4.7

33.8K 1.5K 213
                                    


İlahi Bakış Açısı

Soğuk havada sevdiğini kucağında taşımak nasıl bir şey?

Gece bir annenin çocuğunun soluğunu dinlemesi gibi dinliyordu o an Emre sevdiği kızın nefeslerini, kucağında onu en yakın hastaneye götürmeye çalışırken.

Gözlerini açması için yalvarmaya devam ediyordu tükenmek üzere olan enerjisinin son damlalarında.

" Mey'im yalvarırım aç gözlerini. Beni sensiz bırakma ne olursun. "

Ama yalvarışları faydalı olmuyordu. Kucağında, buz gibi olmuş beden gittikçe ağırlaşmaya başlamıştı. Emre koşamıyordu artık. İlk başlardaki koşmalarının yerini şimdi küçük adımlar almıştı. Gücünü kaybediyordu.

" Mey'im seni daha fazla taşıyabileceğimi sanmıyorum. Ne olur uyan da biraz yardımcı ol bana. " Mantıksız konuşmalarının ardı arkası kesilmezken yürümeye devam etti.

Tamamen yabancı olduğu bu ülkede hastanenin yerini bilmeden yürüyordu. Bir sokaktan hiç mi araba geçmezdi!!!

Ümitleri tükenmek üzereyken kalbinin üzerindeki acı buna zıt şekilde artıyordu. Bir insan sevdiğini taşıyamayacak kadar aciz olabilir miydi? Emre o an olmuştu.

Arkasından gelen araba sesiyle son bir umutla etrafında döndü. Tanıdık araba tam Emre'nin önünde durduğunda Caner fırladı sürücü koltuğundan. Emre bu durumda bile Caner'in gelmesine sevinmişti içten içe. Saye'sini kurtarabilirlerdi.

Caner'in de yardımıyla kucağındaki bedeni arka koltuğa yatırdı ve kendi de hemen yanına oturdu. Başını dizine yasladı Saye'nin. Dudakları mosmor olmuş, yüzü solmuştu. Ne kadar süre geçmişti bilmiyordu. Tek düşündüğü hastaneye yetişmekti.

Caner kardeşi vurulduktan sonra kaçan o şerefsiz adamı dövmüştü. Adam olayın şokuyla güçten düştüğü için yapabilmişti bunu. Yoksa kendinden yapılı bir adamı dövmesi imkansızdı.

" Durumu nasıl? " Emre'nin ağladığını dikiz aynasından görebiliyordu. Ve içi gitmişti.

" Uzun süredir nefes almıyor! " Caner bunu duyduğu an gaza yüklendi. Kardeşi ölemezdi değil mi?

Hastanenin kapısının önüne geldiklerinde hızlıca indirdi Emre arabadan sevdiği kızı. Ağlıyordu aynı zamanda. Önünü bulanık görüyordu. Bir hemşire acil kapısında onları gördüğünde yabancı dilde bir şeyler söyleyip önlerine sedye getirdi. Emre Saye'yi yatırdığında ise koşarak onu götürdüler.

Emre yorgunluktan sedyenin hızına yetişemiyordu. Saye'nin sadece parmaklarının ucuna dokunabiliyordu. Ameliyathaneye girdiklerinde ise onunla bütün bağlantısı koptu. Kapının önüne oturup içi çıkarcasına ağlamaya başladı.

Onu kaybetmeye dayanamazdı. İki sene karşılıksız sevgiden sonra onu bulmuşken kaybedemezdi. Olmazdı. Bunu kaldıramazdı.

Zaman geçti. Saye çıkmadı.

Biraz daha zaman geçti. Saye yine çıkmadı.

Artık üçüncü saate yaklaştıklarında kapı açıldı ve içeriden bir hemşire çıktı. Emre'ye baka baka bir şeyler söylüyordu. Sonunda Caner yanına gelip kadınla konuştuğunda Saye'nin kana ihtiyacı olduğunu öğrendi.

Kurşunu çıkarmışlardı, kalbinin atmasını sağlamışlardı. Ama kan kaybı çok fazlaydı. Caner hızlıca kan vermeye gittiğinde Emre yine yere oturdu.

Mey || TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin