldi.
🍁
Melek aniden açılan kapıyla dumura uğradı. O'nu görmeyi gerçekten beklemezken ne yapacağını şaşırmıştı. Adamın yakışıklı silüeti karşısında dili tutulurken gözleri ağır ağır bedeninde gezindi. Ne diye bu kadar karizmatik olmuştu sanki? Saçlarına bile fön çekmişti, hemen anlamıştı. Sabah terasta gördüğü haliyle bu hali arasında ciddi bir fark vardı ve Melek bunun nedeninin tamamen Debra'ya özel olduğunu düşündü.
"Neden geldin buraya?" istemsizce kızgın ve yüksek bir ton kullanmıştı. Öfkeliydi, fönlü saçlarını yolmak, ceketinin üstünde tepinmek ve gömleğini paramparça etmek istiyordu.
"Asıl bu soruyu benim sormam gerek. Ne işin var burada? Neden bana haber vermiyorsun?"
"Tuvalete giderken de haber vermemi ister misin?" Debra ikilinin arasındaki çekişmeye son vermek istercesine atıldı.
"Meleğin aklında bazı soru işaretleri varmış, senden istediği cevapları alamayınca bana geldi. Elimden geldiğince kendisini aydınlattım." Diyerek Meleğe sinsi gelen bir ifadeyle gülümsedi. Polat'sa delici bakışlarını Melekten bir an olsun ayırmadı. Sıkılı dişlerinin arasından tek bir kelime çıktı.
"Yürü." Melek onunla inatlaşabilirdi. Gitmeyeceğini her ikisiyle de yüzleşmek istediğini avaz avaz bağırabilirdi. Ama adamın gözlerindeki ifade geri adım atması gerektiğini haykırıyordu adeta. İstemsizce kapıya ilerledi, tek bir laf bile etmedi. Özellikle de bu kadının yanında Polat'ı terslemek ya da onunla inatlaşmak istemiyordu.
Polat Debra'ya sessizce baktı. Debra da güçlü duruşundan ödün vermeden adamın bakışlarını karşıladı. Yıllardır birbirini tanıyan ikili birkaç saniye bakışlarıyla konuştu. Daha sonra genç adam arkasını döndü, kapıyı biraz sert bir şekilde kapattı. Kapının sesiyle ve aşık olduğu adamın gidişiyle irkilen Debra gözlerini yumdu.
🍁
"Bir daha buraya gelmeyeceksin! Benden habersiz kafana göre iş yapmayacaksın!"
"Ben nişanlın olduğumu sanıyordum ama sana göre ben daha başka bir şeyim herhalde? sadık köpeğin filan mıyım acaba?" Melek, hızlı adımlarla asansöre ilerlerken Polat'ta onun hizasında, delici bakışlarını kızın yüzünden ayırmadan konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızım İçin (Aşk Kırmızı Serisi #1)
General FictionBitap düşmüş bir şekilde çırpınmayı kesen bedenimi Polat hızla harlı bir şekilde yanan şöminenin önüne itti. Yere ellerimin ve dizlerimin üstüne düşerken o da hızla yanıma çöktü. Hafif bir itişti, yerde beyaz kürkten bir hayli kalın ve yumuşak bir k...