Can kardeşler ❤️

1.1K 144 284
                                    

Evet,

O cılız merakın filizlenmesine
izin verip de ilk bölüme tıklayan kardeşler...

Hoşgeldiniz, sefa geldiniz deyip yağ çekme faslını bitiriyoruz. ( evvela samimiyet 😊)

Bu işe el atan bir avuç Allah'ın kulu olarak düşündük ki,
bazen yılda bir, bazen ayda bir, bazen de sadece dalgın olduğumuz zamanlarda aklımıza gelen o muazzam soruya cevap arayalım.

" Yaratılış amacımız "
Eminiz ki bu yazıyı okuyan kardeşlerimizin çoğu bu soruyu düşünmüş, hatta  " ne yapacaksın bunu araştırıp gez, eğlen, oyun oyna vs" diyen nefsini bile görmezden gelip araştırmış olan kardeşlerimiz vardır.  Siz kendinizi biliyorsunuz. 😉

Ama olurda bilmiyorum diyen kardeşlerimiz için biz açılışı buradan yapalım dedik.

Hadi birde soruyu sesli okuyalım da bu sayfadan çık diyen nefsimiz sussun. 😉

"İnsanın yaratılış gayesi nedir?" 

Rabbimiz bu sorumuza cevap olarak bize  indirdiği Kur’an-ı Kerimde;

“Ey insanlar! Bakın, Biz sizi bir erkek ve kadın­dan yarattık, ve sizi kavimler ve kabileler haline getirdik ki birbirinizi tanıyabilesiniz. Şüphesiz, Allah (cc) katında en üstün olanınız, O’na karşı derin bir sorum­luluk bilincine sahip olanınızdır. Allah (cc) her şeyi bilendir, her şeyden haber­dar olandır.” diye buyurmuştur.

  Kısa ve öz  bir cevap vermek gerekirse;
   insanın yaradılış gayesi Allah (cc)’a kulluk ve ibadettir.

Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de geçen şu ayetler gayet açıklayıcıdır:

“Ve onlara söyle: görünmez varlıkları ve insanları yalnızca beni tanımaları ve bana kulluk etmeleri için yarattım.” (Zariyat-56)

“Ben, senin toprağından kendime halîfe yaratacağım. Onlardan bana itaat edenler ve isyânda bulunanlar olacaktır. Bana itaat eden kimseyi cennete; isyân eden kimseyi de cehenneme sokacağım.”

“O, hem ölümü hem de hayatı yaratmıştır ki sizi sınamaya tabi tutsun [ve böylece] davranış yönünden hanginiz daha iyidir [onu göstersin] ve yalnız o[nun] kudret sahibi ve çok bağışlayıcı [olduğuna sizi inandırsın].” (Mülk-2)

  Kardeşlerimiz İbadet:

Allah (cc)’ın ve O’nun Rasulü  Hz. Muhammed(sav)’in emir ve yasak­larına itaat etmektir.

Yaradılışımızı beyan eden ayetleri belirttik, şimdide biraz mantıksal yönden bakalım.
Nefsini susturup hala burada olanlar el kaldırsın, yoklama var.😉😊

Devam edelim. 😊⬇️

“İnsan niçin yaratılmış?” sorusuna sıkça muhatap oluruz. Böyle bir soruyu kendimize yahut bir başkasına sormamız, bizim için büyük bir İlâhî ihsandır. Şöyle ki: Bu soruyu güneş kendisine soramadığı gibi, bir başka yıldız da güneşe sorabilmiş değil. Yine bu soruyu bir arı bir başka arıya, yahut bir koyun berikine sormaktan aciz. Demek oluyor ki, bu sorunun cevabını arayan insanoğlu, kendi varlığını istediği sahada kullanma konusunda serbest bırakılmış; bir arayış içinde ve bu konuda bir imtihana tabi tutulmuş.

Bu imtihanı kazanmanın tek yolu, sorunun cevabını bizi yaratandan öğrenmemizdir. Bu noktaya varan insanlar gerçeğin kapısını çalmış olurlar. Ve kendilerine Kur’an lisanıyla, Peygamber diliyle cevapları verilir.

