Mutezile

34 4 58
                                    


Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle

Allah Teâlânın, Selâmı ve Rahmeti ve Bereketi Mümin kulları üzerine olsun.

Geleneği bozmadan soralım,
Nasılsınız davadaşlar?

Bizim mi her halimize Şükür.

Geçen hafta bölüm atmayı unutmuşuz hakkınızı helal edin  🤗

Neyse davadaşlar sizleri çok beklemeden bölümle buluşturalım🤩

Nedir Mutelize?

Mutezile, itikadi ve fikri bir mezhep olup, ilk olarak tabiin döneminde ortaya çıkmıştır. Kelam ilminde Ehl-i sünnetin en büyük rakibi Mutezile mezhebidir ki; Mutezile mezhebinin daisi ve membaı Yunan felsefesidir. Yani Mutezile köken ve metodoloji olarak felsefi bir akımdır, denilebilir. Hatta günümüzün ifadesi ile rasyonalist bir ekoldür.

Mutelize nasıl çıkmıştır ortaya?
Neden bu görüşte fırka oluşmuştur?
Sizin görüşünüz nedir? 👉

Kur’an, sahabe ve tabiin döneminde çok iyi anlaşılıyor ve tam bir rehberdi. Araplar kapalı bir toplum olduğu için zihinleri ve anlayışları bakirdi, gözlerini sadece Kur'an’da açtılar ve bütün akıl ve hissiyatı ile ona yapıştılar. Kur’an onlar için her hususta tam bir modeldi. Ama daha sonra İslam’ın fetihler ile genişleyip büyümesi sonucu farklı kavim ve örflerin İslam’a girmesi ve Yunan felsefesinin Arapçaya tercüme edilmesi sonucu o eski anlayış gitti ve zihinler müşevveş bir hal aldı.

Artık Kur’an sahabe ve tabiin dönemindeki gibi tam anlaşılamıyordu. Zihinler dağıldığı için, Kur’an mana itibari ile kapanmış, müminlerin inancı tahkikten taklide dönüşmüştü. Bu taklit ve gabileşme marazına İslam alimleri çok çare ve metotlar aramışlar, ama tam manası ile başarılı olamadıkları için tasavvuf ve tarikat akımı başlamıştır.

Bu taklit sürecinde bir çok zihin ve beyin Yunan felsefesinden medet umarak o mesleğe girmişlerdir. Bunun neticesinde Mutezile mezhebi ortaya çıkmıştır.

Şöyle ki, 
Müslümanlar, Peygamberimizin vefatından sonra Kur’an ve sünneti yorumlarken farklı yaklaşımlar ileri sürmüşlerdir. Bu farklı yaklaşımlar vahyin pratiğe dökülmesiyle veya onun yorumlanması neticesinde ortaya çıkmıştır.

Kimileri metod olarak sadece Kur’an ve sünnete dayanarak nakil yoluyla dini hususları yorumlamaya çalışmış, kimileri de naklin yanında aklî melekelerini de kullanarak dinî hususları yorumlama yoluna gitmişlerdir. Bu metod ve anlayış farklılıklarının akabinde ise fırkalar zuhur etmiştir.

İşte ilk dönem İslam aleminde ortaya çıkan fırkalardan biri de, aklı kullanması ile yankılar uyandıran Mutezile fırkasıdır.

‘Mutezile’ kelime itibariyle ‘ayrılmak, uzaklaşmak, bir tarafa çekilmek’ mânâlarına gelen ‘itizal’ kelimesinden türemiştir. Ne zamandan beri kullanıldığı hakkında muhtelif rivayetler olmakla birlikte, ekseriyetle kabul gören görüşe göre; Hasan el-Basri’nin meclisinden ayrılan Vasıl b. Ata ve onun beraberindekiler için ‘ayrılanlar, yan çizenler’ mânâsında kullanılmıştır.

Mu'tezile'ye bu ismin hangi sebeple verildiği hususunda çeşitli görüşler ileri sürülmüştür:

Bu konuda en yaygın kanaat yukarıda da belirttiğimiz gibi, devrin en büyük alimi sayılan Hasan el-Basrî (kaddesellahü sirreh) ile Mu'tezile'nin kurucusu Vâsıl b. Ata arasında geçen şu olaya dayanmaktadır.

Hasan el-Basrî'nin, Basra camiinde ders verdiği bir sırada bir adam gelir ve büyük günah işleyenin bazıları tarafından kâfir olarak vasıflandırıldığını, günahın imana zarar vermeyeceğini iddia eden bazıları tarafından ise tekfir edilmeyip mü'min sayıldığını söyler ve bu mesele hakkında kendisinin hangi görüşte olduğunu sorar.

SORARLARSA NE DİYECEKSİN ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin