İki gün sözü verdim dört günde anca ekledim bölümü yine kusura bakmayın canlarim❤
Biliyorsunuz iki küçük bebeğim var ve tek başıma mücadele ediyorum desem yeridir!! Bir süre daha idare edeceksiniz artık yazarcığınızı ❤
Lütfen oy ve yorum canlarım 🌹
Kitap kapağını tasarlayan bnmsevdam ❤ çok teşekkür ederim canım 🌹 bu bölüm ithafı sana gelsin ❤💋
Okuyup oylamadan ya da yorum yapmadan geçip giden hayalet okuyuculara çok kırılıyorum gerçekten😔💔
2020 benim icinde cok kötü başladı... Deprem, hastalıklar, virüs tehdidi, çığ felaketi, şehitlerimiz ve son olarakta uçak kazası... Rabbim sağlığımızı, vatanımızı, insanları korusun melekler hep yanımızda olsun artik can kaybetmeyelim her geçen gün azalan umudumuzu hic kaybetmeyelim...
Dua edelim hep, insan olarak insanlık namına elimizden gelen her türlü yardımı yapalım. Bir olalım ayrı gayrı olmasın artık❤
Sizi tanımasamda seviyorum❤ ve kalbimde herkes icin, hepiniz için iyi dilekler barındırıyorum 🌹🌹🌹
Benden size küçük bir not; gülüşünü kıskanan olur dişlerin kötü der. Hüznün dağları aşsa da sen yine Gülümse...
"Benim en sevdiğim hikaye uyuyan güzel! Prenses yıllarca uyuyor, Prens'ten başka kimse onu uyandıramıyor, ne güzel dimi Melek Abla?"
Melek, yüzüne yapışıp kalmış bir tebessümle yanı başında bıcır bıcır konuşan kıza bakıyordu. Nihayet Asya ve Munise Hanım dışında yeni bir ziyaretçisi daha olmuştu. Hayal kimi zaman hikaye kitaplarını kimi zamansa boyama kitaplarını alıp Meleğin odasına geliyor, gevezeliği ve bitmek bilmeyen sorularıyla dakikaları saatlere çeviriyordu.
Çocuklar masumiyetin simgesiydi, Melek kendi çocukluğunun yasını tutarken başka çocuklara kalbinde barındırdığı güzel duygularla yaklaşırdı her zaman. Hayal ise küçücük odada büyük bir dünya yaratmıştı Meleğe, kendisini sorularıyla ve hayata karşı olan pespembe bakış açısıyla öyle meşgul ediyordu ki gün nasıl akşama kavuşuyordu farkına bile varmıyordu genç kız.
Ve bunun için gerçekten mutluydu! Hayal olmasaydı kafayı yiyeceği kesindi... onun beyaz düşleri kendi koyu karamsarlığını yok ediyordu.
Arta kalan zamanlarını ise uyuyarak ve Asya'nın kendisi için hazırladığı perhiz listesine uyarak geçiriyordu. Bazı zamanlar ise camdan dışarıyı ya da iğrenç renkli duvarları seyrederek geçiriyordu.
"Bence hiç hoş değil. Düşünsene güneşli bir günde yüzmek varken ya da güzel bir kış gününde kar topu oynamak varken sen yatakta yatıyorsun ve umutla birinin seni uyandırmasını bekliyorsun... Sonu güzel olsa da geçen her mevsim prenses için çok üzücü... geçip giden günleri yaşayamayacak sonuçta." Karşısında başka bir çocuk olsa böylesine uzun ve düşündürücü bir açıklama kesinlikle yapmazdı ancak Hayal kesinlikle yaşının çok ötesinde bir çocuktu! Sivri dili ve keskin zekası kesinlikle babasının bir kopyasıydı.
Sanki annesini tanıyormuşsun gibi gelmişsin çocuğu babaya benzetiyorsun. Komiksin!
İç sesinin yüzüne tokat misali vurduğu cümlelere burun kıvırdı genç kız. Onu da tanırdı elbet. Aldığı kararların arasında hayalet misali varlığını soyut bir şekilde sürdüren biyolojik annede vardı.
Ve evet, geçen birkaç günde yeni kararlar almıştı Melek.
Madde 1; Polat'ı tanımaya ve ne olursa olsun ona bir şans vermeye karar vermişti. Dengesiz bir adam olduğu ortadaydı ancak kendisinin de normal olduğu söylenemezdi açıkçası. İki dengesiz bir arada nasıl bir tablo ortaya çıkardı meçhuldü lakin yapacak pek bir şey yoktu, el mahkum alttan almaya çalışacaktı. Gülü seven dikenine katlanırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızım İçin (Aşk Kırmızı Serisi #1)
General FictionBitap düşmüş bir şekilde çırpınmayı kesen bedenimi Polat hızla harlı bir şekilde yanan şöminenin önüne itti. Yere ellerimin ve dizlerimin üstüne düşerken o da hızla yanıma çöktü. Hafif bir itişti, yerde beyaz kürkten bir hayli kalın ve yumuşak bir k...