Multi de sırasıyla; Ekrem, Derya ve Barış ;)
Dipnot; siz beğenmeyince değiştirdim resmi 😂
Sevgili, arayıp da bulduğun birisi değil, hiç aklında yokken âşık olduğun kişidir.
Karşımdaki beş farklı insan, rahatsız edici ve sorgulayıcı bakışlarıyla beni izlemeye devam ediyordu, benimse yaptığım tek şey hepsinden gözlerimi kaçırarak, olduğum yerde boş boş ayakta beklemekti.
Ne kadar medeni bir insanım!
"Neden orada duruyorsun? Buraya gel, dostlarımla tanış." O'nun sesini bu kadar alçak bir tonda fakat yine de otoriter bir tavırla duyunca ağır adımlarla istemsizce söylediğini yerine getirerek yemek masasına ilerledim. Polat'ta sandalyesinden kalkarak bir elini bana uzattı. Hafifçe yutkunurken bana uzatılan ele baktım. Bakışlarım aynı tereddütle Polat'a kayınca dudaklarında hafif bir tebessüm, bakışlarındaysa şefkatli bir parıltıyla karşılaştım.
Bu gülüşü ikinci kez görüyordum. Birisini öğlen Hayal'e armağan etmişti. Diğerini ise şimdi bana sunuyordu.
Dudaklarım onun küçük gülümseyişini taklit edince 'keşke' diye geçirdim aklımdan. 'Keşke sen başka bir amaçla başka bir zamanda çıksaydın karşıma. Ben başka bir hayat yaşasaydım mesela, üniversite kampüsünde karşılaşsaydık seninle, önce iki arkadaş sonra da iki sevgili olsaydık diyorum. Mesela yani, beni çok ama çok sevseydin... Belki her şeye rağmen herkese rağmen alışırım sana, hatta kim bilir sende seversin beni? Kitaplarda, filmlerde öyle olmuyor mu? Biz gerçeğini yaşardık seninle... Hayal'e baktığın gibi, bana da bakarsın bir gün? Ah keşke bana hep böyle gülümsesen. Ben sevgiye yabancı, şefkate muhtaç küçük bir kızım hala. Sen, kalbimdeki küçük Meleğin ağlayışlarını görecek kadar güçlü bir insan mısın Polat?' Ve soğuk elimi onun büyük, sıcacık avucuna bıraktım. Titrek bir nefesle dik duruşumu korumaya çalıştım, ne kadar başarılı olduğum tartışılırdı tabii...
"Bu Derya, şirketimizin muhasebe müdürü... Kendisi aynı zamanda en yakın aile dostlarımızın kızı olur." Kırmızı elbiseli kumral güzeli göstermişti. Yeşil gözlü güzel kadın hafif bir tebessümle 'memnun oldum' derken bende karşılık olarak hafif bir tebessüm etmiştim. Polat, Derya'nın karşısında oturan ela gözlü, yakışıklı adamı göstererek,
"Barış Tekin. Liseden beri arkadaşım, aynı zamanda eğer o gün bir yere kaçmazsa nikah şahidim olacak." derken hafifçe gülmüş, bembeyaz dişlerini ve tabii sağ yanağındaki gamzesini ortaya çıkarmıştı. Barış ayağa kalkarak elimi tutmuş, hatta beni şaşırtarak elimin üstüne küçük bir öpücük kondurmuştu. Küçük bir tebessüm ve göz kırpmayla 'aileye hoş geldin gelin hanım' demiş, yanaklarımın kızarmasına sebep olmuştu. Bu adam şu hem zengin hem de çapkın olan guruba dahil üyelerden birisiydi sanırım.
"Ekrem Uluç, siyaset adamımız." Polat, tebessümünü ve rahat tavırlarını bozmadan bu defa Barış'ın yanında oturan takım elbiseli adamı tanıştırdı. Otuzlarının sonunda, yakışıklıdan çok karizmatik kelimesinin hakkını veren bir adamdı Ekrem Uluç. Yüzü tanıdık geliyordu bir yerden ancak tam olarak çıkaramamıştım. Polat siyasetle ilgili bir şey söylediği için olsa gerek bir partiye mensup olduğuna, televizyonlarda filan gördüğüme karar vermiştim. Şuan için ilk kez tanıştığım bir adam hakkında kafa yoracak psikolojide ya da güçte değildim. Ben aynı çekingen gülümsememle 'memnum oldum' derken Ekrem bey gizli bir sırıtışla Polat'a bakmış,
"Yengemiz biraz utangaç galiba?" diyerek hafifçe takılmıştı. Polat'ta hafifçe gülerek 'öyle maalesef' demişti. Sıra ne yazık ki Debra denen kızıl saçlı suratsıza kaydığında yüzüm hızla ifadesiz bir hal almıştı. Polat'ın da bu defa daha kontrollü bir ses ve yüz ifadesi takındığı da gözümden kaçmamıştı tabii.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızım İçin (Aşk Kırmızı Serisi #1)
Ficción GeneralBitap düşmüş bir şekilde çırpınmayı kesen bedenimi Polat hızla harlı bir şekilde yanan şöminenin önüne itti. Yere ellerimin ve dizlerimin üstüne düşerken o da hızla yanıma çöktü. Hafif bir itişti, yerde beyaz kürkten bir hayli kalın ve yumuşak bir k...