/14/ 'Gitme'

18.4K 825 40
                                    

Multi; Polat Demirhan...🖤

Bir hırsla öptüm ki ah ölürüm unutamam!
Ay ışığında deniz akordeon solosu,
Pırıl pırıl yaşadım üç dakika tastamam...

"Bence düğün sonrası Fransa'da bir fotoğraf çekimi ve balayı içinde Maldivlere uçuş... Daha iyi bir plan değil mi?" Aşağıya indiğim zaman Debra'yı etrafta görememiş, merakımı ise Derya gidermişti.

Debra sanırım Polat'a sinirlenmiş ve tek kelime etmeden, 'iyi akşamlar' bile demeden çekip gitmişti.

Kısa bir süre daha sessizlik içinde devam eden akşam yemeği nihayet sona ermişti ki Ekrem'de mesafeli bir tavırla herkesle vedalaşıp evden ayrılmıştı. Polat'a el sıkışırken attığı bakışları sanki bir dosta değil de bir düşmana bakıyormuşçasına sertti. Onun bu tavrını Debra'nın gidişine yormuştum. Sonuçta Polat Demirhan resmen Debra'yı, -Ekrem'in hoşlandığı kadını- evden kovmuştu! Hem de kim için? Taşralı bir kız için, Fatih mahallesinin terzisi Melek için!

Yemek sonrası koltuklara geçilmiş, şöminenin huzur veren görüntüsü ve ateşin çıkardığı çıtırtı sesleri eşliğinde kahvelerimizi içiyorduk. Derya'nın neşeli tavırları sanki Debra'nın ardında bıraktığı gergin havayı dağıtmak amacıyla daha da artmıştı. Barış'ta arada sırada komik anılarını anlatarak Derya'ya destek olmaya çalışıyor, içlerinde en sessiz olan ben ise yüzüme yapışmış sırıtışla ikiliyi dinliyordum. Polat ise iki saattir donuk bir ifadeyle viskisini yudumluyor, -evet biz kahve içerken o yine viski içiyordu- gözlerini şöminedeki alevlerden ayırmıyordu.

Acaba pişman mı oldu?

Benim yüzümden sevgilisine sert çıkmış, hatta evden kovmuştu. Bu mutsuz, ifadesiz hali Debra'yı üzdüğü için olabilir miydi? Ansızın aklıma sızan düşünceyle, kalbime resmen bir ağırlık çöktü. Debra'nın konuşma tarzından ve gece boyunca Polat'ın onu alttan alan tavırlarından ikisinin sevgili olduğunu düşünmüştüm ama aralarındaki ilişki de aklıma nedense Polat'ın Debra'ya aşık olma ihtimali hiç gelmemişti! Debra'ya aşık olduğu için belki de bana bu kadar ifadesiz, soğuk davranıyordu. Bu akşam sevdiği kadını benim yüzümden evden kovmuştu. Vardığım bu sonuç beni sanki mümkünmüş gibi daha da büyük bir çıkmaza sürüklemiş, asılan suratım iyice ağlamaklı bir hale bürünmüştü.

Evleneceğim adam başka bir kadına aşıktı.

Bu da içimde bir yerlerde saklı kalan 'ilerde belki bir gün birbirimizi severiz' düşüncesini anında yerle bir etmişti. Görücü usulüyle evlenen birçok insan zamanla birbirini sevip aşık oluyordu. Eğer Polat'la birbirimizi iyice tanır, zamanla da alışırsak hayatım şimdikinden daha da iyi olabilir umudunu bıkmadan usanmadan taşıyordum. Ama eğer hislerimde yanılmıyorsam Polat'ta Debra'yı seviyordu ve aşık bir adamın kalbinde başka bir kadının yeri olamazdı.

"Huhuu? Kime diyorum ben acaba?" Daldığım düşünce denizinden -yine- Derya sayesinde kurtulabilmiştim ama birçok şey gibi moralimde yeniden yerle bir olmuştu. Polat'ın oturduğu koltuk hemen çaprazımdaydı ve ben ondan tarafa bakmamaya çalışarak tamamen Derya'ya odaklanmış, son söylediklerini hatırlamaya çalışıyordum.

"Benn uçaktan çok korkarım bu yüzden Polat'ın önerisi bana daha cazip geldi." Külliyen yalan. Kuş adasına tatile gideceğimizi de bu akşam sohbet sırasında öğrenmiştim ki bu da tamamen somurtmama neden olmuştu. Bir de bu dağ ayısıyla tatile mi gidecektim yani?

"Ayy o yolculuğun sonunda beni dünyanın en güzel denizi, kumsalı beklesin vallahi üç gün aralıksız uçabilirim bile gıkım çıkmaz! Neyse seneye acısını çıkarırsın, bence bir dünya turu baharda özellikle güzel olur. O zaman şirketteki işler de fazla yoğun olmuyor, Polat'ta daha rahat eder." Küçük bir tebessümle yetindim. Dünya turu benim için bir hayalden ibaretti. Ayrıca Polat'ın beni yurtdışına çıkaracağını hiç sanmıyordum? İngilizce bile bilmiyordum doğru düzgün, etrafıma boş boş bakmakla yetinirdim ancak.

Kızım İçin (Aşk Kırmızı Serisi #1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin