Canlarım❤ size söz verdiğim gibi arka arkaya birkaç bölüm birden arayı açmadan eklemeye devam ediyorum❤
Doğum Günü bölümü epey bir uzundu bu yüzden iki part şeklinde yaptım! İkinci partı da iki gün içinde düzenlemesini bitirip ekleyeceğim🙃
Bu bölümü canım Burcu'ma ithaf ediyorum ❤ kvrckgkc1 😘❤❤
Şimdilik.. İyi okumalar ❤
Bir gece vakti aklına gelsem,
Uykunu tutsam bırakmasam..."Kraliçe gibi oldun vallahi! Maşallah maşallah!" Polat'ın küçük halası olan Emine hanımın sözleri yüzümdeki tebessümü daha da artırırken gözlerim tereddütle Esra'yı buldu. Niyetim ondan da onay cümlelerini duymaktı lakin o mutsuz bir tavırla camdan dışarıyı izliyordu. Gülüşüm solarken Emine Halaya döndüm.
"Halacım, Cemile Hala su yeşili ipek eşarbını bulamıyordu, sana sormamı tembihlemişti ama aklımdan çıkmış kusura bakma."
"Ay bu ablam iyice yaşlandı yani! Munise Hanıma ödünç vermişti daha üç gün evvel. Ortalığı ayağa kaldırmadan gideyim hemen sizde geç kalmayın. Polat sinirlenir bizi almadan çeker gider Vallahi yapmadığı şey değil!"
Emine Hala söylene söylene odadan çıkarken gözlerim yeniden Esra'yı buldu. Üstünde yeşil gözlerini ortaya çıkaran güzel bir elbise vardı, saçları yarım toplanmış, uçları maşayla şekillendirilmişti. Asil ve güzeldi. Ama çok mutsuzdu. Yaşlarla parlayan gözleri bahçede, arabanın yanında hazır ol da bekleyen platonik aşkında; Salih abideydi. Günlerdir durum böyleydi ve ben kendi sorunlarımla uğraşırken Esra içinde ayrıca üzülmeye başlamıştım.
Polat'la aramızda geçen o derin konuşmanın üstünden ağır bir sakinlikle dört gün geçmiş, bugünse imam nikâhımız kıyılmıştı. Daha bir hafta evvel Nadia'nın öldürüldüğü malikâne de nikâhın yapılması uygun görülmemiş, Cafer Ağanın İstanbul'a geldikçe kaldığı, ormanın içinde yer alan çiftlik-köşk karışımı evine gelmiştik.
Polat hala daha tam bir muammaydı benim için. O gece ki sözlerine karşılık sessizliğimi korumuş, dudaklarımı mühürlemiştim. Bir süre daha bana sarılmaya devam etmiş en sonunda karşılıksız kalmaktan hoşlanmadığını belirten bir bakışla bana bakarak geri çekilmişti. Serbest kalan bedenimi hızlı hareket ettirerek kapıya gerilesem de kolumdan sımsıkı tutarak gitmeme mani olmuştu. O anı hatırlayınca yeniden kalbim ve bedenim heyecanla kasıldı.
Kolumu mengene gibi saran ele öfkeyle baksam da kalbim heyecanla hızlı hızlı atıyor, midem tuhaf bir tedirginlikle bulanıyordu. Polat'ın bakışları... Hiçte hayra alamet değildi.
"Söylesene ne zamana kadar susacaksın?"
Dilimi ısırdım. Dudaklarımı sımsıkı kapayarak ince, düz bir hale getirdim. Mümkünse sonsuza kadar susmak istiyorum. Çünkü sen yanımdayken kelimeler bile bambaşka bir kılığa bürünüyor. Yalvarırım sus. İkimizde susalım.
"Ya da ne zamana kadar kaçacaksın?"
Kolumu çekmeye çalışsam da nafile bir çabaydı. Parmakları daha da sıkılaşırken yüzüm acıyla buruştu. Hızla gevşetti elini ancak yine de kolumu bırakmadı ve tutmaya devam etti.
"Asıl sormam gereken soru şuydu sanırım; kaçsan bile saklanabilecek misin benden? Gözlerin daha ilk gördüğüm günden beri zihnimden silinmiyor. Kokunu ciğerlerime öyle bir hapsetmişim ki... Sana bağımlı hale gelmişim, fark etmemişim. Ruhun... Bedenin... Tüm benliğinle rüyalarımda benim oluyorsun Melek. Söylesene seni senden iyi tanımışken benden gerçekten saklanabilecek misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızım İçin (Aşk Kırmızı Serisi #1)
Ficțiune generalăBitap düşmüş bir şekilde çırpınmayı kesen bedenimi Polat hızla harlı bir şekilde yanan şöminenin önüne itti. Yere ellerimin ve dizlerimin üstüne düşerken o da hızla yanıma çöktü. Hafif bir itişti, yerde beyaz kürkten bir hayli kalın ve yumuşak bir k...