“Ben cinleri ve insanları, ancak bana ibadet -kulluk- etsinler diye yarattım.” (Zâriyât, 51/56)

                      ***

  Anne karnındaki bir çocuğun          ağzı gözü , kulağı , eli ayağı    vardır. Halbuki bunların hiçbirine orada lüzum yoktur. Orada çocuk, gıdasını, göbeğinden annesine. bağlı bir hortumla almaktadır.
Şimdi bu çocuk:
- Ya Rabbi! dese, şu hortum bana yetmektedir. Peki şu ağıza, şu göze, şu kulağa, şu ele, şu ayağa ne lüzum vardı. Hiçbir işime yaramamaktadırlar?
Herhalde ALLAH'dan şöyle bir cevap alacak:
- Acele etme kulum, aklının almadığı şeye de müdahale etme. Sen kısa bir müddet sonra öyle bir âleme gideceksin ki; burada 'her şeyim' dediğin hortum, orada hiçbir şeye yaramayacak, kesilip atılacak. Lüzumsuz sandığın ağız, göz, kulak gibi şeyler de en lüzumlu cihaz durumuna geçecek."
O çocuk bu gerçeklere inanmasa ve bir inkârcı olarak dünyaya gelse, hakikaten hortumun işe yaramadığını, ebenin onu kesip kaldırıp attığını; lüzumsuz sandığı ağız, göz gibi cihazların devreye girdiğini, onlarsız olunmayacağını görse utanır mı, utanmaz mı? İnanmadığı için dizlerini döver mi, dövmez mi?
Şu anda biz de, tıpkı o çocuk gibi bir ananın karnındayız. 9 ay, 9 sene veya 90 sene sonra bir başka dünyaya doğacağız. O dünyanın adı "Ahiret". Biz şu anda dünya anamıza maddi hortumlarla, midemiz ile bağlı durumdayız.
Eğer biz:
-İşte geçinip gidiyoruz. Ya Rabbi! Şu Namaza, oruca, hacca, zekâta, dine, imana, İslâm'a ne lüzum var? Dersek Rabbimizden şöyle bir cevap alacağımız muhakkak!
- Ey kullarım! Kısa bir müddet sonra bu dünyadan çıkacaksınız. Öyle bir âleme götürüleceksiniz ki orada 'her şeyim' dediğiniz bu maddi hortumlarınız hiçbir işe yaramayacak. Lüzumsuz sandığınız namaz gibi, zekât gibi, hac gibi ibadetler de en lüzumlu şeyler durumuna geçecek. Orada insanlara arabasına, parasına, servetine ve suretine göre değil; kalbine, ameline ve ibadetine, namazına göre değer verilecek.
Yani namazınız, zekâtınız, orucunuz, haccınız, hayırınız, ahirette sizin için her şey olacak. El , ayak , dil , dudak , villa , havuz , senet , berat , uçak , sonu olmayan zenginlik ve saadet olacak kısaca Cennet olacak.
Keşke inansaydık; keşke namazımızı kılsaydık; orucumuzu tutsaydık; zekatımızı tam verseydik; ALLAH (c.c.) için yaşasaydık; eşsiz insan şanlı Peygamber Hz. Muhammed ( s.a.v)'in yolunda yürüseydik demez miyiz?

Diyeceğiz kardeşlerimiz, diyeceğiz...

Rabbimizin affına, Peygamber Efendimiz (sav)'in  şefaatine nail olmak duasıyla...

                        ***

Huhh! 😥. Yaratılanı, Yaratan'dan ötürü sevdiğimiz kardeşlerimize selâm olsun. 😊

  Kardeşlerimizi burada görmek istiyoruz İnşaAllah.
Yorum ve desteklerini görmek bizi ayrı mutlu eder.

Ve...
Tabi ki yeni kardeşler tanımak.

Rabbimize emanetsiniz. Hayırla kalın. 😊

SORARLARSA NE DİYECEKSİN ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin