Kader, Hayr ve Şer الله tan mıdır?

40 3 35
                                    

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle

Allah Teâlânın, Selâmı ve Rahmeti ve Bereketi Mümin kulları üzerine olsun.

Görüşmeyeli nasılsınız gençler :)

Hayrla geldiniz🌹
Hoşgeldiniz, sefalar getirdiniz😊

ELHAMDULİLLAH yine karşınızdayız.😍

Kader, Kaza ve Hayr - Şer konusunu ikiye bölmüştük. Diğer bölümde Kader ve Kaza bölümünü işlemidik. Bu bölümde ise Kader, Hayr ve Şerri ele alacağız BİİZNİLLAHİ TEÂLÂ.

İstifade edeceğiniz bir bölüm olur اِنْ شَاءَ اللهُ تَعَالٰی. 🌹

İKİNCİ KISIM.

Allah Teâlâ, insan için takdir buyurduğu fiilleri iki kısımda tecellî ettirmiştir:

1. EF’ÂL-İ IZTIRÂRİYYE (ZARÛRÎ FİİLLER)

Bunlar kendi arzu ve isteğimizin dışında gerçekleşir ki, tamamen kader ve kazânın tecellîsinden ibarettir. Bunun aksine hareket etmek aslâ mümkün değildir.

🌿Doğmak🚼,
🌸ölmek,
🌿dirilmek,
🌺uyumak😴,
🌿acıkmak😋,
🌼bedenî yapımız,
🌿ömür süremiz ve benzeri durumlar hep kaderin bu kısmına dâhildir.

Bunlara kader-i mutlak da denir ki, insanoğlu zarûreten tâbî olduğu bu fiillerden mes’ûl değildir.

Kaderin bu kısmına dâhil olan hususlarda kazâ vakti gelince insanların gören gözü görmez, işiten kulağı duymaz olur, kulun tedbiri hükümsüz kalır.

Zira Allah Teâlâ buyurur:

...Allâh’ın emri mutlakâ yerine gelecek olan yazılmış bir kaderdir.” (el-Ahzâb, 38)

Ancak kazâ ve kader deyince sadece meydana gelen âfet vesâire anlaşılmamalıdır. Kader, bir mânâda kâinâttaki dengeyi ve o dengenin ilâhî ölçüsünü ifâde eder. Allah Teâlâ buyurur:

Biz, her şeyi bir kadere/ölçüye göre yarattık.
(el-Kamer, 49)

🌙Onun için kaderin hükmünü tenkit, bir cehâlettir, tâbiri câizse bir hamâkattir. Zira onun hükmü, dâimâ yerli yerincedir.

🌞Meselâ içinde yaşadığımız âlemde bir an ve bir milimetre dahî şaşmayan bir denge ile devamlı dönen ve dünyamızı aydınlatan Güneş hakkında kimsenin endişesi yoktur.

🌞Herkes inanır ki Güneş, bir an dahî şaşmayan belirli bir nizam içinde her gün doğar ve batar.

🌞Bunun gibi -müsbet veya menfî- meydana gelen her hâdisenin de hikmeti bilindiği takdirde bilâ-istisnâ söylenecek yegâne söz dâimâ; “En doğrusu bu!” ifadesinden ibârettir.

🎈En aşırı kâfirler bile kendi bünyelerinde takdîr olunan ilâhî tenâsüp, nizam ve cihazların işleyişine hayran olurlar.

🎈İlâhî takdîr programından Cenâb-ı Hakk’ın müsâadesi nisbetinde çözülebilen her sır, tenkit şöyle dursun, kâfir bile olsa akl-ı selîm sahibi her insanı, âdeta ebedî bir hayret ve şaşkınlık vâdisinde dolaştırmaktadır.

🎈Bu hususta ileri geri konuşanlar, sadece takdîrin sırrından habersiz olan, akıl ve idrâk mahrumlarıdır. Bunlar,
🎀hayır-şer,
🎀doğru-yanlış,
🎀hak-bâtıl bilmeyen cehâlet kurbanlarıdır.

Diğer taraftan mâlûmdur ki kader ve kazâ, bir meçhûldür. Bu da, hakîkatte fânî bir varlık olan insan için ilâhî bir lûtuftur.

Zira bir kimse başına gelecek menfî-müsbet her şeyi bilse, onun için hayat yaşanmaz hâle gelir. Yemeden içmeden, çalışmadan el çeker.

SORARLARSA NE DİYECEKSİN ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin