Biz ince bel, ela göz, sütun bacak için sevmedik güzelim.
Gümbür gümbür bir yürek diledik kavgamızda...
Ateşin yanında barut, barutun yanında ateş olasın diye!..
Rakı sofralarında söylenip, acı tütün çiğnercesine sevdik
ANLAYAMADILAR...Nazım Hikmet Ran
"Öyleyse hiç durma öldür beni."
Meleğin gözleri, inatla Polat'ın gri fırtınalarına bakıyordu. Madem ondan kurtulamıyordu, ısrarla hayatına dahil olup benliğine müdahale edecekti bazı şeyleri de göze almalıydı genç adam. Karşısında bir robot yoktu, bir insan vardı ve hayatına kısa bir süreliğine bile olsa onun direktifleri doğrultusunda devam edemezdi. Suskun bir bedenden ibaret değildi genç kız, çığlıklarını duyan olmuyordu sadece ki nereye kadar susabilirdi artık bundan da emin değildi.
"Sen benim karşımda durdukça ben sana bağırmaya, sözlerine itiraz etmeye devam edeceğim Polat Demirhan. Senin gözünde bir yerim olmasa bile bu hayatta bir nefese sahibim, bir yerim, bir değerim var. Her insan gibi benimde hayallerim var ve onlardan kolay kolay vazgeçecek değilim. Mademki senin benden yana bir takım beklentilerin var, benim de senden isteklerim olacak. İtaatkar bir köle olmayacağım asla. Bana hak ettiğim hayatı kimse vermedi bugüne dek, yeri geldi yaşamak için bile kendi yaralarımı kendim sarmayı öğrendim. Ama artık ben o hayata sahip olmak istiyorum. Nasıl ki sen istediğin o çocuğa sahip olacaksın bana da hayatımı geri vereceksin."
Başını dikleştirerek gözlerine tekrar donuk bir ifadeyle baktı. "Ve sonra da çekip gideceksin. Bir daha asla karşıma çıkmayacaksın." Polat, duyduklarıyla neye uğradığını şaşırmıştı. Melek, kendisine inatla ve büyük bir nefretle karşılık vermekten geri kalmıyordu. Ancak dün geceki itirafının ardından yine de kendisine böyle sözler söylemesi genç adamı sinirlendirmişti.
Üstü kapalı da olsa genç kıza ondan hoşlandığını itiraf etmiş ve hatta onu öpmüştü. O ise kaçmayı tercih etmişti. Tamam, belki kendince haklı sebepleri vardı, beklenmedik bir yakınlaşmaydı ancak Tanrı aşkına! Sarhoş olan kendisiyken Meleğin böyle davranması... İşte Polat buna anlam veremiyordu. Kız sanki dün gece ki sözlerini ve öpücüğünü önemsememiş ya da unutmayı tercih etmiş gibiydi.
Polat agresif bir adamdı, en ufak bir şeye bile kolayca sinirlenebilirdi ve şimdi de sinirlenmişti. Yine de dişlerini ve sol yumruğunu hafifçe sıkarak sükunetini korumaya devam etti. Melekle zıtlaşmaları ilk değildi ve son da olmayacaktı, buna emindi. Polat'ın kızdığı şey Meleğin dün gece ki yakınlaşmaları hakkında tek söz bile söylememesi ya da kendisine hesap sormamasıydı. Ayrica hayatından cekip gitmesini istiyordu... Hayalleri hakkında sarf ettiği sözleri ve Polat'tan isteklerini dile getirmesi hoşuna da gitmişti. Hakkını savunması takdire şayandı. Polat, onun eğitimini tamamlaması için elinden geleni yapacaktı.
Kızın çalışmasına gerek yoktu, Demirhan ailesinin gelini olarak da, boşandıktan sonra da gelecek nesillere kalacak kadar büyük bir servete sahip olacaktı yine de Polat, bir genç kızın okuyup diploma sahibi olmasının paha biçilemez bir mücevher olduğunu düşünüyordu. Ve yıllar önce verdiği bir söz... Yerine getirilmesi için bundan iyi bir zaman olamazdı herhalde.
Geçmiş
Saçlarını zarif bir topuzla şekillendiren genç kadın, makyaj masasındaki inci küpelerine uzanırken aynanın köşesine iliştirilmiş resme kısa bir an bakışları takıldı. New York'un siyah beyaz bir fotoğrafıydı bu ve genç kadının gerçekleşmeyen hayallerinin görsel bir simgesi. Doktor olmak, sayısız kadına yardım etmek ve Amerika da yaşamak...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızım İçin (Aşk Kırmızı Serisi #1)
Ficción GeneralBitap düşmüş bir şekilde çırpınmayı kesen bedenimi Polat hızla harlı bir şekilde yanan şöminenin önüne itti. Yere ellerimin ve dizlerimin üstüne düşerken o da hızla yanıma çöktü. Hafif bir itişti, yerde beyaz kürkten bir hayli kalın ve yumuşak bir k...