4.4

39.3K 1.8K 334
                                    

İlahi Bakış Açısı

Emre telefonunu Saye'yi aramak için tekrar eline aldı. Tam beş saattir ona ulaşamıyordu. Üçüncü saatin sonunda evine gitmiş ama kapıyı kimse açmamıştı. Sinirle telefonunu koltuğa fırlattı. Sinirlerine ve merakına engel olamıyordu. Belki de kız arkadaşının kafa dinlemeye ihtiyacı vardı. Ama Saye haber vermeden öyle ortadan kaybolacak bir kız değildi. Ve bunu düşündükçe daha da sinirleniyordu.

Paralel dakikalarda Saye elleri bağlı bir şekilde bir arabada yolculuk yapıyordu. İçindeki sinir gittikçe büyürken umursamazlığından ödün vermeden sakince durmaya çalışıyordu. Ama ne kadar daha bu tavrını devam ettirebilirdi bilmiyordu.

Her şey dün gece babasının onu araması ve ona son bir kez daha yanlarına gitmeyi kabul etmesi için şans verdiklerini söylemesiyle başlamıştı. Tabii ki Saye bunu kabul etmemiş hatta telefonu adamın suratına kapatmıştı.

O günün sabahında ise bu arabada uyanmıştı. Neler olduğunu kavramak konusunda biraz zorlansa da yanında oturan koruma tipli adamın babasıyla konuştuğunu duymasıyla olayları anlamıştı.

Ailesi onu zorla yanlarına alıyordu.

Emre ise altıncı saatin sonunda dayanamamış tekrar kızın evine gitmişti. Bu sefer eve zorla girecekti. Fakat eve gittiğinde buna gerek kalmamıştı. Çünkü Saye'nin ağabeyi Caner eve gelmişti.

Caner eve girdiğinde kız kardeşinin olmadığını fark etmiş ve dolabını açmıştı. Daha sonra o da olayı kavramıştı. Çünkü dolap bomboştu. Babası dediğini yapmıştı. Saye'yi kaçırmıştı. Tabi bu ne kadar kaçırmak sayılırsa.

Evin kapısı yumruklanmaya başladığında gelenin kim olduğunu çoktan anlamıştı. Olayların şokunu henüz üstünden atlatamadan kapıya gitti. Kırılırcasına çalan kapıyı açtığında kardeşinin erkek arkadaşını görmek tabii ki beklediği bir şeydi.

" Nerede o? " Emre ne kadar ses tonunu ayarlamaya çalışsa da bunu başaramamış bu nedenle sesi oldukça sinirli ve merak tınısı barındırır bir biçimde çıkmıştı ağzından.

" Kaçırmışlar. " Caner bunu ne kadar sakin bir şekilde söylemiş olsa da Emre henüz kimin kaçırdığını bilmediği için panikten bayılır gibi oldu. Elini son anda kapının pervazına koyup oradan destek aldı. Kim kaçırmıştı sevgilisini?

" Sakin ol. Babam yapmış olmalı. Bunu bekliyordum zaten. Ama bu kadar çabuk olacağı aklıma gelmemişti. " Emre bu adamın sakinliğine daha fazla katlanamayacağını anladığında elleri tişörtünün yakasını kavradı.

" Ne demek bekliyordum lan!? " Caner derin bir nefes alarak sakin olmaya çabaladı. Emre'yi anlayabiliyordu. Kendi kendine şu an fazla sinirli diye hatırlattı.

" Sakin ol. Ailesi ona bir şey yapacak değil. " Umuyordu ki değildi. Çünkü Saye sinirini babasından almıştı. Ve babasının sinirlendiği zaman ne yapacağı belli olmuyordu.

Emre ellerini saçlarına geçirip geri geri adımladı. Daha sonra yerde duran yastığa tekme attı. Beyaz kılıflı yastık yerden yükselip televizyona çarptı ve yeniden yere düştü.

" Anlat. " Caner ona bu olayın sebebini anlatırken Saye arabadan indirilmiş birkaç yıl önce yaşadığı eve doğru zorla yürütülüyordu. Önünden doğru bağlanmış elleri artık canını acıtmaya başlamıştı. İçinden buna sebep olan herkese okkalı küfürler savururken dışından hiçbir şey demiyordu. Yüzünden bile ne hissettiği belli olmuyordu.

Eve zorla sokulduğunda salonda oturan anne ve babasını gördü. İkisi de pahalı ve rahat koltuklarında kahvelerini içiyorlardı. Koruma tipli adam ellerini çözdüğünde bileklerini ovuşturma hissini bastırarak salona adımladı.

" Hoşgeldin canım kızım. " Babasının yüzüne nefretle bakarken annesine bir kere bile bakmamıştı. Bir insan anne ve babasından nefret edebilir miydi? Evet.

" Ne istiyorsunuz? " Annesi ve babası şen bir kahkaha atıp yüzüne baktılar.

" Yanımızda yaşamını. Bunu kaçıncı isteyişimiz. Sen kabul etmeyince biz de zor kullandık. " Annesi düzgün diksiyonu ile cevapladığında yüzünde bir mimik dahi oynamamıştı Saye'nin.

" Abim yetmedi mi? " Babası kafasını iki yana sallayıp yerinden kalktı. Kendisi de kızına bunu yapmış olmaktan hoşnut değildi ama buna mecburdu.

Kanser hastalığına yakalandığından beri şirketinin başına geçmesi için kızını buraya getirtmeye çalışıyordu. Caner'i zorla başa geçirememişti. Ama Saye bunu yapmak zorundaydı. Yoksa yıllarını verdiği şirketinin başına kardeşinin piç oğlu geçecekti.

" Şirketin başına geçeceksin kızım. " Saye yine hiçbir tepki vermeyip kollarını göğsünde bağladı.

" Ben yazarım. Mühendis değil. "

" Kıytırık bir yazar. " Annesi kahvesinin son yudumunu içerken mırıldanmıştı. Ama bunu kapının dışındaki koruma bile duymuş olabilirdi.

Saye sinirlerinin gerildiğini hissediyordu. Sakin olması gerektiğini sürekli kendine hatırlatsa da bunu daha fazla devam ettiremeyecekti.

" Hayatıma burnunuzu sokma hakkını nereden buldunuz bilmiyorum. Yüzsüz olmasanız yüzünüze tüküreceğim. Ama siz bundan utanmak yerine diğer tarafınızı çevirip buraya da tükür diyeceksiniz. Size laf anlatmakla uğraşmayacağım. Tek temennim cehennemde yanmanız. "

Daha sonra o iki kişinin ne diyeceğini umursamadan üst kata çıktı. Eğer o kadın evin tasarımını değiştirmediyse odam aynı yerdedir diye düşündü. Ve tahmin ettiği gibi de oldu.

Odası hâlâ eskisi gibi duruyordu. Dolabı, masası, kitaplığı yerli yerindeydi. Umuyordu ki burada yaşadığı süre zarfında kitaplığının arka tarafına sakladığı telefonu hâlâ orada olsundu.

Ailesi onlar burada yaşadıkları zaman mühendis olabilmesi için telefonunu sürekli elinden alır ve uzun süre geri vermezdi. Amaçları dersine çalışmasını sağlamaktı. Ama Saye bunu yapmayıp yedek bir telefon almış ve kitaplığının arkasındaki bir göze telefonu saklamıştı. Kapısını kitleyip kitaplığına ilerledi. Elini ezberlediği rafa attığında telefonun hâlâ orada olduğunu hissetti. Ve onu aldı.

Şarjı bitmiş olan telefonunu nasıl açacağını düşündü. Ve ailesi yattığı zaman ikisinden birinin şarjını kullanmakta karar kılıp yatağa yattı. Gözlerini kapatıp bugünün hiç yaşanmamış olmasını dileyerek uykuya daldı.

Ama Emre ona zıt olarak uyuyamıyordu. Sürekli telefonun başında bir haber bekliyordu. İçinden bir ses sevgilisinin ona ulaşmanın bir yolunu bulacağını söylüyordu.

Nitekim öyle de oldu. İki saat sonra Saye uyanmış ve sessizce aşağı inip şarjlardan birini almıştı. Ve aklında kalan rakamları rehberine kaydedip sevgilisine yazmıştı.

Saye: Ben iyiyim.

Saye: Babam denecek adam şirketinin başına geçmemi istiyor.

Emre: Saye!

Emre: Nasıl endişelendim bilemezsin!

Emre: Ve sana söylemem gereken bir şey var.

Emre: Baban kanser Mey'im.

Saye: Zaten anca ölmek üzere olduklarında akıllarına gelirim.

Saye: Ben halledeceğim sevgilim.

Saye: Bekle beni olur mu?

Emre: Sonsuza kadar..


Ben geldiiiim!!

Nasılsınız?

Sıralama sürekli değişiyor. En son baktığımda Kısa Hikayede 40. Sıradaydık!!!

Seviliyorsunuz 🖤

Mey || TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin