Bu gece ki nişan her zaman görülebilecek cinsten değildi!Su gibi duru gözler, sicim gibi yaşları akıtırken ruhundan, buz mavisi bakışlarda aynı nefret ve öfkeyle karşısındaki gözlere bakıyordu. Hata kimdeydi? Gerçek suçlu kimdi? Onları bu evliliğe mahkum eden kader miydi? Yoksa kadere karşı koyamayan hayatları mıydı tek sorumlu?
Aslında kimsede değildi suç. Lakin bu bir suçta değildi zaten. Her şey bir zorunluluktan ibaretti. Birisi kendi yaşamını sürdürme zorunluluğundayken, diğeri canından çok sevdiği kızının nefes alması için baştan kabul etmişti bu kaderi.
Melek ürkek bakışlarını hızla ellerine indirdi. 'O' adama bakmaya daha fazla dayanamıyordu. Nefret dolu kindar bakışları yüreğine hançer gibi saplanıyor, acıdan nefessiz bırakıyordu adeta. Ancak yapacak hiçbir şey yoktu, buna mahkumdu. Kendisine can veren, nefes veren ailesi şimdi onu hiç acımadan kendi elleriyle öldürüyordu. Lakin o buna, kendisine sunulan bu yola karşı gelmeye kararlıydı. O artık olgun bir genç kızdı, başta sesini duyuramamıştı belki... Ama bundan sonra kimse ona müdahale edemeyecekti.
Melek sağ gözünden bir damla yaş daha yere düşerken kendi yüreğine bir söz verdi. Herkesi, başta da bu şeytanı; yaptıkları, ona yaşattıkları her şey için bin pişman edecekti! Ailesi önünde diz çöküp yalvaracaktı onları affetmesi için!
Ve buradan, bu cehennemden elbet kurtulacaktı eninde sonunda! Fakat şimdi aklından geçen planları uygulamak için çok erkendi. Önce bu karşısındaki can düşmanını, Polat Demirhan'ı tanımalıydı ve tabii kendisine güvenmesini sağlamalıydı.
Yere eğdiği başını kaldırarak hırs dolu bakışlarını buz mavisi gözlere sabitledi.Her şey ona yabancıydı şuan. Birkaç gün önce taşındıkları bu ev, yıllardır ailesi sandığı bu insanlar, tanımadığı halde evlenmek zorunda kaldığı bu suratsız adam... Her şey ona yabancıydı.
Hepsinden nefret ediyordu Melek. Elinden gelseydi bu cehennemden kaçıp gidecekti ancak böyle bir imkanı ne yazık ki yoktu. Hem maddi yönden hem de eninde sonunda abisiyle babası nereye giderse gitsin onu bulur, döve döve eve geri getirirdi. Ah bir de Polat belası da vardı artık. Bir dünya yatırım yaptığı kızın mümkün değil elinden uçmasına izin vermezdi.
Ağlamamak için kendini sıkarken öfke saçan mavi yeşil gözlerini annesine çevirdi. Cafer ağanın başlık parası haricinde verdiği altın takı setini, yeni olduğu belli olan saten bluzunun üstüne takmıştı. Birkaç gün önce nezih bir semtin tam göbeğinde bir apartman dairesine taşınmışlar, eskiden oturdukları gecekondudan tek bir iğne bile getirmemişler, hemen aynı gün Cafer ağanın gönderdiği görevliyle ve yine Cafer ağanın abisine hediye ettiği son model arabayla alışverişe gitmişlerdi.
Ünlü markaların elit mağazalarından gerekli gereksiz bir sürü kıyafet, ayakkabı, nişan için gerekli malzemeler vb. birçok şey alınmış, Demirhanlara ait sınırsız kredi kartını fazlasıyla sömürmüşlerdi. Akşama kadar süren bu sıkıcı alışveriş maratonuna Melek öfkeyle, midesi bulanarak seyirci kalmıştı. Kızı satarak elde ettikleri imkanlardan fazlasıyla memnunlardı.
Henüz birkaç gün geçmesine rağmen şimdiden eski evini özlemişti Melek. Ailesinin göstermediği şefkati göstermiş olan komşularını, elinde büyüdüğü, her dayak yiyişinde yaralarına merhem süren Kibriye teyzesini, adım atmakta zorlandığı küçük odasını...
Rutubetten kararan duvarları şimdi ki bu lükse tercih ederdi Melek. Çünkü o günlerde sadece bir genç kızdı, tek sorumluluğu evi geçindirmekti. Ancak şimdi sahip olduğu yük geçmişindekinden çok daha ağırdı. Tanımadığı, psikopat görünüşlü bir adamla evlenecek ve...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızım İçin (Aşk Kırmızı Serisi #1)
Genel KurguBitap düşmüş bir şekilde çırpınmayı kesen bedenimi Polat hızla harlı bir şekilde yanan şöminenin önüne itti. Yere ellerimin ve dizlerimin üstüne düşerken o da hızla yanıma çöktü. Hafif bir itişti, yerde beyaz kürkten bir hayli kalın ve yumuşak bir k...