KARANLIK SULARDA ⚓ - 44

46 5 0
                                    

Tan yeri ağarıyordu. Tüm gece açık kalmış yorgun gözlerimi doğudaki kızıl dalgalara çevirdim. Ne kadar uğraşsam da uyuyamamıştım. Heyecandan mı uyuyamamıştım yoksa korkudan mı, hüzünden mi? Bilmiyordum. Sadece saatler geçerken suda hızla ilerleyen teknenin yardığı dalgaları seyretmiştim, hiçbir düşünceyle savaşmadan.

Doğuda hava aydınlanırken batıda bir başka ada beliriyordu: Noidrog. Neyle karşılaşacağımı tahmin edemediğim, tüm sır perdelerinin açılacağı gizli ada. Ada henüz çok uzaktaydı ama adanın en az bir mil açığında zincir görünüyordu, Lapos adasına girerken geçtiğimiz zincirin aynısından. Ada büyük sayılmazdı, hatta şimdiye kadar gördüklerimin en küçüğüydü ama burada bir şehir olmadığı için küçük olması normal sayılabilirdi. Burada kimin yaşadığını merak ettim. Dünyanın dengelerini elinde tutan birinin özel adası olduğuna dair duyumlarım doğru muydu? Eğer öyleyse bizi nasıl kabul etmişti ya da Savaş'ı?

Savaş... Bir anda ayrı bir acı çöreklendi yüreğime. Düşünmemeye çalıştığım, parçalanıp yok olmamak için titizlikle uzak durduğum düşünceler sansürümden kaçarak dalgalara yuvarlandı.

Onu kaybetmiştim. Ve bu, hayatımın en büyük kaybıydı. Tam olarak ne için kaybettiğimi bile bilmiyordum. Onu kaybetmeme değecek ne vardı elimde? Geri döndüğümde onu bulamayacağımdan emindim, onu çok az tanıyorsam bile hayatımdan sonsuza kadar çıkacaktı ve... ve... Sonrası yoktu. İşte bunun için dönüşümün ne anlam ifade edeceğini, kurtuluş mu yoksa çöküş mü olacağını bilmiyordum. Tek bildiğim dönmek zorunda olduğumdu.

Arkamdan tıkırtılar duyduğumda dönüp baktım ve gözlerini ovuşturan uykulu Jack'i gördüm. Yanıma gelip oturdu.

"Gözlerin kızarmış," dedi.

"Uyuyamadım," dedim yanağına düşmüş bir kirpiği almak için elimi uzatırken. Dokunduğumda yanağını elime bastırdı ve gülümsedi. Bunu yapmasını çok seviyordum, parmak uçlarımdaki sinirler tüm vücuduma uyartılar gönderiyordu. Gülümseyerek baş parmağımla elmacık kemiğini hafifçe okşadım ve elimi geri çektim.

"Yaklaştık," dedim ilerideki Noidrog adasını işaret ederek.

Adaya baktı ve yutkundu. Yüzüne gerginlik çökerken dişlerini sıktı, kaşları hafifçe çatıldı ve kaslarının gerildiğini hissettim. Hemen sonra başını iki yana sallayarak gözlerini bir anlığına kapattı, üstündeki gerginliği silkinip attı.

"Sana kahvaltı hazırlamamı ister misin?" diye sordu kendini gülmeye zorlayarak.

"Kelips'e gittiğimiz gün teknede hazırladığın gibi mi?" dedim ben de keyiflenerek.

"Çok daha güzeli bebeğim," diyerek göz kırptı ve ben kendimi dudağımı ısırmaktan alıkoyamazken yanımdan kalkıp ilerledi. Başımı tırabzanlara yasladığım kolumla destekleyerek onu izledim. Karnımda o sıcak duygu dolanıyordu. Yürürken kasları gömleğinin altında hafifçe belli oluyordu, yürüyüşü kendine güvenen birinin yürüyüşü gibi, başı dikti. Hafif dalgalı, omuzlarına değen koyu renk saçları yataktan yeni kalktığı halde düzenli ve güzeldi. Arkasında yeni doğan güneşle en yetenekli ressamların bile resmedemeyeceği kadar mükemmel bir tablo gibiydi.

O gözden kaybolduktan sonra birkaç dakika daha orada oturup sabahın keyfini çıkardım. Jack'in ne yaptığını görmek için oturduğum yerden kalktım ve biraz önce onun gittiği tarafa gittim. Kaptan kamarasının köşesinden teknenin diğer tarafına göz attığımda onu orada, bir masanın üstündeki tabakların yanına çatal yerleştirirken buldum. Ona seslenmek için ağzımı açmıştım ki diğer taraftan Çuha çıktı, sustum. İçgüdüsel olarak bir adım geri çekildim ve kamara duvarının arkasına saklandım.

KARANLIK SULARDA ⚓ (FİNAL OLDU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin