KARANLIK SULARDA ⚓ - 41

46 5 0
                                    

İkisi gideli neredeyse bir saat oluyordu ve hâlâ ne Çuha'dan ne de Jack'ten ses seda çıkmıştı. Ne konuştuklarını merak etmekle birlikte özel konuşmalarına saygı da duyuyordum ve onları rahatsız etmemiştim ama endişelenmeye başlıyordum. Jack'in daha önceden sinirlendiği için bana yaptıklarını düşününce... Hayır, hayır, tekrar böyle büyük bir hata yapmazdı, değil mi? Hem de Çuha'ya? Yapar mıydı?

Güvertede volta atmayı ve tırnaklarımı yemeyi bırakıp gözlerimi tahta kapıya diktim. Ne konuşuyor olabilirlerdi? Çuha neden Jack'e hain demişti ve neden o kadar sinirliydi? Daha önceden tanışmışlar mıydı? Birbirlerini tanıyorlardıysa Jack neden bundan hiç bahsetmemişti?

Düşündüklerimin verdiği rahatsızlığa daha fazla dayanamadım ve koşar adım geminin içine girdim. Merdivenleri hızla indim, kamaramızın kapısına geldim. Tam açmak için elimi kapının kulpuna koymuştum ki içeriden seslerin geldiğini duyup dinledim. Belki de bunu yapmamam gerekiyordu ama merakımı yenemedim.

"Ona anlatmalıyız, anlatmam gerek!"

"Çuha sakin ol, mantıklı düşünmeye çalış. Öğrenirse yapabileceklerini düşünebiliyor musun? Söylediğim gibi, bu işin gizli olması gerektiğini sen de biliyorsun, bu bizim kadar küçük bir olay değil, çok daha büyük."

"Jack, yapamam, ondan bunu saklayamam."

"Benim için yapmanı istiyorum. Öğrendiğinde zaten benden nefret edecek, biliyorum, bırak beraber geçirdiğimiz son günler güzel geçsin. Zaten çok yakında öğrenecek."

"Ama..."

"Sana yalvarıyorum."

Uzun bir sessizlik oldu. Ellerim terlemişti, beynim allak bullaktı. Ve korkuyordum. Ondan nefret etmeme neden olacak giz ne olabilirdi ki?

"Tamam, peki. Birkaç gün sonra öğrenmesi pek bir şey değiştirmeyecek zaten. Ama yaptıklarının Hale Hayat'a nasıl acılar çektirdiğinin farkındasın değil mi?"

"Biliyorum, ama ona aşık olabileceğimi düşünmemiştim."

Ayak sesleri gelince parmak uçlarımda koşup merdivenlerin arkasındaki karanlık boşluğa sığındım. Jack ve Çuha göründü kapıda. Çuha'nın gözleri kızarmış, yanakları yaşlarla ıslanmıştı. Jack'in saçları ellerini defalarca onların içinden geçirmiş gibi karışıktı. Olduğum tarafa yaklaştılar ve yürürken Çuha yanaklarını bir mendille kuruladı. Benim orada olduğumu fark etmeden üstümdeki tahta merdiveni çıktılar, kapıyı açıp dışarı çıktılar. Olduğum yere çöküp başımı ellerimin arasına aldım.

Neler oluyordu böyle?

...

Ne kadar orada oturdum, bilmiyordum. Ne yapacağımı düşündüm uzun süre. Benden ne sakladıklarını öğrenmek için onları sıkıştırmalı mıydım yoksa korkularıma hapsolup hiçbir şey duymamış gibi mi davranmalıydım? Birkaç gün sonra öğreneceğimi söylemişlerdi, birkaç gün daha kaçacak mıydım? Jack'in uzun süredir benden bir şey sakladığını biliyordum, ondan tekrar nefret etmekten korktuğum için öğrenmeye de çalışmamıştım, şimdi ikisinin olan bu sırrı öğrenmeye çalışacak mıydım?

Derin bir nefes aldım ve omuzlarımın çöktüğünü hissettim. Kaybetmiştim. Öğrenmek istemiyordum. O karanlık yerde, merdivenlerin örümcek ağlarıyla dolu alt kısmında otururken kendimi korkumun üstüne gidebilecek kadar güçlü hissetmedim.

Geri dönmeliydim. Beni göremediklerinde şüphelenmeye başlayacaklardı. Gittiğimde nasıl davranmalıydım? Onları dinlememiş olmayı diliyordum, o zaman bu çıldırtıcı kararı vermek zorunda kalmazdım ama iş işten geçmişti ve artık rol yapmak zorundaydım. Zaten aylardır yapmıyor muydum bunu? Aylardır tutarsızlıkları görmezden gelmiyor muydum?

KARANLIK SULARDA ⚓ (FİNAL OLDU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin