İlacın tiksindirici tadı ağzıma yayıldığında istemsizce yüzümü buruşturdum. Kusmamak için kendimi zorlarken başaramayacağımı anlayıp banyoya koştum. Midemdeki bütün her şeyi çıkardığımda rahatlamış hissediyordum ama bunun aksine halsiz düşmüştüm. Son bir haftadır olduğu gibi.Hastaneden çıkalı bir hafta olmuştu. Evime geri dönmem iki günümü alsa da sonunda odamda yatıyor olmak beni mutlu ediyordu. İlaçların halsizliğini üzerimden atmak için yatağıma uzandım. Yastığımın altında titreyen telefonumu elime alıp kısık gözlerle gelen mesajları okumaya başladım.
Emre: Nasılsın?
Emre: İlaçlarını alıyor musun?
Emre: Halsiz misin hâlâ?
Emre: Yanına geleyim mi ihtiyacın varsa?
Mesajları gülümseyerek okuyup bekletmeden cevapladım.
Saye: Halsizim ve ilaçlarımı alıyorum.
Saye: Yanıma gelmen için bir şeye ihtiyacım olması mı gerekiyor ki?
Emre: Saçmalama hatun.
Emre: Bak hemen geliyorum he.
Emre: Gitme bir yere.
Saye: Kaçıyorum Emre
Saye: Nereye gidebilirim Allah için?
Saye: Boş yapma da gel yoksa uyuyacağım.
Emre: Uçarak geliyorum.
Emre'yle olan sohbetimden çıkıp Yaren'inkine girdim.
İkiz: Hanimiş benim ikizim!
İkiz: Nerdeymiş kankasının gülü??
İkiz: Oy oy yesinler seni!
Saye: Bu şey değil mi ya?
Saye: Kanka bir şey yapacağım ama kızma.
İkiz: Ya ne alakası var acaba??
İkiz: Tamam belki biraz.
İkiz: Aman sikerim senden mi korkacağım instagrama fotoğrafınızı attım bak.
Saye:
İkiz: Korktum.
İnstagram'a girip Yaren'in profilini aradım. Ve attığı son fotoğrafa bakıp gülümsedim.
@YarenUfuk: Kavuştular 🖤
@SayeÇağan @EmrePolat@SayeÇağan: Peki bunu neden sen attın canım kardeşim?
@EmrePolat: Rönesans tablosu gibi be! 🖤
@SelçukGönültaş: Bu fotoğrafa ben düştüm şahsen.
Kapı çaldığında telefonu yatağa fırlatıp kapıya koşturdum. Tabii bu hareket ağrılarımı bana hatırlatmıştı ama umursamadan kapıya koşturmaya devam ettim. Kendime soluklanmak için bile zaman tanımadan kapıyı açtığımda Emre'nin sırıtan yüzünü görüp boynuna atladım.
Şerefsizi sadece bir gündür görmüyordum ve deli gibi özlemiştim. Bunda uzun zamandır ayrı kalmamızın da etkisi büyüktü. Kollarını belime dolayıp ben kucağındayken içeri girdi ve kapıyı kapattı.
" Bu kadar özlediğini bilsem daha erken gelirdim Mey'im. " Gülüşüyle mutlu olurken ben de güldüm. Seviyordum şu at hırsızını.
" Şımarma hemen. " Kollarımı boynundan çekip odama yürümeye başladım. Salonda oturup televizyon izlemeyi düşünmüyordum. En azından odamda uyuyabilirdik. Evet uyumak. Düşündüğüm tek şey bu şu an.
Peşimden geldiğini duyduğumda odama girmiştim bile. Yatağın üzerindeki laptobu yere koyup yayıldım. Hemen sonra Emre de gelip yanıma uzandı ve sırtını yatak başlığına yasladı. Ben de vakit kaybetmeden dizine yattım. Saçlarımla oynarken konuşmaya başladı.
" Hastenede beni hiç duydun mu? "
" Seni duydum mu hatırlamıyorum ama gördüğüm garip rüyayı hatırlıyorum. "
Emre'nin eli bir saniyeliğine saçlarımda durup hareketine devam etti.
" Nasıl bir rüya? " Derin bir nefes alıp gözlerimi kapattım ve o anı hissetmeye çalıştım.
" Büyük bir evin bahçesindeydik. Çardakta oturuyorduk. Ben senin göğsüne başımı yaslamıştım sen de aynı şu anki gibi saçımı okşuyordun. Ama bahçede sadece ikimiz oturmuyorduk. Çocuklarımız da biraz ilerimizde oynuyorlardı. "
Gözlerimi açıp Emre'ye baktığımda gözlerinden geçen parıltıyı yakaladım. Ve bunu hafızama kazıdım.
" Daha sonra ben sana " ne kadar büyüdüler değil mi Emre? " diye soruyordum. Sen de
" daha üniversite mezuniyetlerini bile göreceğiz, ömrümüz uzun Mey'im. " diyordun."" Ve bu rüya sürekli tekrarlandı. Hep aynı yeri görüyordum. Ama bir an bir şey oldu. Ben sürekli seni cevapsız bırakıyordum. Ama bu son seferinde " ya ömrümüz yetmezse? " diye sordum sana. Sen de beni öpüp gitmemi ve bu anı beklememi söyledin. Sonra uyandım. "
Emre'ye baktığımda gözleri dolu dolu bana bakıyordu. Çok büyük bir şey atlatmıştık ve benim de aklıma geldikçe tüylerim diken diken oluyordu.
" Bir daha beni bırakmak yok Mey'im. " Gözümden akan bir damla yaşın yanağıma süzülmesine izin verip gülümsedim.
" Söz. "
Sessizce geçen dakikaların ardından bilgisayarımdan yükselen bildirim sesiyle yere eğilerek kucağıma aldım laptobu. E-posta hesabıma gelen maili görünce merakla üzerine tıkladım.
Sayın Saye Çağan;
Üniversitenizde dersinize giren hocanız, dönem ortasında yazdığınız on sayfalık kurguyu yayın evimize yollamış ve tasdiklememizi istemiştir. Yaptığımız çalışmalar sonucunda yazdığınız bu kurguyu beğendiğimizi size de bildirmek istedik.
Yazdığınız bu kurguyu geliştirmenizi istiyor ve ardından yayın evimizde kitabınızı bastırıp satışa sunmayı teklif ediyoruz. Kararınızı en kısa zamanda bildirmenizi bekliyoruz.
Okuduğum satırların şokunu üzerimden henüz atamamışken Emre'nin kucağına çekilmem ile kendime geldim.
" Başardın Mey'im. Artık sen de bir yazarsın. "
Ve daha sonra dudaklarını benim hâlâ şaşkınlıktan açık olan dudaklarımla birleştirmişti.
Şaka maka, bana teklif mi gelmişti????
Ben geldim diye giriş yapmaktan sıkıldım kendime yeni giriş bulmam lazım!!!
Bu arada 9k olmuşuz!!! Ve kısa hikayede #19!!!!!
Güzel yorum ve düşüncelerinizi bekliyorum. Seviliyorsunuz 🖤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mey || Texting
Short StorySERİNİN BİRİNCİ KİTABIDIR!! -TAMAMLANDI- Bilinmeyen Numara: Bir kere baksana gözlerimin içine, Bilinmeyen Numara: Ki orada hayat bulayım ben. * 05.08.18 tarihinde yayınlanmaya başladı. * *Mey||Texting isimli ilk kitaptır.* 07.11.18 KısaHikaye #2 26...