Bavulumu son kez kontrol edip mutfağa indim. Yüzümde uzun zamandır takınmadığım umursamazlık maskem vardı. Ellerim sinirden titrerken sürahiden bardağa suyu doldurmaya çalışıyordum. Su bardak yerine tezgaha döküldüğünde çığlık atarak sürahiyi yere fırlattım. Evet, olası bir sinir krizi başlangıcı..Derin nefesler alarak gelecek olan krizi yollamaya çalıştım ama başaramadım. Dudaklarımdan bir çığlık daha peydahlandığında tırnaklarımı çoktan kollarıma geçirmiştim bile. Acının vücuduma yayılmasıyla gülümsemem de bir olmuştu. Tırnak izlerimden kanayan kolumun acısı sinirimi alıp götürmüştü.
Ben buydum işte. Dengesiz, ruh hastası Saye. Telefonumun zil sesi salonu doldurduğunda yüzümü buruşturdum. Şu an kimseyle konuşacak durumda değildim. Ama yine de telefonu açtım.
" Gidiyor musun? " Yaren'in kırgın sesini olabildiğince yok sayarak cevapladım.
" Evet. " Sinirli bir nefes verdiğinde gözlerimi yumdum.
" Yine kriz geçirdin değil mi? " Sesimden bile bunu anlayabilen bir dostum olması mükemmel bir histi.
" Ne söyleyeceksen hemen söyle sana ayıracak vaktim yok. "
" Eskiye mi dönüş yaptın seni gerizekalı? "
" Ben hep böyleydim. Ne eski, ne yeni. " Büyük bir kahkaha atarak devam etti.
" Hayır Saye. Sen kabul etmesen de değiştin. Anonim hayatına girdiğinden beri değiştin. Baksana kendine Saye. Sen dört beş ay öncekiyle aynı mısın? Sen, sen o zamanlar umursamaz biriydin. Sana anonimden yazanlarla iki gün konuşup engellerdin. Şimdi ne oldu? Emre'yi engelleyebiliyor musun? Onunla tanıştığından beri sürekli güldüğünün farkında mısın? Onun yanında kendin olduğunun farkında mısın? Ya da şöyle sorayım, onu sevdiğinin farkında mısın? "
Sözleri ok misali beynime saplanırken bunları kabul etmemeye çalıştım. Değiştiğimi görmeyeye çalıştım. Başaramadım.
" Saçmaladığının farkında mısın? "
" Gidiyorsun diye bana da umursamaz davranmana gerek yok. Ben senin içini biliyorum aptal içini!! Herkesten saklayabilirsin ama benden asla!! Eskisinden daha fazla kendine önem vermeye başladın. Bu güne kadar her ay yaşadığın sinir krizlerinden kaç kere yaşadın? Ben söyleyeyim iki. Birinde anonim geldi yanına sakinleştin. Şu ankinde yine gelse, yine sakinleşeceksin. Ama sen inatla gitmeyi seçiyorsun!! "
" Benim kararım mı aptal!!? Annem denen o kadın yanlarına gidip mühendislik okumadığım sürece bütün para akışını keseceğini, evimi alacağını, beni beş parasız sokakta bırakacağını söylüyor!! Ben çok mu istiyorum gitmek? Sizi bırakmak! Ama kusura bakma. Ben yapamam. Parasızlık tamam ama evsiz kalamam. "
" Sen tam bir gerizekalısın!! Beni geç, Emre'yi nasıl bırakacaksın? Sevdiğin kişiyi?"
" Ben onu sevmiyorum!!! "
" Siktir oradan! Sen kabul etsen de, etmesen de ona aşıksın! Aşık!! O seni değiştirdi. Şimdi sen annen denen otorite manyağı kadının gözünü korkutup seni yanına almasına boyun eğiyorsun!! Aptalsın! " Ve telefon suratıma kapanır.
Duyduklarımı gözardı edip bavulumu almak için odama çıktım. Haklı olabilirdi. Değişmiş olabilirdim. Bunun ben de farkındaydım. Son zamanlarda on dokuz yıldır gülmediğim kadar gülmüştüm. Eğlenmiştim. Siktiğimin insanları hâlâ umrumda olmasa bile, arkadaşlarıma daha önem verir olmuştum. Özellikle Emre'ye.
Ama elimde olmayan sebepler vardı. Annem beni yurtdışında yanlarına almak konusunda kararlıydı. Bana da abime yaptıklarını yapıyordu. Esir ediyordu. Onlara göre yazar olmam ailemize yakışmıyordu. Babam başarılı bir bilgisayar mühendisi, annem başarılı bir hekim, abim ise yazılım mühendisiydi. Benim yazar olmam mühendis dolu bir aileye az geliyordu.
Gidecektim. Az üzülmek için ise yine umursamaz olmayı seçmiştim. Benim için zor olmuyordu. Gözümü açıp kapatsam bu kimliğime bürünebiliyordum. Ama kalbimin üzerindeki dinmeyen sızının nedenini bilmiyordum.
Bavulumu alıp evden çıktım. Taksi çevirmem biraz uzun sürsede sonunda binmiş ve havaalanında inmiştim. Kontrolden geçmek üzereyken içimde anlamlandıramadığım bir boşluk vardı. Arkamda bir ikiz, bir enişte, bir en yakın arkadaş ve Emre'yi bırakıyordum.
" Mey'im!! " Ani sesle arkamı döndüğümde Emre'nin çökmüş halini görmüştüm. Yaklaşık beş gündür bu durumdaydık. Konuşmuyorduk. Gideceğim kesin olduğu için onu kendimden uzaklaştırmaya çalışmıştım. Ama sanırım başaramamıştım.
" Gitme! "
" Mecburum. "
" Seni asla bırakmam. "
" Bırakmak zorundasın. "
" Bana umursamaz davranma!! " Sesinin yükselmesiyle yerimde sıçramıştım. Onu ilk defa bu kadar çaresiz ve sinirli görüyordum.
" Yaren'in de dediği gibi, sen değiştin.
Ben seni değiştirdim. Görmüyor musun? Gözlerinden akan yaşları hissetmiyor musun? " Bunu demesiyle yanaklarımdaki ıslaklığı yeni fark etmiştim.Ağlıyordum. Üçüncü kez. Emre için.
" Gidemezsin. Beni bırakamazsın. Çünkü beni seviyorsun!! " Çünkü onu seviyorum.
Yanıma gelip ellerimi tuttu.
" Gözlerini kapat. Kalbini dinle. " Dediğini yapıp gözlerimi yumdum. Ve kalbimin olması gerekenden fazla hızlı attığını hissettim.
Hayatımda ilk defa böyle hissediyordum. İlk defa yüreğimde bitmek bilmeyen bir acı vardı. İlk defa birine ölesiye sarılmak istiyordum. İlk defa umursamazlığımı hissedemiyordum. Kollarımı aniden boynuna doladığımda belimde hissetmiştim kollarını. Asla bırakmayacakmış gibi sıkıyordu belimi. Asla bırakmayacakmış gibi sarılıyordum ona. Mutluydum. Son zamanlarda olduğu gibi. O yanımdayken olduğu gibi.
Sanırım ben o inanmadığım, sadece sevgiye artı olarak arzu olduğunu düşündüğüm, adı geçtiğinde yüzümü buruşturduğum duyguya kapılmıştım.
Sanırım aşık olmuştum.
Ve ilk defa bir şeyden bu kadar emindim.
Aşık olduğum kişi Emre idi..
Sonunda be Saye Mey Çağan!! Fotoğraf son sahneyi temsil ediyor!! Fellsss!!Bu arada bir gün içerisinde kısa hikayede 57. olmuşuz!!
Hikayenin gidişatını nasıl yapsam sizce? Görmek istediğiniz bir sahne ya da böyle bir olay olsa çok güzel olur dediğiniz bir şey var mı??
Seviliyorsunuz 🖤 <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mey || Texting
Short StorySERİNİN BİRİNCİ KİTABIDIR!! -TAMAMLANDI- Bilinmeyen Numara: Bir kere baksana gözlerimin içine, Bilinmeyen Numara: Ki orada hayat bulayım ben. * 05.08.18 tarihinde yayınlanmaya başladı. * *Mey||Texting isimli ilk kitaptır.* 07.11.18 KısaHikaye #2 26...